Ajans Bakırçay
2024-01-07 13:18:18

"Ayağa kalk, Asla pes etme!..“

Muammer Toprakçı

07 Ocak 2024, 13:18

Savaşsız sömürüsüz bir dünya…
Bu özlem için (ütopya diyen de var) inançla elimden geldiğince mücadele ettim ve ediyorum.

Başka bir dünya bugünün de acil gündemi değil mi?..

Yeni yıla nasıl girdik?

Dünya büyük bir belirsizliğe ya da çok yönlü felaketlere sürüklenmiyor mu?..
Sınır tanımayan azgın para hırsı ve sömürünün çarpıcı sonuçlarından küresel ısınma, acil durumu da aşarak, devrilme noktasına doğru evrilmiyor mu?..

İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı vahşet soykırıma dönüşürken, Birleşmiş Milletler’in aczini de gözler önüne sermiyor mu?..

Küresel ısınma bir yana,
küresel bir savaşın kapısı da aralanıyor mu?..
Bölgesel savaşlar ve kutuplaşma emperyalistler arası yeni bir kapışmanın, 3. Dünya Savaşı’nın öncü sarsıntıları mı?..

Yapay zeka insanlığı nereye sürükleyecek?..

Kafamda bu sorularla cebelleşirken, yeni yıla iki filmi arka arkaya seyrederek girdim ve sizinle paylaşmak istedim:

“Modern Zamanlar” ve “Terminatör”.

İlki, 2. Dünya Savaşı öncesi çekilmiş 1936 yapımı siyah beyaz sessiz (çok az sesli)
Charlie Chaplin(Şarlo) filmi…
İkincisi, soğuk savaşın yükseldiği, nükleer silah kullanımı tehlikesinin konuşulduğu dönemde çekilmiş, 1984 yapımı James Cameron filmi…

‘Modern Zamanlar’, kapitalizmin ilk büyük krizi,
Dünya Ekonomik Bunalımı dönemini yansıtarak, egemen güçlerin hırs ve doyumsuzluğu ortaya koyan,
sisteme eleştirel yaklaşan bir film.

Film, “Modern Zamanlar-Bir Endüstri, Bireysel Girişim Öyküsü-İnsanlık Mutluluk Yolunda Koşuyor” yazısıyla ve metaforlarla başlıyor.

Sabahın 6’sını gösteren saat, düdük sesi, mesainin başlaması…

Zamanın birey yaşamı üzerindeki baskısı…

Koca çarklarla bir makine ve çarkların içinde dönen,
makinenin bir parçası haline gelmiş bir işçi…

Kendine yabancılaşma…

Ardından ağıla itişerek ilerleyen koyunlar… (Düzene karşıtlığın simgesi olarak aralarında bir tane de kara koyun var.)
Ve vardiyaya yetişmek için koşturan işçiler…

Sürü psikolojisi…
İnsanların sistem tarafından köle haline getirilmek istenmesi…
İnsanın tekbiçimlendirilmesi…

Kapitalizmin büyük inovasyonu; işlerin belirli zaman diliminde yapılabilmesi için küçük parçalara bölünmesi, ürünün bir işçiden diğerine bantlardan akması ve her birinin yüksek tempoda ara vermeksizin çalışarak, kısa zaman diliminde otomatik olarak kendine düşen işi yapması…

Patronun her yer ve her andaki kontrolü ve kesin itaat metaforu olarak, sessiz filmde patronun komutunun sesli verilmesi…

Bant sistemi(Fordizm)… Otomasyon… Stres… Zaman baskısı…
Otoriteye boyun eğme…
Sınıf bilincinden uzaklaşma…
Makinenin çarklarından biri haline gelme…
Sıradanlaşma…

Yemek zamanında bile banttan akan yemek aygıtı ve ağzın silinmesinin bile otomasyonu…
İşçiye kendisi için kalan zamanın iyice daraltılması…

Yaptığı işe, kendine, insanlığa yabancılaşma…

Ama tüm bunlara karşın sokakları dolduran ve isyanı haykıran işçiler…

Sendika… İşçi eylemi…
Yere düşen kızıl bayrak…
O bayrağı yerden alan kara koyun…

Sistemin çarklarının işlemesi, polis müdahalesi,
tutuklanma…

Ama herşeye karşın inanç ve umut…

Film, umutsuzluğa kapılan ve 
“Çabalamanın ne faydası var!..” diyerek ağlayan sevgiliye Şarlo’nun yanıtıyla biter:

“Birlikte olacağız… Ayağa kalk, Asla pes etme!..“

Modern Zamanlar’da makinenin arasına sıkıştırılan insanı yine insan kurtarır…

Ya yapay zekaya karşı?

Terminatör’ün irdelemesi de gelecek yazıya kalsın…

Her şeye karşın savaşsız sömürüsüz güzel bir dünya…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.