Kaos Heveslileri Kendinize Gelin!

Türkiye’yi boydan boya kendi mülkü, Türkiye topraklarını kendi evi sananlara seslenmek istiyorum: Kendinize gelin!

Türkiye sizin değil, hepimizin ülkesi.

Bu ülkede Türk, Kürt, Arap, Laz, Ermeni, Rum, Çerkez ve daha başka milletlerden seksen beş milyon insan yaşıyor. Bu insanların kimisi Müslüman, kimisi Hristiyan, kimisi Katolik, kimisi Protestan, Şaman, Ortodoks, Musevi, Süryani, Ezidi, Ateist, Deist… Ve hepsinin de bu ülke üzerinde, kendini ev sahibi sanma gafletine düşen kişi kadar hakkı var. Ne eksik ne fazla, her vatandaşın ülke üzerindeki hakları eşit.

Bu topraklarda yaşama, ülke hakkında düşünme, düşündüğünü söyleme, nasıl yönetilmek istediğini bildirme, yönetim biçiminin belirlenmesinde söz sahibi olma, kendini yönetecek kişiyi seçme hakkı, herkesin eşit. Kimse Türkiye mülkü sahibi, kimse de onun kiracısı değil. Kimse konak sahibi, kimse misafir değil. Bu topraklar, kendini ayrıcalıklı bir yerlere yükseltip oturtan hiç kimsenin değil; bu cumhuriyetin vatandaşı olan herkesin. Kimse kimseyi kendi özbeöz ülkesinden kovamaz. Kimse kimseyi kendi ülkesinde öteki yapamaz. Kimsenin böyle şeyler yapmaya hakkı yoktur. Herkes bu topraklarda yaşamaktadır ve kimse de bir yere gitmeyecektir. Yapılabilecek tek şey birlikte insan gibi yaşamayı öğrenmek, kimseye kendi yaşantı biçimini dayatmamaktır. Herkes bunu bir iyice anlasa iyi olacak.

Ayrımcılık yapan ya aptaldır ya da zorbadır. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamaz. Aklı olan hiç kimse, seksen beş milyon farklı kişinin yaşadığı toprakları kendi grubunun tapulu malı sanma ve kendi yaşam biçimini herkese dayatma zırvalığına düşmez. Orta Çağ’da yaşamıyoruz.

Orta Çağ’da yaşamıyoruz ama yine de hangi inancın içine doğmuş isek, bizler de doğar doğmaz o dinden sayılıyoruz. Çünkü bir bebek, Orta Çağ’da olduğu gibi bugün de “Ben bu dinden olmak istiyorum veya istemiyorum.” deme becerisiyle doğmuyor. Aileler, çocuklarını inandıkları dinin geleneklerine göre büyütüyorlar. Büyüme süresinde çocuk, o dini benimsiyor. Büyürken farkında bile olmadan benimseyip kabul ettiği dini, hiç kimse de büyüdükten sonra değiştirmeyi düşünmüyor. Din değiştirmeyi düşünenler ve de değiştirenler oluyorsa da böyle kişilere çok rastlanmıyor. Deizm ve Ateizm ise çoğunlukla sonradan gelişiyor.

Onlarca farklı dini inanca sahip insan grupları var ülkemizde. Bu yüzden de herkes Fatiha bilmek zorunda değil. Herkes nasıl ki Ortodoks dualarını bilmek zorunda değil, öyleyse herkes Fatiha’yı da bilmek zorunda değil. Hem ayrıca kimin neyi bilip neyi bilmediğini siz nereden biliyorsunuz? Ne hadsiz bir kendine güven bu böyle?

