bebeklerin sütünden
çocuğun okulda kemirdiği simitten
çalıp çalıp taşıyorlar masaya
ücretlinin alamadığı etten
üretenin yiyemediği meyveden
gazzeli’ye yok ekmekten
çok çok dağıtıyorlar tabaklara diyor
tığ gibi bir genç göçmen
-
doymaz kurtlar
asalaklar
oturuyorlar sömürge sofrasına
kibarlığı elden bırakmadan ama
ve asaletten asla ayrılmadan
çatal sol elde, bıçak sağ
ama eller
yine de yağ içinde
yağ
nazik bir hırsla ve hayretlik bir iştahla saldırıyorlar
yurtsuz yuvasız bıraktıklarının rızkına
-
boğazımda bir düğüm diyor genç sürgün
elimde sırça bir güğüm
dolduruyorum kadehlerine
sıkılmaktan sarhoş su olmuş bin bağ üzüm
kırılsın elim
ah kırılsın elim
-
açlıktan ölmeye bıraktıkları çocukların ülkesini
pay ediyorlar aralarında
biri diyor madenler benim
öbürü kumarhane benim
biri diyor ırmak benim
sahil de benim
biri diyor hava benim
öbürü su benim
-
bana dönüyorlar sonra
al götür ülkene
ve sakın gönderme bize
şu yurtsuz insanlar da senin
-
vuruyor masaya sırça güğümü
kırıyorum öfkeden diyor genç sürgün
bin parçaya bölünüp saçılıyor cam kırıkları
saplanıp kesiyor besili âdem elmalarını
yumuşak ve sarkık gıdıları
yutakları, gırtlakları
kâbus işte
-
öğreniyorum
korkunç ve güzel kanarmış
şu soyluların yaraları
-
şişelere doldurup fışkıran canlarını
besili çakal kanlarını
serum niyetine
gazzeli çocuklara götürüyorum
-
ardımda siren sesleri
asker polis bağrışları
tank uçak homurtuları
top atışları
bombalar
ve amansız çığlıklar
kan ter içinde uyanıyorum
-
sizde nasıl bilmem ama diyor sonra
yersiz yurtsuz genç göçmen
işte böyle
günden güne daha sertleşiyor
gündüz kâbuslarım
ve korkarım ki
ve sanki yarın
insanlıktan çıkana ben de insanlıktan çıkacağım
Alev Subaşı 3 Ay Önce
"Sonradan ilahi adalet diye adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde ondan söz edilmesin"... Ali Şeriati Yeryüzünde adalet istemekten usanmayan kaleminize sağlık