Ajans Bakırçay
2021-01-31 10:59:32

Bu Ne Perhiz, Bu Ne Lahana Turşusu!

Hasan Zeki Sungur

31 Ocak 2021, 10:59

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video konferansla katıldığı AKP 9 il kongrelerinde Covid-19 önlemlerine uyulmadığı gibi bu görüntüler televizyonlardan canlı olarak yayınlanıyor. AKP’lilerin mesafe kuralına dikkat etmediği kongre salonlarında birçok kişinin yüzünde maske de yok. Apartmanların genel kurullarının dahi yapılmasının yasak olduğu ortamda bu kongrelerin yapılması şart mıdır? Yapılıyorsa tedbirlere uyulması gerekmez mi? Nerede o alınan tedbirler, yayınlanan genelgeler ve bunları takiple görevli mülki ve idari personel? Yoksa onlar benim valim, benim polisim, benim kaymakamım statüsünde şahsımın devletinin görevlileri mi?

KILIÇDAROĞLU’NUN CHP'Sİ!!!

Gazeteci, yazar Bedri Baykam Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Hoca Enstitüsü ile görüşürken söylediği;

-Asıl CHP’nin muhafazakâr bir parti olduğu,

-Hepimizin dedesi, babası bir şekliyle CHP’liydi. Mesela önemli şairlerden Necip Fazıl Kısakürek CHP’nin parti meclisi üyesidir bir dönem. Adnan Menderes CHP’lidir.

-Tek parti var zaten, çok değişik görüşlerden, kimliklerden insanlar o tek parti döneminden parlamentoda ya da parlamento dışında partiyi temsil etmişlerdir. Ayrışma çok partili hayata geçtikten sonra başlamıştır.

Yazar, bu sözlerinden dolayı Kılıçdaroğlu’nu, CHP tüzüğünde "çağdaş, demokratik, sol bir siyasal parti" yazıyorsa böyle sözlerle bir siyaset oluşturulamaz diyerek eleştirmiş. Kılıçdaroğlu bunları toplumdaki gerilimleri azaltmak için yaptığını düşünse de partinin kimliği ve geçmişi ile çelişkiye düştüğünü ve bunlarla kitlelere güven veremeyeceğini belirtmiş.

Konu ile ilgili yorumum şu dur ki; Bedri Baykam Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının nedenini yazısında vermiş. "Orta yolu bulmak". CHP lideri de farkında CHP Türkiye’de kendi oyları ile iktidara gelemez gelmeyi bırak şu anki oy oranını en fazla %30 yapar. Çare merkez sağda oradan oy alabilmek için şirin görünmek yanında zararsız görünmek ve ürkütmemek zorunda…

Tutar mı belki bir kaç puan alır o kadar ancak ittifak içerisinde tu kaka yapılmaz. Şimdi bu tavrın tersini HDP ye karşı yapmak zorunda amaç yine aynı merkez sağla iyi geçinmek.

Tayyip de bunu bekliyor HDP dışlansın ve onlarla bir şekilde anlaşsın bu arada MHP ne yapar? Hiç bir şey üç maymunu oynar… Çare güçlü ve ortak merkez sağ… Kılıçdaroğlu’nun verdiği örnekler tutarsız ama düşünce doğru.

BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına Seferihisar Belediye Başkanlığından gelmişti. Başkan ilçeden ile geçince bölgedeki belediyenin tarımsal faaliyetlerini büyükşehirde de devam ettiriyor. Hem de iddialı bir şekilde kuraklığa ve yoksulluğa karşı "Başkaldırıyoruz", "İzmir’de Başka bir Tarım Mümkün" sözleriyle ‘İzmir tarımı’ başlıklı strateji ve eylem planında açıklıyor.

Köylerin mahalle statüsüne geçmesiyle, Türkiye tarımı toplumun hiçbir kesiminin inkâr edemeyeceği bir düzeyde zarar gördü, örselendiği düşüncesini ön plana alan planda ilkeler şöyle belirlenmiş.

