Ajans Bakırçay
2021-03-13 17:32:13

Başını Eğmeyen Kadın

Muammer Toprakçı

13 Mart 2021, 17:32

MHP Genel Başkanı, sayın Meral Akşener'e 'Fosforlu Meral' diyerek kendince hakaret etti...
Niçin?
Atıfta bulunduğu Suat Derviş'in romanı 'Fosforlu Cevriye' idi...
Sanırım romanı okudunuz ya da uyarlanan filmlerden birini seyrettiniz...

Kimdir romanın kahramanı Cevriye?
Bir sokak kadını...
Acı çeken, tüm zorluklara karşın ayakta kalmak için direnen, kendisine insanca davranan bir kaçağı, tutuklanmayı,
ölmeyi göze alarak ele vermeyen, baskılara boyun eğmeyen bir kadın...

Romanın yazarı, Suat Derviş, daha 1936'da,
kendisine saldıranlara ne diyordu?

"En müthiş hakaret olarak bana 'bu kadın' diye hitap ediyorlar.
'Sen kadınsın... biz saçı uzun aklı kısa kadınların... büyük davalara karışamayacaklarını,
onların akılsız olduğunu biliriz...'
diyorlar.
Evet baylar,ben kadınım... ben muharririm. Bunu bana kimse babasının kesesinden vermedi. 16 yaşımdan beri, tam 16 yıldır çalışarak onu kazandım. O ünvan benim yeğane servetim, biricik iftiharım ve ekmeğimdir. Ben bu ünvana layık olduğumu yalnız Türkiye'de değil...
Avrupa fikir merkezlerinde de kalemimle hayat mücadelesi yaparak ispat ettim..."
(Ş.Kaya-Suat Derviş'in Romanlarında Kadın Karakterler)

Doğru...
Aristokrat bir aileden gelmesine karşın;
bir yazar, bir gazeteci olarak hep ezilenlerin yanında durduğu için, kendisine çektirilen tüm acılara direndi,kalemiyle hep dik durdu.
30 roman, 200 öykü,
sayısız köşe yazısı ve ropörtajlarını
yazıp yayınladı.

Alemdar,Akşam
Posta, Cumhuriyet gazetelerindeki yazıları, öykü ve romanları için,
Ahmet Haşim:
"Yontulmuş bir siyah mücevher hissini veren eserinde...",
Mehmet Rauf:
"Suat Derviş hanım,
münevver Türk kadını manzumesinin en parlak bir yıldızıdır..."
diye yazdılar.

Posta gazetesi için 'Montrö Konferansı'nı izleyip yazmak için İsviçre'ye giderek,
tarihe, yurt dışına giden ilk Türk kadın gazeteci olarak geçti...

Nazım Hikmet, Vala Nurettin, Sabahattin Ali ile birlikte 'Resimli Ay'dergisinde yazdı...
Faşistlerin yaktığı 'Tan'gazetesinde,,

kadınların sorunlarını dile getiren yazı dizisi yayınladı...
Çıkardığı 'Yeni Edebiyat' dergisinde,
Sabahattin Ali, Abidin Dino, Neriman Hikmet,
Atila İlhan,
Kemal Sülker, Hasan İzzettin Dinamo,
Zekeriya Sertel... gibi yazarları bir araya topladı...

Yazmakla yetinmez...
1946 yılında, Neriman Hikmet ile birlikte, Türk sendikal hareketinde ilk kez 'Basın Sendikası'nı kurar...

Eşi, Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri
Reşat Fuat Baraner ile birlikte tutuklanır,
yargılanır, 8 ay hapiste kalır; o zor günlerde çocuğunu düşürür...
Hapisten çıkar...
Eşi hapiste...
Yoğun baskılar sonucu iş de bulamayınca, Paris'e gider.
'Europe' dergisinde yazmaya başlar.
Kimler mi yazar bu dergide?
Maksim Gorki, Panait İstirati, Virginia Woolf, Eluard, Bertholt Brecht, Thomas Mann, Tagore...
'Le Prisonner d'Ankara' (Ankara Mahpusu) romanını yayınlar...

Paris dönüşünde,
özellikle 'kadın hakları,
demokrasi ve özgürlük'konularında yazmayı sürdürür.
Konusu kadın olan romanlarına 'Aksaray'da Bir Perihan' eklenir...

Fosforlu Cevriye...
Aksaray'lı Perihan...
Ankara Mahpusu'nun Zeynep'i ..
Ve diğerleri...
Nedir roman kahramanı bu kadınların ortak özellikleri?

Baskılara direnen...
Başlarını dik tutan, boyun eğmeyen...
Haksızlık ve adaletsizliğe karşı sessiz kalmayan...
Kendi kaderlerini kendileri eline almak için mücadele eden...
Tüm zorluklara karşın ayakta kalmakta direnen...
Kadınlar...

Nazım Hikmet,
'Gölgesi' şiirinde,nasıl tanımlıyordu Suat Derviş'i?

"Ağlasa da gizliyor
gözlerinin yaşını
Bir kere eğemedim
bu kadının başını..."

1970 yılında, Neriman Hikmet, Zehra Kosava gibi dostlarıyla 'DEVRİMCİ KADINLAR DERNEĞİ'ni kurar...

Gözlerinin zor gördüğü yaşlılığında bile,aranan Deniz Gezmiş'lere evini açar...
Evi basılır... Gözaltına alınır, tutuklanır...
Şunları söyler:
"Ne güzel! Eylem içinde öleceğim...
Çok berbattım,
kıpırdayacak halim yoktu ama yaşamak istiyordum, YAPACAK İŞLERİM VARDI DAHA..."

Bu değerli yazarımızı,
23 Temmuz 1972'de kaybettik...

Gelin bu yazıyı 'Ankara Mahpusu' romanından bir alıntıyla noktalayalım:

"-Gerçekten mutluluğa inanıyor musun?
-Niçin inanmayayım? Buna eminim. Belki de güneşin ışığındadır. Bir buğday tanesinde,
insan gücünde,
çalışma imkanında veya istirahattedir.
O her şeydedir...
Mutluluk hayatın kendisindedir, onun bir unsuru değil, mutluluk hayatın kendisidir...
Eğersiz mutlu değilseniz ben mutlu olamam.
BAŞKALARININ MUTLU OLMADIĞI BİR DÜNYADA TEK KİŞİ BİLE MUTLU OLAMAZ..."
(Unutturulan Kadın Suat Derviş-B.Albayrak-Duvar-23.7.2017)

8 Mart'ı yeni geride bıraktığımız bugünlerde; insan hakları, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde başını hep dik tutan bu devrimci kadınımızın emeklerine, çabalarına bir kez daha saygıyla, sevgiyle...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.