13.06.2020, 10:19

12 Haziran 2004’ten Bugüne…

12 Haziran 2004'te Bergama’nın 4 köyünde 4 kütüphane açmıştık.

O sabah, Gündoğdu Meydanı’nda toplanmış, iki otobüs, üç dolmuş ve özel araçlarla yola çıkarken bizi Alsancak’tan Türkan Miçooğulları uğurlamıştı.

Aliağa’dan da CHP İlçe Başkanı konvoya katılmış, toplam 11 araçla Bergama’ya ulaşmıştık.

Düğün alayı gibiydik.

Ankara’dan açılış için gelen Yekta Güngör Özden, o sabah araçların ve konukların çokluğunu görünce anneme takılmıştı : "Ne o Rasime Hanım, Recai siyasete mi atılacak yoksa?"

O günlerin kaymakamı Hüseyin Eren de aynı soruyu soracaktı vali yardımcısı Fahir Işıksız’a günler sonra.

Her ikisi de haklıydı sordukları soruyla.

Çünkü her açılışımız birer miting kalabalıklığındaydı.

Üstelik, her açılışta da şiir, gitar, bağlama dinletileriyle açılışlara bambaşka bir renk katıyorduk.

Bu nedenle, eş dost hep siyasete atılacağımı düşünüyordu. Hüseyin Eren, ya milletvekili ya da Bergama Belediye Başkanı olmak için bu açılışları düzenlediğimi düşünüyor, bana da çıtlatıyordu hep. O günlerde haftanın üç günü beni odasında ağırlıyor, bazen de atlayıp köylere gittiğimiz oluyordu. Aracı, oturduğumuz kahveye uzak bir yerde bırakıyorduk. Resmi aracı görsünler istemiyordu.

Şaka gibiydi…

Beni götürdüğü köy için "Bu köyde de açalım mı?" diyordu.

Hatta Çamköy’e ilk adım attığımız günlerde anıta yakın bir yerde oturup öyle çay istemiştik. Kimse de onun kaymakam olduğunu anlamamıştı. Çünkü ona göre giyinmişti.

Ta ki kalkana kadar…

Birisinin sesine öyle gülmüştük ki…

"Aboo, bu bizim gaymakam bey len!"

(Bu arada yeri gelmişken, kendisini rahmetle anıyorum. 26 Mayıs’ta kalp krizinden öldüğünü öğrendim)

****

12 Haziran’da Demircidere, Pınarköy, Narlıca ve Çamköy’de birer kütüphane açmış, akşamı etmiştik.

Yekta Bey sormuştu Bergama’ya vardığımızda: "Kaç oldu Recai ?"

O sıcakta, dört köyde de konuşmuş, köylülerle iç içe olmuş/ kaynaşmıştı.

Öyle de sıcak bir gündü ki… Rahatsız olacak diye ödüm kopmuştu.

11 araçlı kitapsever konvoyuyla o gün unutulmaz bir gün yaşamıştık.

Her birinde halkoyunları gösterisi yapmış, şiirler okumuş, türküler söylemiştik.

Bir günde dört kütüphane!

TRT İzmir ekibi de bizimle gelmiş, açılışları TRT 2’de yayınlamıştı iki gün sonra.

Rafları kaymakamlık yaptırmış (Köylere Hizmet Götürme Birliği) biz de her bir kütüphaneyi donatmıştık en güzel kitaplarla.

Ta, Bilgi Üniversitesi ve Toktamış Ateş toplam 400 kitap göndermişti bize destek olmak için o günlerde.

Sonuçta, dört köyü de ilçe halk kütüphanelerinde bile bulunmaz kitaplarla doldurmuştuk.

Aydın İleri, bunun tanığı oldu 2015 yılında. Demircidere’deki kütüphanemizde gördüğü bir kitap için muhtara "Bu kitap var ya muhtar, çok önemli. İlk baskı çünkü." demişti.

Annemin de benim de amacım, kırsalın çocuklarını Cervantes, Shakespeare, Orhan Kemal, Diderot, Gorki, Marguez, Balzac ile tanıştırmak, onlarla arkadaş kılmaktı. İstiyorduk ki, köylerden yeni Fazıl Saylar, yeni Cahit Arflar, yeni Orhan Kemaller yetişsindi.

Kitabın kırsala olan yolculuğunda, ovadaki/ dağ başındaki köylerde küçük küçük çoban ateşleri yakmaktı derdimiz. İlçe halk kütüphanelerini köyün çocuklarına/ gençlerine taşımak gibiydi niyetimiz.

Hep ebe olmasınlar, hep polis olmasınlardı.

Hukukçu, şair, öğretmen, hekim, biyolog da olsunlardı bundan böyle…

****

Aradan yıllar geçti.

