Ajans Bakırçay
2021-10-13 13:00:27

Külliyenin Ödemeleri

Hasan Zeki Sungur

13 Ekim 2021, 13:00

Sayıştay raporları açıklanınca Cumhurbaşkanlığının ödemeleri de gün yüzüne çıkmaya başladı Hergün bir yenisi açıklanıyor. İşte onlardan bir demet.

51 milyon lira ile “tıbbi ve laboratuvar sarf malzemeleri”. Bu harcamanın Külliye çalışanlarına bir sene boyunca sürekli uygulanan koronavirüs test masrafları olduğu iddia edildi. Cumhurbaşkanlığına kayıtlı araçların lastik masrafı 1.9 milyon lira tutmuş. O kadar konvoya az bile, hele bir de bazı araçlar BM toplantısı için ABD lerine Hava Kuvvetlerinin kargo uçakları ile taşındıysa ABD caddelerinde kelek lastikle dolaşacak hali yoktu.

Canlı hayvanlar için 17 bin 877 lira harcanmış bu kalemin teferruatı yok belki kanarya, bülbül, tavşan, muhabbet kuşu, kaplumbağa alınmıştır. Asıl dikkati çeken 203 bin lira da yem masrafının olması… Aylık 17 bin lira asgari ücretin 6 katı şanslı hayvanlarmış.

Kırtasiye malzemelerine 4 milyon lira, yakıta 1.3 milyon lira ve temizleme ekipmanlarına 6.9 milyon lira harcanmış.

Geçen hafta sorduğum ‘mal ve hizmet alım giderlerine sarayda Cumhurbaşkanı ve ailesi için yapılan iaşe ve ibate (yeme, içme, elektrik, su, barınma, ısınma ve diğer yaşamsal masraflar) bedelleri dâhil midir? Yoksa bu hizmetlerin bedeli Cumhurbaşkanın cebinden mi ödenmektedir’? Sorusunun cevabı da dolaylı olarak verildi bu yeni rakamlarla. Külliyede bir yılda yiyecek içeceğe 1.9 milyon lira verilirken, “Beslenme, gıda amaçlı ve mutfakta kullanılan tüketim malzemesine” 5.4 milyon lira harcanmış. Toplamı 7.3 milyon lira. Aylık 600 yüz bin lira, günlük 20bin lira. Ne diyelim afiyet olsun. Koskoca 1100 odalı külliyenin “yoksulluk sınırı” aylık 9 bin 931 lira 59 kuruş ile geçinecek hali yok ya…

1000LİRAYA GOFRET

Söz Beştepe’nin mutfak masrafından açılmışken devam edelim ama bu sefer parayı ödeyen Cumhurun başı hem de az buz değil tam 1002 lira. Pahalılık alıp başını gidince ve marketlere de söz geçiremeyince vatandaşa örnek olma adına Tarım Kredi Koop. Marketine gitmiş. İki market arabasını doldurmuş ve arkasından açıklamış fiyatlar gayet makul, pahalılık yok. Listesi yayınlanmadı, ama fotoğraflara baktım alınanların çoğu atıştırmalık belli ki torunlara alınmış, diğerleri makarna gazoz, çoğunluk Torku yani yandaş firmanın ucuz ürünleri. Et, peynir, sucuk vs yok, deterjan yok. Var olan fiyatta ucuz arabayı dolduracaklar var. Amaç belli propaganda iki market arabası 1002 liraya doldu. Doldu da acaba hiç düşündü mü kaç kişi bir defa da markete gidip te 1000 liralık alışveriş yapıyor? Biraz gösteriş gibi geldi bana…

