Ajans Bakırçay
2023-03-30 08:25:38

Biz Kadınların Seçimi

Aysel Korkut

30 Mart 2023, 08:25

Kadın üzerinden siyaset yapan adamları çok zavallı buluyorum ve bu şahıslar hakkında hiçbir şey yazmak istemiyorum. Ancak böyleleri, çıtayı iyice yükseltip de kadını (eve) kapatma heveslerini gerçekleştirmeye niyetlenince sessiz kalmak olmuyor. Hele de bu şahısların ittifak kurdukları kişiler, toplum üzerinde istedikleri algıyı oluşturmakta çok hünerli iseler, bu gelişmelere dikkat kesilmek, ister istemez zorunluluk oluyor. Hatta öyle ki bu insanları gündemden düşürene kadar, belki de sadece bu konu üzerinde durmak gerekiyor.

Karşımızda, kadın düşmanı olduğunu gizleyerek oluşturduğu algılar üzerinden var olabilen bir grup ile kadın düşmanı olduğunu gizleme gereği duymayan, aksine bunu sürekli ortalığa döküp saçan bir başka grup var.

Algı üzerinden yürüyen grubun algı oluşturma becerisi akla ziyan. Neden akla ziyan diyorum? Çünkü, algı yönetimiyle, yoksul düşmanı politikalarını, bizzat yoksullara seçtirebiliyorlar. Kadını kapatma politikalarını kadınlara -yasakçıların katkılarıyla tabii- özgürlük imiş gibi gösterebiliyor ve kendilerini -yine bizzat- kadınlara seçtirebiliyorlar. Hem de yıllardır…

Bu alanda, haklarını teslim etmek gerek, gerçekten çok başarılılar.

Kadınları, başını kapatmanın bir tık ötesinin burka içinde eve kapatılmak olacağını tahmin edemeyecek kadar heyecanlandıran -güya- özgürlük hareketi, bu algı sayesinde başarıya ulaştı.

“Kızlar okula gidemez!” diyen bir zihniyetin, “Başı kapalı kızlarımızı üniversitelere almıyorlar!” deyişlerindeki çelişki gözden kaçar mı hiç? Kaçmaz ama kaçtı. Bu gözden kaçırma işi, ancak o algı yönetimi ile yapılabilirdi ve yapıldı.

Kadın özgürlüğünü destekleyen fakat bunu, başını örtmenin özgürlük olduğuna inandırılmış kadınların önüne yasaklarla çıkarak yapmaya çalışan erkeklerin saçma ötesi bu hatalarını affetmek de kolay değil.

Önlerine yasaklarla çıkılan kadın, yasakları kırmak için mücadele ediyor. Bu sırada, ilkokula gitmesini bile istemeyen anlayıştaki kişilerin, üniversite hakkı için kendisini öne sürmelerinin nedenlerini hiç sorgulamıyor. Çünkü o sırada, başka bir şey düşünemeyecek kadar yasaklar ve yasakçılarla meşgul. Seçim sandığı geldiğinde ise oyunu, baş örtme özgürlüğü(!)nü destekleyen gruba, gönül rahatlığıyla veriyor. Ve buradaki kandırmacayı, yıllarca fark edemiyor. Çünkü kadın karşıtı politikacılar, birkaç kadına bakanlık vermişler. Kadın düşmanı olsalar verirler miydi hiç?

Bu durumun, kadını her ortamda görmek isteğinden değil de vitrini kurtarma gereksiniminden kaynaklandığını anlamak kolay değil. O yüzden de hemen anlaşılamıyor. Ne zamana kadar? Ta ki bakanlık görevini yapıyor iken, kadın haklarını savunmaya kalkıp da sosyal medya lincine maruz kalınıncaya kadar. O zaman bile kadın, “Bizim mahalle, kadınların değiştiğini göremiyor.” diye mahallesini savunmaya davranıyor. Konuyu İslami zeminde tartışmaya hazır olduğunu söyleyerek ve yorulduğunu belirterek de tek başına yarasını sarmaya çalışıyor.

Acaba o mahallenin erkekleri, kadın konusunu İslami zeminde tartışmayı istiyorlar mı? Yoksa aksine, 6284’ü kaldırmak, Medeni Kanun’u saf dışı bırakmak, resmi evlilikleri tarihe gömmek, eşit miras hakkını kadınların ellerinden almak ve nafakaya gerek olmadan, örneğin evdeki üçüncü kadına ‘boş ol!’ diyebilmek mi istiyorlar? Elbette ikincisini istiyorlar.

Ekonomik şiddet uygulayarak kadını kendilerine mecbur etmeyi, eve kapatmayı, bütün hizmeti kadına gördürmeyi, onu köle gibi kullanmayı, evdeki her işi kadına yaptırmalarına rağmen, kadının tek görevinin annelik olduğunu söylemeyi, keyiflerince fiziksel şiddet uygulamayı ve bunlardan dolayı soruşturulmamayı, cezalandırılmamayı istiyorlar.

Oh ne âlâ memleket!

Kadın üzerinden politika üreten algı uzmanı bu kişiler, kadına bakıştaki gerçek yüzleri açığa çıkmışken yine de kendilerini, bir an önce burka giydirmek istedikleri kadınlara seçtirebilirler mi acaba? Kadınlar bile bile lades derler mi? Kendilerini ve kız çocuklarını karanlığa sürükleyecek bir oluşuma olur verirler mi?

Bu sorunun yanıtı çok önemli.

Önemli olan bir diğer şey de evlere kapatılmış ve bu olup bitenlerden haberleri olmayan ancak kocaları tarafından oy kullanmaya mutlak götürülecek olan kadınlara ulaşıp bu gelişmeleri onlara anlatabilmek. Bizlere düşen ise bunu yapmanın bir yolunu aramak ve bulmak.

Kadınları sosyal yaşamdan tamamen uzak tutmak isteyen ilkel şahısların ellerine kalmak ve ilkel bir yaşama mahkûm olmak istemeyen her kadın kıpırdamalı ve elinden ne geliyorsa onu yapmalı. Kadınları bekleyen tehlikeleri kadınlara anlatmalı. Gerekirse kapı kapı dolaşarak bu seçimde bunu yapmalı. Çünkü kaybedersek başka seçim olmaz. Olsa bile artık kadınların oy hakkı var olmaz.

Bu, ya son seçimimiz olacak ya da ikinci yüzyılın seçimlerinden birisi. Sonuç en çok kadınları etkileyecek. Hem de hiç iyi olmayan bir biçimde. O yüzden sonucu, kadınların lehine olacak şekilde biz belirlemek zorundayız. Bu sonucu riske atma ihtimali olan her politikacıyı da durdurmak zorundayız. Bu seçim, biz kadınların seçimi olacak.

Öyleyse iş başına güzel arkadaşlar. Narin, zarif, hassas, kırılgan arkadaşlar; uysal, edilgen, çekingen, girişken, hırçın, asi, çılgın, aykırı arkadaşlar; anne, anneanne, babaanne, teyze, hala, evlat, eş, sevgili, hepimiz ama hepimiz iş başına!

“Haydi uzat elini bak, gün doğmakta ufukta!”

Haydi!

Yorumlar (2)

Selcan Gun 1 Yıl Önce

Ben de kadınım heyyy Ben de kadınım

Alev Subaşı 1 Yıl Önce

İş kadınlara kaldıysa işi bitmiş demektir.Kesin bilgi .Yayalım . ✌️✌️✌️

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.