Her konuda ileri gitmemiz gerekirken yurdumuzda olup bitenleri duyunca ister istemez düşünmek zorunda kalıyorum. Bocalıyorum.

Gebze’de, Gençlik Ve Spor Bakanlığına bağlı Gençlik Merkezi Kütüphanesi’ne giden 20 yaşındaki M.U.’ya güvenlik görevlisi diyor ki: "Bacakların belli oluyor. Müdür Bey rahatsız oluyor. Bir daha kütüphaneye şortla gelme."

Antalya’da Cem Y., sevgilisini boğarak öldürüyor. Portresini yaparak eve asıyor.

Hiç böylesi de görülmemişti doğrusu…

Bursa’da birisi, kendisine 5 lira vermeyen adamı bıçaklıyor, İstanbul’da da biri, kendisine sigara vermeyen adamı öldürüyor.

Bugüne değin hiç kredi kullanmayan 920 bin kişi, kriz/ salgın/ işsizlik/ enflasyon nedeniyle ilk kez bankalardan ihtiyaç kredisi çekmek zorunda kaldı.

Asker uğurlamalarında bellerinde silahlı gençler…  Havaya ateş açan açana…

Salgına karşın Bodrum plajlarında sosyal mesafe yok.

Dört ilçe daha karantina altına alındı. Sarız, Ilgın, Musabeyli ve Eflani…

Bursa’da vaka sayısı bir günde yüzde 50 arttı.

Elazığ’da Ali A., karısının boğazını keserek öldürdü.

Konya’da Fadik Sağdıç, 28 yıllık eşinin başına keser vurarak öldürdü. Kadına tahrik indiriminde bulunuldu.

İstanbul/ Esenyurt’ta Enginay E., doktorlara bıçak ve demir çubukla saldırdı.

Beyoğlu’nda bir bekçi, durdurduğu bir araçtaki yabancı uyruklu kişiye tokat atıp mevzuata aykırı biçimde üst araması yaptı.

Muhtelif şehirlerimizde kaçak içki operasyonları…

TBMM’de MHP’li milletvekili CHP’li milletvekili arkadan saldırarak yumruk attı.

Ankara’da bir güzellik merkezi kaçak doğumhane çıktı.

18 ile yeni vali atandı. 23 valinin yeri değişti.

AKP’li Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 300 bin liraya 'Nostaljik Kayık' satın aldı. (Bu belediyenin şu an 423 milyon lira borcu var.)

Ankara’da 4 yaşındaki çocuk, üvey babası tarafından cinsel istismara uğradı. Baba, mahkemece serbest bırakıldı.

Ege Ordu Komutanı Korgeneral Ali Sivri’nin emir subayı muvazzaf binbaşı F.Ö., 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan tutuklandı. (FETÖ’den)

Bitmez tükenmez terör ve FETÖ haberleri…

Halka yedirilen sahte yiyecekler… At ve eşek eti yediren lokantalar…

****

Olan biten utandırıcı/ sıkıcı haberleri yazsak cilt cilt ansiklopedi olur.

Yazıyor, gördüğü yasa dışı inşaatı haberleştiriyor diye gazetecilere açılan davalar ve cezaevlerine gönderilen gazeteciler ise apayrı bir yazı konusu…

Benim bildiğim, bugün dünden iyi olmalı.

Düşünün bir kez…

AKP’nin Medya Ve Tanıtım Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı, bir televizyon programında ortalığı allak bullak edecek olan şu açıklamayı yapabiliyor:

"Eğer geçmişte FETÖ ile AK Parti bürokraside kolkola girdiyse şayet, bunu da farklı darbecileri tasfiye etmek için yaptı. Çok açık söylüyorum; bir tarafta darbeci Kemalist gelenek bir tarafta FETÖ vardı. Bunları birbirine kırdırmak suretiyle yol almak mecburiyetinde kaldık. 2010’a kadar bunu ancak Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider yapabilirdi."

İtirafın böylesi de hiç görülmüş değil…

Konuşmasının sonunda dayak mı yer yoksa daha üst bir göreve mi getirilir göreceğiz.

Çünkü, delikanlı aklını iyi kullanan kurnaz birine benziyor.

AKP’nin geçmişini iyi analiz edebilen bir genç…

Yaptığı işi itiraf olarak mı görüyor, yüzleşmek olarak mı?

Ona da sizler karar verin.

CHP, "Bu çocuk haklı. Daha ne desin? Aferin sana!" dedi.

