Ajans Bakırçay
2021-04-23 11:21:34

EGEMENLİK

Muammer Toprakçı

23 Nisan 2021, 11:21

16 Mart 1920.
İngilizler İstanbul'u işgal eder, Meclis'i basıp kuşatırlar.
Rauf Bey (Orbay),
yanına Meclis Başkan Vekili A.Mecdi Bey'i de alarak saraya gider ve Padişah Vahdettin'e der ki:

"Milletin sizden isteği,
onur ve bağımsızlığa aykırı bir anlaşmaya imza koymamanızdır,
aksi taktirde geleceği çok karanlık görüyoruz..."

Padişahın yanıtı nedir?

"Millet bir koyun sürüsü, ona bir çoban lazım, o da benim..."

23 Nisan 1920.
Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır ve çalışmalarına başlar.

Nedir ana görevi?

Öyle bir Meclis ki, hem Kurtuluş Savaşı'nı yönetecek hem de kurulacak 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelini atacaktır...

Öyle bir Meclis ki,
tarihe Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı yöneten dünyadaki ilk ve tek Meclis olarak geçecektir...

Koşullar mı?..

Ülke topraklarında 200 bin kişilik bir işgal gücü... (İngiliz, Fransız,
İtalyan, Yunan...)
Bunların yanında silahlı Ermeni ve Pontus Rum müfrezeleri...
İstanbul'daki sarayın,
bağımsızlık için savaşan Kuvayı Milliye güçlerinin üzerine sürdüğü Kuvayı İnzibatiye...
Ulusal güçlere karşı,
padişahın kışkırttığı iç ayaklanma ve isyanlar...
Şeyhülislamın, ulusal mücadeleye engel olmak için verdiği fetva ve M.Kemal Paşa ile silah arkadaşlarının boyunlarındaki idam fermanı...

Peki, bu koşullarda niçin önce Meclis?

Çünkü Atatürk'e göre,
Kurtuluş Savaşı milleti temsil edecek bir heyete dayanmalıdır...
Çünkü, kurulacak Meclis'in üstünde hiçbir makam ve kişi olmamalıdır...

Ne diyor M.Kemal Paşa:

"Bir devre yetiştik ki onda herşey meşru (yasal) olmalıdır. Evvela Meclis sonra Ordu...
Meşruiyet (yasallık)
ancak milli karara dayandıkça meydana gelir..."

Zor günler...

Kütahya-Eşkişehir yenilgisi...
İzmir'den sonra Afyon, Kütahya,
Eskişehir, Bursa'nın Yunanlılarca işgali...

Ne diyor Meclis'te Burdur Milletvekili İ.Suphi?
"Bizim dini Kabe'miz geçen sene İngilizlerin payimal-i hakareti olurken (ayakları altında çiğnenirken),
şimdi milli Kabe'miz olan Bursa'da dünyada en müthiş düşmanımız olan İngilizlerle Yunanlıların payimal-i ihtirası oluyor... Çok bedbahtım efendiler.."

Ve yine o Meclis'te M.Kemal'in yanıtı:

"Efendiler,
memleketimizin ellide biri değil, heyet-i umumisi (tamamı)
tahrip edilse,
heyet-i umumiyesi ateşler içinde bırakılsa, biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan müdafaa (savunma) ile meşgul olacağız...Bu işgal hiçbir vakit 
bizim imanımızı sarsmayacaktır..."

Bu inançla Kurtuluş Savaşı kazanılır...

Peki Başkomutan Mustafa Kemal zaferi kime mal eder?
Kendine mi?..

Büyük Taarruz'un ardından, 4 Eylül 1922 tarihli konuşmasından:

"Milletin mukadderatını
(yazgısını) doğrudan doğruya deruhte ederek (üstlenerek),
yeis (umutsuzluk)
yerine ümit, perişanlık yerine intizam (düzen)
tereddüt (kararsızlık)
yerine azim
ve iman koyan ve yokluktan koskoca bir varlık çıkaran MECLİSİMİZİN,
civanmert ve kahraman ordularının başında bir asker sadakat ve itaatiyle EMİRLERİNİZİ yerine getirmiş olduğumdan dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnuniyet içindeyim.."

Zaferi kime yazıyor?
MECLİS'e...
Erinden subayına orduya ve milletine...

Kendine mi?
Görevini yapmış olmanın mutluluğu...

Yazıyı, Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ın,
"Milli Tarım Projesi"
toplantısı için yaptığı konuşmadan bir bölüm ile noktalayalım:

"Çobanlığın felsefesini anlamayan,
psikolojisini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım. Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz buyuruyor Peygamberimiz..."
(Birgün-14.11.2016)

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı...
Kutlu olsun.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.