12 Eylül darbe yönetiminin, Diyarbakır cezaevindeki tutuklulara işkenceyle İstiklal Marşı ezberlettirmesi nasıl ki Türk milliyetçisi Kürt yaratamamışsa, bugün Fatiha bilmemeyi kötü bir şeymiş gibi göstermek de hiç kimseyi Sünni Müslüman yapmaz. Bu zorbalıklar yüzünden Türkiye’de deist ve ateist sayısı arttı. Bunu bilmeyen mi var aranızda ki mahalle baskısına devam ediyorsunuz? İslamiyet’i, para musluklarınız kesilecek korkusuyla bir tür tabanca olarak elde tutuyorsunuz ve kıt akıllı taraftarlarınızı maşa niyetine sahaya sürüyorsunuz.

Türkiye bu numaraları öyle çok yaşadı ki artık, en kıt akıllılar dışında kimse kolay kolay kandırılamaz. Onca katliam yaptınız, yaptırdınız malum ama aynı şeylere yine yeltenmeyin o yüzden. Hem herhangi bir katliam, düşmekte olan kimseyi kurtarmadı, kimseyi arşa çıkarmadı, ülkeyi kalkındırmadı, ülkeye huzur getirmedi; sadece Sam Amca destekli darbeler getirdi. Her darbe de ülkeyi geriye götürdü. En sonunda da bataklığa çevirdi.

Ülkeyi kaosun içine atma hazırlığı yapanlar, kendinize gelin. Kaos dediğiniz şeyin kimi yutacağı belli olmaz. Adı üzerinde kaos bu. Başlamaya görsün, sonunun nasıl geleceğini kimse önceden kestiremez. Ne Saddam kestirebilmişti ne Kaddafi ve hatta ne de Hitler.

Ayrıca ülkeyi karıştırmak vatan düşmanlığıdır, vatan hainliğidir. Bunu yapmayı aklından geçirenler, yapmayın, altında kalırsınız; tüm Türkiye altında kalır. Bu güzel vatana bu yapılmaz. Yapılmamalı. Aklınızı başınıza alın ve bu eskimiş oyunları aldığınız yere bırakın.

Parti kurşunlattırmaktan vazgeçin. İnsanların üstüne hadsiz insanlar salmaktan vazgeçin. Kaba saba konuşmaktan vazgeçin. Karşınızdakilerin de insan olduklarını, her bir insanın da sizinki kadar bu vatan üzerinde hakkı olduğunu anımsayın. İnsanları bölmeyin. Ülkeyi paramparça etmeyin. Sinirlerinizi tedavi ettirin ve biraz sakinleşin. Şiddete zemin hazırlamayın. Yazıktır bu vatana, yazık!

Herkes biliyor neyi, kimin ve neden yaptırdığını. Çoluk çocuk bile biliyor. Deve kuşu gibi davranmayın. Açıktasınız. Üstelik bunların hiçbirisi de patlamış borulardan akan lağımı gizleyemiyor. Unutturamıyor. Unutturamaz da.

Siz en iyisi, yapabilirseniz kendinize gelin ve kaos planlarınızı çöpe atın.

Bu güzelim ülke iyi şeylere layık. Topraklarımızın yabancı postallar tarafından çiğnenmesine yol açmayın. “Sallarız bir bomba!” demeyin. Yapmayın! Sorumluluk sahibi insanlar gibi davranmayı deneyin. Bu vatandan bizler kadar sizler de sorumlusunuz. Vatandaşı vatandaşa düşman etmeyin, halkı bölmeyin.

Savaşa gitmiyoruz, seçime gidiyoruz.

Diğer partiler düşman kuvvetleri değil. Hepiniz aynı ülkenin partilerisiniz.

Yarışacaksanız huzur getirmek için yarışın, huzur bozmak için değil.

Diğer partiler karşısında politik gücünüzü kullanın, silah değil.

Devletin silahları ülkemize saldıracak olası düşmanlar içindir, vatandaş için değil.

Politikacılara konuşmak yaraşır, saldırmak değil.

Biraz kendi kendinizle kalın ve düşünün. Kendinize “Ne yapıyorum ben?” diye sorun.

Ülkemizin hayrı için gerekli bu.

Söz konusu olan siz değilsiniz çünkü.

Söz konusu olan ülkemiz, vatanımız, geleceğimiz.