29.03.2024, 10:31

Sayın Başkan (El Senor Presidente)

1967’de Nobel Edebiyat, 1970’de de Lenin Barış ödülünü alan Guatemala’lı yazar (ve diplomat) Miguel A.Asturias’ın ünlü romanının adı.

Niçin ünlü?

Yazarının sözleriyle:
“Güney Amerika ülkelerinde ne zaman bir devrim ya da darbe havası esse, kitapçı vitrinlerinden ilk kaldırılan kitap ‘Sayın Başkan’ olur.
Onun için bu romanı,
Güney Amerika’da siyasal bir barometreye benzetirler.”

Yeniden okudum.
(Can Yayınları, 1984 baskısı)

“Sayın Başkan,zamanımızın en önemli devlet adamı,
bilgelerin bilgesi, büyüklerin en büyüğüdür…”
“Halk onu hiç görmese bile, aynı doğa güçleri gibi acımasız varlığını her zaman üzerinde hisseder.
…diktatörün ardından, o da evlerin en kuytu köşelerinde,
ancak alçak sesle söz edilirdi.
Bu tip başkanlar elle tutulur hiçbir şey bırakmamışlardır.
Aksine ülkelerini yoksullaştırmışlar,
öksüzleştirmişlerdir…”(s:5)

Birkaç dost, Cumhuriyet yazarı sayın Erdal Atabek’in geçen yılın Haziran ayındaki “Yeni Despotizm” yazısını alıntılayınca, romanı yeniden okuyuverdim…

Erdal Atabek yazıda, Sydney Üniversitesi öğretim üyelerinden John Keane’nin kitabından alıntı yapıyor.

Yazara göre despotlar iktidarlarını, “kitleleri ayartma,
şaşırtma ve ikna yoluyla…” sürdürüyorlar.

Başka?

“Hukuk iktidara bağımlı kılınıyor…
Medyanın özerkliği ortadan kaldırılıyor…
İfade özgürlüğü engelleniyor…
Alternatif bilgiye ulaşma zorlaştırılıyor…
Eğitim kontrol altına alınıyor…”

O zaman ne oluyor?

“Seçimleri kazanmanın bütün koşulları sağlandığı… toplumun olan bitenden çok haberi olmayan kesimi iktidarı onayladığı; 
olan biteni kavrayan, iktidarı değiştirmek isteyen kesim ise seçimlerde gücünün yetmeyeceğini gördüğü için…seçimler iktidarın kabul edilmesi yönünde sonuçlanıyor…”

Kitabın adı: “Yeni Despotizm”.

Nedir Despotizm?

Hukuktan, adaletten yoksun,
baskıya dayalı keyfi yönetim anlayışı…

Kökeni olan “Despot” sözcüğünün Latincedeki anlamı: 
Evin efendisi, köle sahibi…

Hemen hepimiz,dünyanın birçok ülkesindeki despot yönetimlere, diktatörlere tanık olduk…
Belgeseller, filmler seyrettik…
Romanlar okuduk…

Onları nasıl anımsıyoruz?

Kalabalık toplamayı ve konuşmayı seviyorlar…
Çok ve genellikle bağırarak konuşuyorlar…
Konuşmalarında muhalif gördüklerine her türlü hakareti saydırabiliyorlar…
Hamaset ve inanç istismarcılığı en sevdikleri alanlar…
Rahatlıkla yalan söylüyorlar…
Bir müddet sonra yine rahatlıkla söylediklerinin tam tersini söyleyebiliyorlar!..
Yazılı ve sözlü basını kontrolleri altına almak için her yolu mübah görüyorlar…
Durmadan vaatte bulunuyorlar…. Vaatlerin vadesi hiç gelmiyor ama vaatler de hiç bitmiyor!..
Hukuk mu?
Demokrasi mi?
İnsan hakları mı?
Hiç hazzetmedikleri konular…

Nazi Almanya’sı faşizminden kaçan Alman siyaset bilimci ve filozof Hannah Arendt ne diyor?

“Totaliter örgütlerin üst yönetiminde herkes şefin yalan söylediğini bilir ama şef kaybederse hepsi kaybedeceğinden susarlar…

Herkes sürekli yalan söylediği zaman sonuçta buna inanmazsınız ama hiç kimse de hiçbir şeye inanmaz.
Böyle bir toplum, hiçbir konuda fikir sahibi olamaz.
Giderek düşünme, yargılama ve eylem yetisini kaybeder.
Böyle bir topluma her istediklerini yaptırabilirler…

Diktatörlerin o kadar göz göre göre yalan söylemelerinin sebebi, tabanlarının ahlakını bozmak ve suç ortağı haline getirmektir. Biliyorlar ki ertesi gün o yalanın tam tersini söyleyecekler ve taban bunu
‘ne büyük taktik deha!’
diyerek bir kez daha alkışlayacaktır…
(Independent Türkçe,
A.Erdoğmuş, 28.11.2021)

Eskisi ya da yenisi…
Her türlü despotizmin sonu gelir,geldi…
Getirilir, getirildi…

Ama bunun uzun sürmesi o ülke ve o ülke insanlarını büyük yıkım ve acılara sürükleyebilir…
Örnekleri çok…
Sürükledi…

Geçmişte ya da bugün despot rejimlerin sonunun nasıl getirildiğine baktıtığımızda ne görüyoruz?

Teslim olmama kararlılığı…

Demokrasi ve emek güçlerinin; parti, sendika,
dernek tüm demokratik kitle örgütlerinin birliktelik, bir araya gelebilme becerisini gösterebilmeleri…

Anti demokratik uygulamalara,hukuksuzluğa;
azgın sömürü, açlık ve yoksulluğa karşı tüm güçleri seferber ederek yığınsal mücadele edebilmeleri…

Bunu gerçekleştirebilen ülkeler demokrasi ve aydınlanmanın ışığını görebildiler…

Ya da?
Üzümün çöpü, armudun sapı!.
Ve…
El Senor Presidente!..

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 35 90
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 35 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 35 37
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 35 33
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 35 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 36 43
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17

Gelişmelerden Haberdar Olun

@