Anadolu’dan geçerek dünyaya açılan Rebetiko, kökleriyle buluşuyor

Özgür Duygu Durgun; 'Rebetiko' üzerine araştırma ve yayınlar yapan Arkan Çinetçi ve rebetikonun bu topraklarda izini süren Kemal Kolçak ile dünden bugüne Rebetiko’yu ve günümüzde kazandığı popülariteyi konuştu...

KÜLTÜR SANAT 24.04.2023, 09:15 24.04.2023, 10:40
Anadolu’dan geçerek dünyaya açılan Rebetiko, kökleriyle buluşuyor

Tarih boyunca İzmir, İstanbul, Pire, Selanik gibi liman kentlerinde çalınıp söylenen; 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ile bu topraklardan sürgün edilen Rebetiko, şimdilerde, genç kuşak müzisyenlerin de katkısıyla, çatlağını arayan su gibi, toprağıyla yeniden buluşuyor.

2017’de UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul edilen 'Rebetiko' üzerine araştırma ve yayınlar yapan Arkan Çinetçi ve rebetikonun bu topraklarda izini süren "Kökleriyle Buluşan Kültür: Rebetiko" projesinden Kemal Kolçak ile dünden bugüne Rebetiko’yu ve günümüzde kazandığı popülariteyi konuştuk.

Haber: Özgür Duygu Durgun

Fotoğraflar: Mahmut Koyaş

Sene 1917. Sıcak bir İzmir gecesinde sahnede şarkı söyleyen genç kadın doğum sancısıyla kıvranmaktadır. Sahneden apar topar indiğinde doğum başlamıştır. Küçük Marika, Küçük Asya’nın yazgısını değiştiren olayların başında acımasız bir dünyaya gözlerini açar. Bir sonraki sahnede 1922 İzmir Yangınını ve ardından sandallarla, trenlerle Anadolu’yu terk etmek zorunda kalan insanları görürüz. Aralarında küçük Marika ve ailesi de vardır. Yeni vatanları "Acıların anası" Yunanistan olacaktır. Küçük yaşında tef çalarak sahnelere çıkan rebetissa’ların kraliçesi Marika’yı ise çileli bir hayat, büyük aşklar ve tıpkı doğumu kadar dramatik bir son beklemektedir.  

Costas Ferris’in 1983’te çektiği kült film "Rembetiko", Küçük Asya’da doğup göçlerin peşinde dünyayı dolaşan Rebetiko kültürü ve müziğini farklı coğrafyalardan milyonlarca insana sevdiren nedenlerin başında geliyor.

Mübadelenin ardından Pire hapishanelerinde ve esrar tekkelerinde serpilip büyüyen; sonraları Atina kulüplerinde kendine yer bulan Rebetiko, aslında bir yaşam biçimi, hayata dair bir tavır. Rebetika ise bu tavrın müzikteki karşılığı.

ORTAK BİR KÜLTÜRÜN ÇOCUKLARIYIZ

Rebetiko’nun 21. yüzyılda Anadolu’daki yolculuğunu konu alan Kökleriyle Buluşan Kültür: Rebetiko projesi kapsamında İstanbul, İzmir, Çanakkale ve Ayvalık’ta Rebetika icra eden müzisyenleri bir kitap projesinde biraraya getiren Kemal Kolçak ve Mahmut Koyaş’a göre ise Rebetiko tıpkı yangınlarda tohumlarını çevreye saçan çam kozalakları gibi bugün dünyanın her yerine dağılmış olsa da köken itibariyle Anadolu’ya has bir kültür mirası.

Foto: Mahmut Koyas ve Kemal Kolçak

Kemal Kolçak projelerini şöyle anlatıyor: "Bundan yaklaşık sene beş önce hayatımda ilk kez Yunanistan’a gittim. Bu ziyaretimde ilk dikkatimi çeken şey, yaratılmak istenen korku ve çatışma ortamına rağmen; Yunan ve Türk halklarının ne kadar 'aynı' olduğuydu. Hep söylenir ya iki yaka diye… Ben bu ifadenin bile, bu ortaklığı yeterince iyi anlatmadığını düşünüyorum. Çünkü bana göre biz, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu halktan ziyade; aynı şeylere gülen, aynı şeylerle hüzünlenen, ağlayan ortak bir kültürün çocuklarıyız.

