Güneşin cayır cayır yaktığı asfaltta yalınayak yürüdünüz mü?
Acı çeke çeke, hoplaya zıplaya yürümek...
50'li yılların sonu, 60'lı yılların başları...
Mahalle çocukları,
İzmir'de o zamanın Karafatma Dağı,
bugünün Yeşilyurt'undan Kızılçullu'ya yürürdük,
yalınayak...
Yüzmek için.
Neden yalınayak?
Bilmiyorum ama ayakkabımız olmadığından değil.
Vardı.
Belki de bunu,
birbirimize öykünerek cesaret ve güç gösterisi olarak görüyorduk...
İnsanların çoklukla el ayaları nasırlaşır,
bizimse çocukken ayak tabanlarımız nasırlaştı.
O günleri anımsadıkça, hocamın dizeleri gelir aklıma:
"Kızgın uzun yazların öğle saatlerinde"
der Behçet Necatigil:
"Katı cıvık asfaltta yalınayak bir işsiz..."
Romalıların, İzmir'e su taşımak için inşa ettikleri iki sıra halindeki Kızılçullu Kemerleri'nin
altından tarihi Meles çayı akardı...
Neden tarihi?
'Meles'in oğlu' olarak bilinen Homeros'un,
İlyada ve Odesa destanlarını bu suyun kıyısında, bugün Homeros Mağarası olarak bildiğimiz mağarada yazdığı söylenir.
Ben yüzmeyi işte o kemerlerin altında,
genişçe bir gölcük oluşturan Meles çayında, Kızılçullu'da öğrendim.
O zamanın Kızılçullu'su bugünün Şirinyer'i.
Adını değiştirdiler.
Niçin?
Çünkü orada Kızılçullu Köy Enstitüsü vardı.
Yıl 1891.
Amerikalılar, İzmir Basmane'de 'Amerikan Boys School'u açarlar.
1912'de okul, 'Amerikan Koleji' adıyla Kızılçullu'ya taşınır.
(Adnan Menderes bu okuldan mezun olur.)
Cumhuriyet sonrası, 1934 yılında okulun arazi ve binaları kamulaştırılır, okul kapatılır.
1937'de Kızılçullu Köy Öğretmen Okulu olur. Kızılçullu Eğitmen Kursu olarak da hizmet verir.
Ardından Köy Enstitüsü'ne dönüşür:
Kızılçullu Köy Enstitüsü...
O yıllarda Ege'nin köylerinden gelen yoksul kız ve oğlan çocuklar, Kızılçullu Tren İstasyon'undan
bir ışığa doğru yürürler; onları yetiştirecek ve edindikleri bilgilerle geldikleri yörelere aydınlığı yaymak üzere geri gönderecek olan Kızılçullu Köy Enstitüsü'ne...
1950'de Demokrat Parti iktidar olur.
Nedir sloganı?
Türkiye'yi küçük Amerika yapmak...
Kızılçullu'daki Amerikan Koleji'ni bitiren Adnan Menderes artık Başbakan'dır.
ABD'ye nasıl şirin görünülecek?
Ülkede, sol üzerine ağır bir yumruk indirilerek...
Ülke, ABD'nin yarı sömürgesi haline getirilerek...
Bağımsızlıkmış...
Laiklikmiş...
Aydınlanmaymış...
Köküne kibrit suyu...
Kore'ye asker gönderilir.
Nato'ya girilir.
Köy Enstitüleri kapatılır...
Kızılçullu Köy Enstitüsü mü?
Kapatılmakla kalınmaz.
Atatürk Cumhuriyeti'nin kamulaştırdığı ve Köy Enstitüsü'ne dönüştürdüğü arazi ve binalar, 1953 yılında Nato'ya devredilir!..
Kızılçullu Köy Enstitüsü tabelası sökülür.
Yerine yeni bir tabela asılır:
Nato Karargahı...
Bununla da yetinilmez.
Köy Enstitüsü kapatılmıştır ama semtin adı hala Kızılçullu'dur.
Olacak şey mi?
Hem kızıl...
Al sana komünistlik...
Hem de çul...
Yani fakirlik...
Al sana yine komünistlik...
Komünizmi çağrıştıran bir isim olur mu?
Bir dilekçe verilir:
"...kızıl kelimesi ilk günden itibaren asabımızı tahrip etmektedir. Milli haysiyet ve bütünlüğümüz ile asla kabil-i telif olmayan,
tarih boyunca gözünü daima bütünlüğümüze dikmiş olan diktatoryanın (kızıl rejimin) Ege'mizde bir isim olması....
teessürümüzü mucip olmuştur. Bu bakımdan hem 'kızıl' hem 'çul' gibi iki münasebetsiz kelimenin yan yana gelmesiyle köyümüze nereden uydurulduğu bilinmeyen Kızılçullu isminin kaldırılarak..."
(Bir Semt Bir Bina NATO Binası-M.Emin Elmacı)
Adını yöreye yerleşen Türk boylarından alan ve yüzyıllarca aynı isimle anılan Kızılçullu olur Şirinyer.
Yeter mi?
Tren istasyonunun adı hala Kızılçullu'dur.
İki yıl sonra o da değiştirilir...
Cumhuriyet aydınlanmasının özgün bir atılımı olan Köy Enstitüsülerimizin kuruluşunun 82. yılını,
çocukluğumun anılarında unutulmaz yeri olan Kızılçullu ile
kutlamak istedim...
'Kızılçullu Köy Enstitülü Yıllar' kitabının yazarı ve başkanlığını yaptığı 'Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği' ile demokratik eğitim mücadelesine büyük katkı sağlayan sayın Prof.Kemal Kocabaş başta olmak üzere, bu konuda yazan,
çizen, uğraş veren tüm aydınlatmacılara saygıyla..