Ajans Bakırçay
2021-02-10 09:35:18

Edepsiz Karınca

Aysel Korkut

10 Şubat 2021, 09:35

Büyük Birader’in Edepsiz Karınca’yla İmtihanı

(Hep deneme vesaire olacak değil ya, bazen de küçük öyküler-masallar okuyalım olmaz mı?)

Karıncalar bu yıl yine kış uykusuna yatmadılar ve iyice zıvanadan çıktılar. Hele içlerinde biri var ki sabahtan akşama kadar ayağımın altında, mır mır mır dolaşıp duruyor. O mırıltılar öldürüyor beni. Bu sabah da kalktım, banyoya gittim. Lavabonun dibinde gezintiye çıkmış seninki. Yanında yöresinde bir sürü başka karınca. Beni görür görmez başladı yine:

"Utanmazın yerine utanmaktan yorulur mu insan? Çiy armudun yerine pişmekten, üzülmezin yerine üzülmekten, sokakta uyumaktan, sokakta ölmekten, yorulur mu insan, yorulur mu karınca?"

"Efendim?" dedim şaşkınlıkla. "Bana mı diyorsunuz ki siz bunları?"

"Ya kime diyecektim?" demesin mi, sıkıp fısfısı öldüresim geldi kendisini. Buralar bir zamanlar dut… Pardon… Tarlaymış da onların yurduymuş da gelmişiz evlerinin üstüne ev yapmışız da bizde hiç vicdan yok muymuş da zaten kaç kıştır gürültü edip onları uyutmuyormuşuz da her tarlaya ev yapmış, yiyeceklerinin dibine darı ekmişiz de aç kalmışlarmış da mır mır da mır mır… Aç varmış gibi memlekette, konuşup duruyor. Delirmiş bunların hepsi.

"Acımasıza acımaktan, sevgisizlikten ölenlere üzülmekten, nefretle öldürülenlere kahretmekten, pişkinlik, şirretlik seyretmekten yorulur mu insan, yorulur mu karınca?"

Dur, dur, dur, orada dur! Ne diyorsun sen yaa? Pis terörist! "Muhafızlaaaar, alın bunu, alın bunları!" diye bağırdım. Lakin durum vaziyetler hiç uygun değildi. Ne diyordum ben yaa? O sıra kapı açıldı. Muhafızların başları içeriye uzandı. Elimin tersiyle kapıyı ve muhafızları iter gibi yaptım. "Yok, gelmeyin lan pişkinler." dedim. "Ha deyince hemen de gelinir mi şirretler? Durun, bekleyin az. Daha işim bitmedi acımasız nefretler." diye adamları biraz da haşladım. İyi de ne dedim ben sahi şeimdi? Aklım karıştı.

"Her gün yolum yolum yolunmaktan, kuru yaprak gibi sağa sola savrulmaktan, akla zararın da zararı hallerle karşılaşmaktan, huzur diye sayıklamaktan yorulur mu insan, yorulur mu karınca?" diyordu seninkisi o sıra. Kaçar mı, duydum tabii ki.

"Aloo, ben seni ne zaman yolmuşum? Ayıp değil mi bu dediklerin?" diye karıncayı da payladım. "Şurada oturmuş işimizi yapıyoruz, sana ne zararımız var da kızıyorsun? Terörist dedimse de alınma canım hemen sen de. Ben onu herkese diyorum. Samimiyetten dediğimi varsay. Sadece samimiyetten."

Rezil, bana hiç aldırmadı. Konuşmaya devam etti. Hem de slogan atar gibi sözcüklere tek tek basaraktan, bade süzerekten: "Reçele katılan zehri ayıklamaktan, her tas çorbada sinek bulmaktan, her evrakta böceğe rastlamaktan, hileden hurdadan, altın helaya sıçanın osuruğunu koklamaktan yorulur mu? Yorulur anacım yorulur."

"Hiii! Allah belanı… Koklama oğlum, sana kokla diyen mi var? Defol git benim helamdan! Hem ayak yolunda dolaşıyor hem de yakınıyorsun. Giiiit! Ananı atanı da yanında götür, defoool!"

"Nere gideyim lo Samimiyetten Emmi? Buralar benim. Geldin yerleştin evimin üstüne. Ev üstüne ev olur mu? Bir de arsız arsız konuşuyorsun. Yalan atıyorsun, zehir saçıyorsun. Her yeri poh kokutuyorsun. Alışık değil bizim bünyeler böyle pis kokulara, bu kadar yalana dolana, riyaya; yeryüzünde böyle sınırsız talana. Hırsın böyle büyük, insanın da bu kadar namert olanına. Alışık değil."

Boş bulunup "Alışır mı?" demişim. "Alışır belki hı, ne dersin?"

"Sana üç seçenek sunayım." dedi utanmaz karınca hemen. "A alışmaz, b belki alışmaz, c bu böyle çalışmaz."

"Bak gaz sıkarım üstüne. Toplarımı tüfeklerimi salarım, kızdırma beni daha fazla. Zaten bir sıkımlık canın var."

"Breh, breh, emmiye bak emmiye!" diye sırıttı edepsiz terörist. Öbürleri de ona eşlik ediyor: "Alışan alışsın biz alışmazak. Yorulan yorulsun, biz yorulmazak."

Boylarına poslarına bakmadan konuşuyor bunlar. Benim de sinirim zıplıyor. Bir baktım, mır mır ede ede altın helama tırmanıyor seninki, fırlayıp kalktım hemen. Hazır açıkta bulmuşken ısırır mısırır. Yahu daha dötümü yıkayıp kurutacaktı capon helası. Vay alçak terörist seni!

Klozetin üstüne çıktı, karşıma dikilip parmağını salladı. "Bu topraklarda, Hızır Paşaların mızraklıları kadar Pir Sultanlar da var. Bolu Beyleri kadar Köroğluları da var. Yerde gökte İnce Memedleri var. Her fetretin Şeyh Bedrettin’i, Börklüce Mustafa’sı var. Torlak Kemalleri var. Yani var. Yani alışmaz. Yani yorulur belki ama alışmaz." dedi.

Sıktım gazı üstüne. Sıktım gazı üstüne. Atladı indi aşağı. Zeminde bir delik bulup içine girdi. Deliğin içinden mırlamaya devam etti.

"Bu topraklarda zorbalık bir yere kadar. O yerden sonra zulmün silahı çalışmaz Sayın Bolu Beyi. Sen şimdi boklu boklu yürü. Böyle diyom ama samimiyetten tabii."

Söyleyeyim benim muhafızlara. Tez elden tıkasınlar bütün delikleri. Her delikten çıkıyor bu edepsiz karınca milleti. Bunlar yüzünden valla huzurum kaçtı, asabım şeytti. Bolu Beyiymiş, peh! Gerçi Bolu Beyi de iyi bir şeye benziyor ama… İyi bir şey mi acaba? Bi de boklu dedi. Bu utanmaz terörist şimdi bana ne dedi? Ne demek istedi?

Muhafızlaaaar!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.