Projeyi birlikte gerçekleştirdiğim fotoğraf sanatçısı arkadaşım Mahmut Koyaş da benden birkaç sene önce Atina’ya gitmişti. Aynı duyguları paylaşıyorduk bu konuda. Tabii bu ziyaretlerimizin ortak noktası, projemizin kaynağı olan rebetiko tutkumuzdu. İkimiz de bu müzik türünü çok seviyor, fakat hakkında pek de bir şey bilmiyorduk. Ta ki İzmir’de yollarımız Agora Minör grubundaki arkadaşlarımızla kesişinceye kadar. Onlar, rebetikoyu yalnız icra etmekle kalmıyor aynı zamanda yeniden yaratıyorlardı. Bu süreçte; çok değerli öğretmenim ve aynı zamanda kitapçığımızın da çevirmeni olan Yuanna Hacısamuyiloğlu-Taşkıran’dan rebetiko kültürü üzerine öğrendiklerim, hem rebetikoya bakışımı hem de hayatımı değiştirdi. Benim için rebetiko, hem hayatı samimi bir mutlulukla yaşamaya dair ciddi bir öğreti sunuyor. Hem de az önce bahsettiğim gibi, halklar arasında yaratılmak istenen çatışma ortamına, sömürüye, savaşlara; kısacası adil olmayan ne varsa ona okkalı bir cevap veriyordu. İşte projemiz bu cevabın peşine düşüp, yeni sorular sormakla başladı.

COSTAS FERRİS’İN REMBETİKO FİLMİNDEN İLHAMLA, İZMİR’DE BAŞLAYAN PROJE

Costas Ferris’in ünlü filmi Rembetiko’nun bu projenin çekirdek fikrini oluşturduğunu anlatan Koçak devam ediyor;

"İzleyenler hatırlar; film İzmir’de başlar, Marika’nın hikayesiyle. Bu coğrafyada yaşayıp bu kültürden habersiz olmamız bardağı taşıran damla oldu bizim için. Rebetikonun bu coğrafyadaki köklerini, hikayesini anlatmak için fotoğraf sanatçısı arkadaşım ve proje partnerim Mahmut Koyaş ile bir hayal kurduk: Türkiye ve Yunanistan’ın metropol kentlerinde sanatçılarla görüşerek bu hikayeyi, rebetikoyu yaşatanların ağzından anlatmak.

Projenin ana fikrinde, rebetikonun köklerinin uzandığı İzmir, İstanbul gibi Türkiye’deki metropollerde rebetikonun bugün nasıl algılandığı ve yaşandığıyla; Yunanistan’da, Atina ve Selanik’te rebetikonun nasıl yorumlandığına odaklanmak vardı. Çünkü bu kentler rebetikonun tarihinde önemli bir yere sahip. Tıpkı Rembetiko filmindeki gibi İzmir’de başladık biz de yolculuğumuza. Bugün Anadolu Rumlarının kültürlerine dair güçlü izler barındıran Ayvalık ve Gökçeada’yı projeye dahil ettik. Zaten Ayvalık’ta rebetiko kültürü üzerine çok değerli çalışmalar yapan ve bu müziği icra eden Ayvalık Rebetiko Topluluğu’ndan bir davet almıştık. Gökçeada’da da Stelyo Berber bizi büyük bir konukseverlikle karşıladı. Rotamız böylece şekillendi".