Yerli tohuma ve yerli hayvan ırklarına sahip çıkmak, ürünlerimizi işlemek ve katma değerini yükseltmek, markalaştırmak, bir araya gelerek güçlenmek, yani kooperatifleşmek, ürünü, ulusal ve uluslararası piyasada pazarlamak.

Buraya kadar her şey güzel çiftçiye ve tarıma sahip çıkmak, bölgenin tarım ve hayvancılık kapasitesini yükseltecek çalışmalar yapmak da Başkan bu faaliyetleri Belediye Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığına atadığı "Sosyolog"a bırakacaksa demek ki bu sosyoloğun yan dal çalışması Tarım, hayvancılık ve çiftçilik olsa gerek. Tabii bu arada atadığı sosyolog bu işlerle meşgul olurken kendisi de etrafı bir dolaşsa vatandaşın mahallesine girse çamuruyla, çöpüyle, temizliği ile ilgilense ha bu arada Urla İskele Mahallesine de bir uğrasa da kazılan yolları, kapanmayan çukurları, çamur deryalarını görse derim…

1920 RUHU MU DEDİNİZ

TBMM’de düzenlenen "1921 Anayasası’nın Kabul Edilişinin 100. Yılı" sempozyumunun açılış konuşmasında "O Meclis’in ruhunu burada yakalamak için mücadele ediyoruz" derken kast ettiği 1920 meclis ruhu olsa gerek Meclis Başkanının.

İşte o ruhu zor yakalar Şentop neden mi önce o ruhu yaratacak bir lidere ihtiyaç var yani Gazi Mustafa Kemal’e ve sonra O Kuvayı Milliye’ciler. Var mı? Yok.

O zaman eldeki ile idare edecek. Ha ruh mu yakalamak istiyor o zaman TBMM’ni eski gücüne kavuşturacak parlamenter sisteme dönecek, tek adam, parti devleti ilkesine giden yola dur diyecek bir ruh yaratmasıdır…

YUNANİSTAN’DAN 12 MİL KOZU

Yunanistan hükümetinin ülkenin batısındaki İyon Denizi’ndeki kara sularını bir egemenlik hakkı olduğunu savunarak 6 milden 12 mile çıkarmasını öngören tasarı mecliste kabul edildi. Yunan hükümetinin Ege’de benzer bir adım atma hakkını saklı tuttuklarını bir kez daha vurgulayarak İyon Denizi neresidir bir bakalım.

İyonya Denizi ya da İyon Denizi ya da Yanya Denizi. Adriyatik Denizi ile Akdeniz arasında ki deniz. Kuzeyinde İtalya’nın güneyindeki Calabria, Salento, Sicilya, doğusunda Yunanistan Yarımadası ve Yunanistan’a bağlı Korfu, Zakintos, Kefalonya, İthaka, Levkas adaları ile Arnavutluk’un yer aldığı deniz.

Ne var bunda Ege Denizinden oldukça uzakta ayrıca sınırdaş olduğu İtalya ve Arnavutluk var onlar düşünsün derseniz bizim Dışişlerinin yaptığını yaparsınız "konunun Ege Denizi ile ilgisi yoktur."

Atina yönetimi, 9 Haziran 2020 de İtalya, 6 Ağustos 2020 ise Mısır ile MEB anlaşmaları yapmış ve ilerleyen günlerde İyon Denizi ile ilgili niyetini açıklamıştı. Bu anlaşmalar yapılırken bizim Dışişleri Bakanlığı ise efelenmiş ve cevabı vermişti "İmzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Türkiye için yok hükmündedir."

