Ajans Bakırçay
2020-03-29 12:35:21

Haydi Yazlığa Gidelimciler

Aysel Korkut

29 Mart 2020, 12:35

“Haydi yazlığa gidelim hanım.” dedi adam.

“Haydi yazlığa gidelim anneciğim, canım sıkılıyor.” dedi çocuk.

“Haydi yazlığa gidelim, bunları burada zapt edemeyiz.” dedi kadın.

“Haydi yazlığa gidelim, orada hiç olmazsa dolaşırız.” dedi genç.

Gittiler.

Görünüşte sağlıklıydılar. Buna güvendiler ve on dört gün önce, on üç gün önce, on iki gün önce, on bir gün önce, on gün önce… iki gün önce, bir gün önce kapmış olabilecekleri virüsü ceplerine koup gittiler. Gitmeseler koronanın asla ulaşmayacağı yerlere gittiler.

Dedikleri gibi oldu. Sahiden de ortalıkta rahatça dolaşabiliyorlar. Sokakta, sahilde geziyorlar, marketlere gidiyorlar, bankamatikleri kullanıyorlar. Dokundukları her yere, yola çıkmadan on dört gün önce, on üç gün önce, on iki gün önce… bir gün önce kapmış olabilecekleri-oldukları virüsü bırakarak-bırakma olasılığını varlıklarında barındırarak geziniyorlar.

Marketlerin reyonlarına, market arabalarının tutma yerlerine, elleyip beğenmedikleri ekmek poşetlerine, ittirip de yanındakini aldıkları peynir kabına, ödeme yaptıkları market posunun üstüne, ceplerinden çıkardıkları paranın, zaten mikrop yuvası olan her noktasına…

Bankamatik tuşlarına, yürüdükleri yollara, bastıkları toprağa, açmak için tuttukları site giriş kapılarına, kullanıp densizce sokağa attıkları maskeler ve plastik eldivenlerle her yere, her yana, okşadıkları ağacın gövdesine, kokladıkları çiçeğe, yanından geçtikleri yaprağa, dala…

Çocuklarını oynamaları, örneğin paten kaymaları için gönderdikleri market önlerine, sahilde yürüdükleri kumların üzerine, tükürdükleri, hapşırdıkları, öksürdükleri her ortama…

Genci, yaşlısı, çocuğu, büyüğü…

Hepsi hareket halindeler ve de kaparak gelmiş olabilecekleri olası virüsü en ulaşılmaz noktalara bile yayma halinde.

Hükumet dün bir karar almış ve yayınlamış. Otobüsler artık valiliklerden izin almadıkça başka bir şehre gidemeyecekmiş, normal seferler iptal edilmiş. Herkes kendi şehrinde kalmalıymış.

Bunun için geç kalındı. Herkes varacağı yere vardı, virüsü götüreceği yere götürdü.

Evden çıkmamak” ne demekti?

Başka yerlere gidenlerin hiçbirisi bunun ne demek olduğunu anlamadı.

Rahatça gezip dolaşmak için, yani kendi keyfinin rahatı için başkalarını tehlikeye attı.

Yaş ortalaması altmışın üstünde olan sahil yerleşimlerine sürüler halinde dağıldılar.

Dağıldıkları yetmedi, hepsi ortalıkta mikrop saça saça dolaşmaya başladılar.

Bu arada otobüslere gelen kısıtlama özel otolara gelmedi. Özel oto sahiplerinin virüs taşıma olasılığı sıfır mıydı yoksa?

Hayır.

“Otosu varsa parası çoktur.” falan diye düşünülüyorsa hiç akıllıca bir düşünce değildir bu. Virüs alırsa ölmeme ihtimali yüksek olabilir kişinin, parası çoksa iyi beslenmiştir, bağışıklığı yüksektir falan, ama başkalarına virüs taşıma olasılığı herkesinki kadardır.

Bir de ne olduğu, nasıl üretildiği, nereden geldiği, genetiğinin değiştirilip değiştirilmediği, içlerindeki yağın trans olup olmadığı bilinmeyen hazır gıdalarla beslenip büyümüş, daha da önemlisi son derece steril büyütülmüş genç neslin dayanıklılığı da bağışıklık sistemlerinin güçlü olup olmadığı tartışılabilir.

Her gün çalışmak zorunda olan, çalışmazsa aç kalacak insanların her sabah evlerinden çıkmak zorunda olmalarına geçerli bir çare sunamayan, çünkü kötü gün akçesi bile gösterişli işler uğruna çoktan harcanmış olan bir ülkede; gerçeklikle bağlarını çoktan koparmış insanların insafına kalmış bir ülkede koronayla savaş çetin olacağa benziyor.

Belki de “Ekmekleri yoksa pasta yesinler.” günlerindeyizdir! Kim bilir...

Ben, “Umut yiyelim.” demeyi seçiyorum.

Birbirimize umut olalım.

Birbirimizle dayanışalım.

Ki bu dayanışma zaten çoktan başladı ülkede.

Neyse ki aklı başında insanlar hâlâ var ve umut olmaya devam edebiliyorlar.

Sağ olsunlar, var olsunlar.

Bir başka önemli konu da sağlık çalışanlarının can güvenlikleri.

İyi ki varlar doktorlar, biyologlar, hemşireler, hastabakıcılar. Bizlerin birincil görevi onların var olmaya devam etmelerini sağlamak olsun.

Kendimizi ‘Haydi yazlığa gidelim’cilerden, sağlıkçıları ise hem kendimizden hem de dolaşımdaki başıboş tatilcilerden koruyalım.

Umut çalma, umut karartma, umut soldurma, başkalarından çalınan umutları cepte biriktirme zamanı değil.

Bu korona zamanı, umut dağıtma, umut olma, umudu savunma, umudu canlı tutma, umudu koruma, kollama zamanı.

Var olmaya ve var kalmaya devam edelim.

Unutmayalım ki sonrası bahar, daha da sonrası yaz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.