MÜBADELE OLMASAYDI REBETİKO BUGÜNKÜ FORMUNA SAHİP OLMAZDI

Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin rebetikonun gelişim serüvenine çarpıcı bir etkisi olduğunu belirten Kolçak, "Mübadele, savaş gibi büyük olaylar yaşanmasaydı rebetiko belki bugün bildiğimiz formda olmayacaktı. Hatta belki günümüze ulaşan birçok kayıt, hiç kayıt edilmeyecekti. İnsanların yaşadığı acılar asla dinmeyecek. Çünkü mübadele, göç kuşaklar arasında taşınan derin acılar, kaygılar doğuruyor. Fakat bir daha böyle acıların yaşanmaması için, bu acılarla söylenen şarkıların bize anlattıkları çok şeyi değiştirdi, değiştiriyor da" diyor.

Günümüz dünyasında Rebetiko’nun anlamını, bu müziği Türkiye’de icra eden müzisyenler ile yapılan mülakatlarla ortaya koymayı amaçlayan AB Sivil Düşün programı destekli projede İzmir’den Agora Minör, Evrim Ateşler, Patika Rebetiko Trio; İstanbul’dan Tatavla Keyfi, Laterna, Ayvalık’tan Ayvalık Rebetiko Topluluğu ve Gökçeada’dan müzisyen Stelyo Berber yer alıyor. Projeye Yunanistan ve Amerika’dan müzisyenlerin de dahil edilmesi planlanıyor.

MARİA PAPAGİKA’NIN TAŞ PLAKLARDAKİ SESİ ASIRLARI AŞIP BUGÜNE GELİYOR

Günümüzde Rebetika’nın kazandığı popülaritenin nedenlerinden birinin de bu coğrafyanın mayasındaki çok kültürlülük olduğunu ifade eden Kolçak, "Marika Papagika tarafından söylenen ve 1919’da New York’da kayıt altına alınan İzmir Minörü’nün sonunda Marika İzmir’e seslenerek, “Selam sana güzel İzmir, selam sana!” der. Ben İzmir’in sokaklarında dolaşırken bu sözleri duyumsarım hep. Marika’nın 1919’daki sesini. O sesi, o edayı bugün İzmir’in dağlarında keçilerini otlatan bir kadının türkü söyleyen sesinde de bulabilirsiniz. Yani bu ilgi kaçınılmaz bir şey. Bir derenin önüne engeller çıktığında menderesler çizerek akmaya devam etmesi gibi. Türkiye’de rebetikoya olan ilgi, genç kuşak müzisyenlerle de sınırlı değil. Belki sosyal medyada, konserlerde genç kuşak müzisyenler, icracılar ön planda olduğu için böyle bir eğilim olduğunu düşünüyoruz. Ancak projemize başladığımızda gördük ki, farklı yaşlarda bu müziğe gönül vermiş pek çok değerli müzisyen, akademisyen, müzik araştırmacısı var ve Türkiye’de rebetiko tarihi, kültürü konusunda önemli bir birikim söz konusu" diye ekliyor.

TATLISIYLA ACISIYLA HAYATIN MÜZİK HALİ

Rebetika’nın Türkiye’de daha fazla dinleyici ile tanışması amacıyla Youtube kanalında yayınlar yapan Arkan Çinetçi’nin ifadesiyle, Rebetiko 1850-1950 yılları arasında merkez üssü Ege Denizi’nin iki yakası olmak üzere geniş bir coğrafyaya damgasını vurmuş bir alt kültür. 1922 Büyük İzmir Yangını ve Kurtuluş Savaşı, Rebetiko için bir milat olarak kabul ediliyor. 1923 nüfus mübadelesiyle Anadolu’dan Yunanistan’a göçenlerin çetin şartlarda hayata tutunmaya  çabasıyla birlikte haksızlığa, adaletsizliğe itirazı çerçevesinde şekillenen Rebetika, "Kederin, sevincin, aşkın ve hüznün eşsiz bir harmanı. Yunan ve Türk halklarının duygularından doğmuş; Küçük Asya’dan Pire’ye kadar biraz tatlı, epeyce acı bir hayatın müzik hali" Arkan Çinetçi’nin deyişiyle.