Konu bu kadar basit değildir bunun devamı bugün veya yarın Ege Denizinde gelecektir ve oldubitti ile Yunanistan bunu BM de kabul ettirecektir. Onun için konu TBMM nin kararına uygun savaş nedeni "Casus Belli" kapsamında ele alınmalı ve İyon Denizinde ki Yunanistan’ın attığı her adım takip edilmeli ve gerekli tepki verilmelidir. Ama bu tepki ‘yok hükmündedir’ efelenmesi ile değil diplomatik ve gerekirse askeri tedbirlerle verilmelidir…

GİTTİ TRUMP, GELDİ BİDEN

Bir söz vardır biz de "giden ağam, gelen paşam". ABD de başkan değişti ‘gitti Cumhuriyetçi Trump, geldi Demokrat Biden’. Onlar için kullanabilir miyiz bu sözleri? Mümkün değil. Biri açıkça tehdit etmiş ve aşağılamıştı TC Devletinin Cumhurbaşkanını, nasıl unuturuz o mektuptaki sözlerini "…Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemem ki bunu yaparım… Aptallık etme…" Ya yenisinin baş diplomatının Türkiye için söylediği "…sözde stratejik ortak…" yenir yutulur lokma değil bunlar. Ha derseniz ki ilki yenildi yutuldu, ikincisi ne ki.

O zaman buyurun çözün S-400 problemini, kaldırın yaptırımları hani şu ABD nin CAATSA (Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırım Yoluyla Karşı Mücadele Yasası) kapsamında uyguladığı yaptırımları, alın ortağı olduğumuz F-35 uçaklarını, çözün Halkbank davasını ve Zarrap davası üzerinden tehdit edilen mal varlıkları sopasını. Terör örgütlerine destekleri cabası, Doğu Akdeniz, Suriye, Libya giden yönetimden kalan miraslar. Ve de gelenin bu çözümlere nasıl yaklaşacağı acaba şu sözler mi gizli “Başkan seçilirsem Erdoğan’ı darbeyle değil seçimle devireceğim, muhalefete destek vereceğim…”

Görünen o ki bu pilav daha çok su kaldırır da bizim aşçının becerisi bu pilavı tereyağlımı yapacak yoksa suya tirit mi? Bekleyip göreceğiz hele pirinç bi ayıklansın en son demlendikten sonra tadına bakarız, boğazımıza mı takılacak, midemize mi oturacak yoksa hazmedecek miyiz?

CHP VE ÜÇ İSTİFA

CHP de kriz iki milletvekilinin liderlerine yazdığı ve hiç de gündeme alınmayan mektubun İzmir Milletvekili Çelebi tarafından kamuoyuna duyurulması ile başlamıştı. İlk düşünce bunların Muharrem İnce’nin kuracağı partiye geçeceği ve CHP den vuruşarak çekilme yolunu seçtikleri idi. Sonrasında CHP nin sözcüleri bu açıklamayı da yok hükmünde sayan sözleri ile olayı hafife aldılar. Sonra ne olduysa genel başkan Kılıçdaroğlu’nun konuya el koyduğunu ve görüştüğünü okuduk mektup sahipleri ile. Son dan bir önceki açıklama ise partiden istifa etmeyecekleri şeklinde idi ve kriz çözülmüş görünüyordu. Kriz şimdilik donduruldu/bitti derken meğer onlar helalleşmişler. Görünen o ki İnce bu üç milletvekili ile CHP de kozunu açmış yakında diğer kozlarda açılır sonuç biri Şah ve Mat der.

Asıl söylemek istediğim ise CHP’nin İzmir’deki il başkanlığı ile diğer İzmir milletvekillerinin kriz başladığında İzmir milletvekili olan Çelebi ile görüştüler ve derdini dinleyip il yönetimi ve bölge milletvekilleri olarak ne yaptılar. Tahminim hiç, olayı medyadan takip ettiler hatta boşalan yer için ellerini ovuşturdular.

Bu istifayı da içime sindiremiyorum benim oyumla oraya giden milletvekili bana sormadan istifa ediyor. Velhasıl kelam bu CHP den cacık olmaz ne varsa HKP de var suç duyuruları yeter.

Son söz ise konuyu yakından takip eden ve mektubun CHP MKYK görüşülmesi için kampanya başlatan sevgili arkadaşım Latife Hanım Grubunun yılmaz savaşçısı Engin Demirkollu’dan

"Kısaca RTE Beştepe’de saray kurdu… KK'de CHP içinde kurduğu sarayda yaşıyor!"

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.