TERÖRİST SAYISI

İçişleri Bakanı zaman zaman açıklama yapıyor Türkiye’de şu kadar terörist kaldı diye. Son rakam 189 un altında olarak açıklanmıştı. Ellerinde kategorilendirilmiş listeden etkisiz hale getirilen oldukça düşüyorlar herhalde. Hadi bunu anladık ta yeni dahil olanları listeye dahil ediyorlar mı? Örneğin Beştepe’nin terörist ilan ettiği Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve yurt sorununu gündeme getirip parklarda yatan ve terörist ilan edilen gençler. İktidarın destekçisi Bahçelinin Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır” diye terörist ilan ettiği kebapçılar… Hele bu son açıklamadan sonra sıra simitçilere, tatlıcılara, seyyar satıcılara gelirse terörist listesinin güncellenmesi gerekir ki artık sayı ile değil nüfusa oran ile açıklanabilir.

BU ÜLKE NERESİ

Bir haber ve konu ile ilgili değerlendirmeleri okuduğum bir makalede şu satırlar dikkatimi çekti. Okuyun bakalım bu ülke neresiymiş bulabilecek misiniz?

“Kuralların akşamdan sabaha değiştiği, hukukun uygulanmadığı ya da iktidar keyfine göre uygulandığı, dünyayla kavgalı bir ülke…”

“Geçmişte inşaat ile büyüyen, siyaseti buradan gelen rantla döndüren, cebini de bununla dolduran iktidar, deniz bittiği halde aynı yoldan yürümeye devam etmek istiyor.”

D MARKET

Bu da nereden çıktı demeyin ben uydurdum. Hükümetin başarıyla uyguladığını iddia ettiği ekonomik politikalar sonucunda enflasyon ve dövizin dizginlenemeyen yükselmesi ve piyasada oluşan başıbozukluğun etkisi ile gıda ürünleri, kiralar ve diğer mal ve hizmetlerin fiyatında çok büyük artışların sebebi olarak büyük 5 market günah keçisi ilan edilmişti.

Çözümü Beştepe bulmuş ve müfettişlerle, zabıta ile bu marketleri yola getirmeye çalışmış, bu yöntemde tutmayınca baş aktör devreye girmiş ve yukarıda anlattığım Tarım Kredi Koop. Marketi (TKK) ile moral vermek isterken 1002 lira karşılığı aldığı yiyeceklerle tepe taklak olmuştu. İşte o gün yaptığı açıklama ile TKK marketlerin sayısının 1000 e çıkarılarak gıda gibi zorunlu tüketim ürünlerinin bu marketlerde daha ucuza satılması gibi talimatını açıklamıştı. Bende bu marketlerin ismini koydum D Market, yani Devlet Market…

Vay sen misin bunu açıklayan devlet market mi işletirmiş, devlet bakkal mıymış, TKL marketleri zaten geçen yıl 80 milyon zarar etmiş, ekonomik yönden, hukuksal yönden mümkün müymüş? Özel teşebbüsün alanına müdahalemi ediliyor, devlet özel teşebbüsle haksız rekabet mi edecek diye soruluyor.

Konuyu şöyle bir araştırdım konu ile ilgili amir hükümler 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında kanun, 6102 sayılı Ticaret Kanunu, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu ve toptancı halleri ve pazar yerleri hakkındaki 5957 sayılı kanunda yazılı ve görünen o ki bu konuda en tecrübeli kurum belediyeler. Örnekleri de var Tanzim Satış Mağazaları (Tansaş, İzmir belediyesince kurulmuştu) ama devletin de örnekleri var.

Bu gün bu iktidar tarafından yok edilerek özel sektöre peşkeş çekilen Sümerbank ile Et ve Balık Kurumu var. Uzun yıllar TSK lerine bot, postal üretmiş Beykoz var…

“Etme Bulma Dünyası” atasözünü boşuna söylememiş atalarımız. Bu güne cuk oturuyor. Geçmişte “devlet ayakkabı mı yapar? Giysi mi satar?” diye Sümerbank’ı satanlar bugün tükürdüklerini yalayıp D marketlerini açıyorlar.