REBETİKA 1850’LERE DAYANAN KÖKLÜ BİR TARİHE SAHİP

Yaklaşık 30 yıldır Rebetiko kültürü hakkında araştırmalar yapan; bu müziğin ustalarını ve hikayelerini dinleyicilerle Youtube kanalında yaptığı yayınlarla paylaşan Arkan Çinetçi, Rebetiko tarihi hakkında şu bilgileri veriyor;

"Bir grup araştırmacı, Rebetiko’yu 1922-1940 dönemine sıkıştırır, benim buna bir itirazım var. Rebetiko hakkında en sağlam kaynaklardan biri olan yazar, sosyolog Elias Petropoulos, Rebetika’nın 1850-1950 arasında yaşadığını savunur. Ben de bu görüşe katılıyorum.

Sokağın sosyoloğu olarak eşcinselleri ve genelevleri konu alan kitapları Albaylar Cuntası tarafından sakıncalı bulunan; bu nedenle Paris’te sürgün hayatı yaşayan Petropoulos, Mübadele öncesi yıllarda ABD’ye göç eden pek çok Rum müzisyenin ABD’deki stüdyolarda doldurduğu kayıtlara dikkat çekerek Rebetika tarihinin yeniden yazılmasını sağlar. 1893-1924 arasında göçenler Amerika’da buldukları kayıt teknolojisinden yararlanarak sayısız halk müziği ve Rebetika şarkısını kendi kurdukları şirketlerde kaydederler. Devrim niteliğinde olan bu gelişme, Rebetika’nın yayılımını etkiler ve bu müziği günümüze ulaştırır".

REBETİKA, OTOKRATİK BASKI REJİMLERİNE KARŞI DURUŞ VE ÖZGÜRLÜK ARAYIŞI

Rebetika’nın dört önemli dönemi olduğunu belirten Çinetçi şöyle devam ediyor; "ABD’deki stüdyolardan sonra, Rebetika’nın ikinci dönemi Symrneika yani İzmir şarkıları dönemidir. Talihsiz İzmir yangını öncesinde buzukinin olmadığı, kadın seslerinin öne çıktığı, daha çok ud, santur, def, mandolin veya kemanın önde olduğu bu dönem, 1923’lerde Anadolu’dan Yunanistan ana karasına göç eden İzmir, Aydın, Bursa, Çanakkale doğumlu müzisyenlerle anılır.  Rebetika daha sonra Pire’nin esrar tekkelerinde, hapishanelerinde serpilerek gelişmeyi sürdürür. Dördüncü safhada Theodorakis ve Hacidakis gibi çok büyük müzisyenlerin katkısıyla şahlanma dönemi yaşar. Albaylar Cuntası’nda yasaklanır. Demokrasiye geçişin ardından 1970’lerin sonunda halk müziğiyle pop müziğinin sentezi olan Laika’ya; klarinet, keman, gitar gibi enstrümanlarla popüler müzik janrı olan Dimotika’ya  dönüşerek günümüze gelir. Bizim bugün dinlediğimiz tür aslında 1930’ların 40’ların Rebetikası değil; daha çok Laika ya da Dimotika denilen janra yakın".

Rebetika’nın tarihsel anlamı itibariyle günümüzde popüler kültür ile yan yana gelmesinde  ironik bir yön olduğunu belirten Çinetçi; "Köken itibariyle Rebetika, Ortodoks Bizans kilise müziğinin Doğulu tınılar ve enstrümanlarla kaynaşmış halidir. Bu anlamda iki coğrafyann, iki kültürün erime noktası gibidir.  Tarih boyunca her baskı döneminde, iç savaşların, otokratik rejimlerin ortaya çıktığı hemen her coğrafyada Rebetika hep bir karşı duruş, itiraz ve özgürlük arayışı olarak ortaya çıkar. Bugün kazandığı popülerliği belki bu gözle okumak gerekiyor" diyor.

---------------------

Unutulmaz Rembetiko filminden "Hora" (Stavros Xarhakos): Rembetiko - Trailer - YouTube

Projenin kitapçığına linkten ulaşmak mümkün: RebetikoProject - Flipbook by Kemal Kolçak | FlipHTML5

Kaynak: AJANS BAKIRÇAY
Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@