****

Bir de gene Ayasofya konusu…

Ekonomik kriz, salgın ve tükenmez sorunların unutturulması pahasına ortaya atılan bir senaryo…

İYİ PARTİ, 'samimiyet testi' ile AKP’nin ipliğini pazara çıkardı, diyen Can Ataklı’ya hak vermemek ne mümkün…

Özetle…

Onca zorunlu din dersi, televizyon ve gazetelerde arz-ı endam eden hocaların iyilik- güzellik- ahlak vaazları, Cuma hutbelerinde verilen güzel mesajlar hiç mi bir işe yaramıyor da bunca cinayet, bunca taciz, bunca hırsızlık/ sahtekârlık ve yalan dolan…

Üstelik, iktidarda da sözüm ona muhafazakar bir hükümet var. Ve de Tek Adam…

****

Bergama dışındaki şehirlerde olan bitenler bunlar…

Kütüphane açtığımız köylerdeki durum mu?

Demircidere’de sorun yok.

Pınarköy’deki, haberimiz olmadan başka bir amaç için iptal edilmiş. Narlıca’daki kütüphanemiz iptal edilmiş/ kitaplarımız okula verilmiş. Çamköy’deki, geçtiğimiz aylarda perişandı.

Coşkulu açılışların ardından hüsran!

Köylüye kızamıyorum hiç. Geçim derdindeki insanın kitabı/ kütüphaneyi düşünmesi/ koruması zor.

O coşkulu açılışlar sadece bir iz bırakmış onlarda.

12 Haziran’ı o köylerde yaşayanların hiçbirinin unutamadığına eminim.

Onca araç ve onca kitapsever erkek ve bayanın çıkartma yaptığı o sarı sıcağı nasıl unuturlar…

O dört köyün dışındakiler mi…

Ayaskent’te kütüphaneyi birlikte açtığımız Başkan İbrahim Özdemir, seçimleri kaybedince yerine gelen başkan kütüphaneyi kapatıyor, kitapları da beldenin okuluna veriyor.

Tepeköy’de ise hüsran yaşadık.

Yeni muhtar, seçimi kazanınca akrabası olan eski muhtara olan öfkesinden/ kızgınlığından mı bilemiyorum "Hocam, açtığınız kütüphane ve müzeyi kaldırır mısınız, ben başka amaçla kullanacağım burayı." deyince başımdan aşağı kızgın sular dökülür gibi oldu.

Çok da beyefendi biri yeni muhtar. Üniversite mezunu…

İstenmediğimiz yerde duracak değiliz ya…

Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ile birlikte kotardığımız 'TEPEKÖY KÜLTÜR MERKEZİ' Türkiye’nin hangi köyünde vardır bilmem. Tam bir kültür merkezi… İçinde 4250 kitabın bulunduğu, annem ve Feyza Hepçilingirler’in adını taşıyan bir de aydınlanma evi olan bu merkezi yeni muhtar kapatmak istiyor. Olacak iş değil!

Gözyaşım, bu konuyu çözmeye yetmedi maalesef…

****

Dinselleştirilen eğitim…

Yoksullaştırılan ülkemiz…

Cahilleştirilen halkımız…

Ve AKP!

****

Kütüphanelerimize sahip çıkmadılar diye köylülerime kızamıyorum hiç.

Kitaplarımızı korumadılar diye onlara laf edesim gelmiyor hiç…

Her şeye karşın…

12 Haziran 2004, aklımdan çıkmıyor hiç

Bir günde dört kütüphane!

İtiraf etmem gerekirse başta annemi, babamı, kendimi, dostlarımı, Yekta Güngör Özden’i, o günlerin TRT Haber Müdürü Cengiz Güven’i kucaklayasım geliyor.

Sarı sıcakta kütüphane için yollara düşen o kitapsever ordusunu…

Ve bize sahip çıkan Bergama Kaymakamını, sevgili muhtarlarımı ve köydeki dostlarımı…

Herbirini bağrıma basıyorum.

Klimalı odalarda/ salonlarda serinlemek varken, kahvede pineklemek, aylak aylak dolaşmak varken biz onları yapmadık, aynı gün dört köyde dört kütüphane açtık demenin kıvancıyla kucaklıyorum herbirini…

Kolay mı…

İZ bıraktık Bergama’mın kültür tarihine, bu YETER!

Bir başkası ya da bir başkaları da yapacak bu işi. Onlar da düş kırıklığı yaşayacak belki.

Ama…

Günün birinde çok kitaplı, yazın içi serin, kışın ılık ortamlarda kitap okuyan çocuklarımız olacak o köylerde.

Bunu hayal ediyor olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Ve de aklıma hep Aristonikos ile Spartaküs geliyor.

Onlar da yenildiler. Hatta çook yenildiler.

Kölelik yeryüzünden bir çırpıda mı kalkıverdi sanıyorsunuz siz?

Pınarköy’de, Tepeköy’de yenildik.

Biz, bizden sonrakiler için birer deneyim olacağız.

12 Haziran, hem mutluluğumuz hem hüznümüz!

İnişin yokuşu, güzelin çirkini misali…

Yaşam böyle!

Zıtların birlikteliği…

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@