Evet, açmalılar, devlet markette işletir, ette satar, sütte, ayakkabı da. Eğer piyasa koşullarında vatandaşına ucuz mal ve hizmet imkânı sağlayabiliyorsa bunu kanuna ve yönetmeliğe uydurup yapmalıdır. Yok, sadece günü kurtarmak için yaparsa bu sadece pansuman tedbir olur ve yarayı iyileştirmez. Ki bunun örneği daha önce soğan ve patates fiyatlarının aşırı yükselmesiyle görülmüş, devletin perakende piyasasına girip oya tahvil amaçlı satışlarla fiyatlar dizginlenebilmiştir. Ancak bundan sonra yaygınlaştırılan TKK marketleri ise bu gün günah keçisi ilan edilen marketlerden ucuz değildir. Ki ucuz olması da mümkün değildir aylık maaşını 62bin lira olarak açıklayan TKK Genel Müdürünün bu maaşı ve geçen yıl 58 milyon 253 bin lira zarar eden kooperatifin zararı başka türlü ödenemez.

Eğer sayıları artırılacak D marketleri özel marketlerden fiyat aralığı hesabı yapmadan en az %15 ucuz mal satamayacaksa hiç kafalarını yormasınlar mevcutlarla idare etsinler ve ilk seçimde “kendim ettim, kendim buldum’ şarkısı ile D Marketlerin kapısına kilit vurup çekip gitsinler…

SAĞLIKSIZ LİDER İSTEMİYORUZ

CHP lideri, şöyle bir ifade kullanıyor açıklamasının bir bölümünde; “AK Parti’nin ileri gelenleri ‘Anayasanın ilk dört maddesinin değişmesini’ talep ediyor; Erdoğan, benim söylediğimi zannediyor. Artık sağlık raporu istemek, bir devlet güvenliği meselesi haline gelmiştir. Erdoğan, bağımsız bir kuruluştan, sağlık raporu almalıdır, hem de hemen!”

“Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına ise cevap gecikmiyor Beştepe’den;
“Söylenenleri altı altına yazınca ortaya gerçeklikten kopmuş kendi hayal dünyasında yazmış senaryoları hakikat sanmaya başlamış bir ruh hali çıkıyor. Bay Kemal eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak”.

Cevap hemen geliyor CHP liderinden;
Çok tekrar ediyorsun bu aralar kendini, sahi iyi misin?”

HEDEF LAİKLİK, HEDEF CUMHURİYET HEDEF DİN DEVLETİ

“Ben deniz hukuk mezunuyum ve anayasa benim konum, ihtisas dalım.”

“Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. Milletin isteği halinde değiştirilebilir. Millet kendini idare etmek için bir araya geliyor da bir karar veriyorsa demokrasinin gereğini yerine getirmek lazımdır. Parlamenter sistem demokrasiyle bağdaşmaz.”

Tepkiler üzerine;
“Bir çarpıtma ve yanlışa yönlendirme var. Benim beyanlarımda olmayan. Mesela ilk 4 madde hakkında değişiklik olmaz beyanı bir beyan. Dindar anayasa anlayışı yanlış anlaşılıyor.”

“Laiklik kelimesi üzerinde ben hassas duruyorum. Laiklik kelimesi çok değişik. Her parti kendini laik görüyor. Peki, bu laiklik ne? Laiklik ileri sürülerek partiler kapatılıyor, laiklik ileri sürülerek hürriyetler engelleniyor. Ben diyorum ki laiklik olmasın.”

Sözlerini bir konferansta sarf eden kişi dünün eski TBMM Başkanı bugünün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi İsmail Kahraman, deniz hukuku ile anayasanın ilgisini anlayamasam da diğer sözlerine bakıldığında bu kişinin hedefinin laiklik, hedefinin Cumhuriyet ve son hedefinin Türkiye’yi bir din devleti haline getirmek olduğu açık ve seçiktir. Nokta.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.