Arsızlık, Hadsizlik ve Vatan Hainliği

TDK, ar için utanma, utanç duyma diyor.

Buna göre ar, utanma duygusu, arsız da utanmaz demek oluyor.

Arsızlık da utanmazlık haliyle.

Had, yetki değeri, bilme derecesi, bilgi ve benzerlerinin sınırı, ucu…

Uzunca bir süredir ar ve had ortalarda yok.

Herkes her şeyi çok çok iyi biliyor, herkes her şeyin çok çok uzmanı. Kimsenin bilgi sınırı yok. Ve herkes bildiğinden çok emin.

Kimse utanmıyor. Ar etmek tarihe karıştı.

Kral çıplak, utanmıyor.

Küçük kral her türlü rezilliği yapmış, her pisliğe bulaşmış, üstelik hepsi de ortalığa dökülmüş, utanmıyor; yapıp ettikleri ortalığa saçılmamışmış, hiçbiri bilinmiyormuş gibi hâlâ insan içinde dolaşıyor, insanların yüzüne bakıyor.

Uçaklar hangarda çürütülüyor, yangınlar söndürül-e-miyor, küçük krallardan biri sırıtarak o uçakların hurda olduğunu söylüyor.

Vatan hainliği nedir peki?

TDK vatan haini için şöyle diyor: Vatanın yüksek çıkarlarını hiçe sayarak onun aleyhinde iş gören kimse.

Vatan hainliği için de vatan haini olma durumu diyor.

Vatanın ormanları yanarken yangın söndürme uçaklarını hangarda çürümeye bırakmak vatanın çıkarlarını hiçe saymak, vatan hainliği yapmak değil mi?

Kurdu kuşu bil cümle canlılarıyla bir ekosistemin yok olması vatanın yüksek çıkarlarına ne gibi bir hizmette bulunuyor olabilir?

TOKİ’yi o köylere sokmak vatanın yüksek çıkarlarına nasıl uygun olabilir?

Bilmiyorsun kardeşim, ekosistem hakkında hiçbir şey bilmiyorsun, bilmediğinin ise bilincinde değilsin, yoksa nasıl bu kadar kolay vatan hainliği edebilirsin? Ya da bile bile ediyor ve hiç dertlenmiyor, utanmıyorsun. Yazık sana! Yazık senin eline kalmış bu vatana, bu vatandaşa! Çok yazık!

Bile bile vatan hainliği yapmıyorsan eğer öğren, ekosistem nedir öğren.

İkizdere’yi, Kaz Dağları’nı, Kaymaz Kararakaya’yı, altın aradığın diğer yerleri rahat bırak.

Betona gömdüğün İstanbul’u rahat bırak.

Köylere TOKİ sokma, oraları kendi haline bırakman bile TOKİ sokmandan iyidir.

Topraklarımızı ona buna satma.

Devletin başı olsan bile devletlik edeceğin toprağın kalmayacak bu gidişle.

Bindiğin dalı kesiyorsun. Bindiğin dalı kestiğinin farkında değilsin ya da bile bile kesiyorsun.

Vatan haini sayılman için bile bile kesmen ile bilmeden kesmen arasında fazlaca bir fark yok. Her iki şekilde de vatan haini sayılırsın. Gün gelir yargılanırsın. Hem de vatan hainliğinden.

İran’a Humeyni geldiğinde Şah’a ait ne varsa yok etmeye yemin etmiş ve bunu açıktan söylemiş. Bizimkiler de Atatürk’ü ve cumhuriyeti anımsatan ne varsa yok etmeye ant içmişler ama açıktan söylemek yerine türlü çakallıklarla bunu yapmaya girişmişler.

Uçakların o hangarda çürütülmesi bundan. Tabii bir de kurban derilerinin karın ağrısı var o hıncın içinde.

Yazıktır! Bu kurumlar yabancının değil, bizim kurumlarımız.

Bu topraklar düşman toprağı değil, bizim topraklarımız.

Bu vatandaş düşman değil, bizim insanımız, halkımız.

Halkız biz.

Size vergi veren, sizin saraylarınızın parasını ödeyen, bir tek yangın uçağı yokken onlarca uçakla uçmanızı sağlayan biziz, biz, HALK.

Kendi kaderine terk ettiğiniz işçiler, iş bulamayanlar, iş aramaktan vazgeçenler, memurlar, emekliler, dükkânı kapanan esnaf, her şeyi yanan çiftçi, aşı üreten merkezlerini yok ettiğiniz, üniversitelerine kayyum tıktığınız bilim insanları…

Bu ülkeye dört bir taraftan elini kolunu sallayarak gelen İŞİD kılıklı insanlar değil bu ülkenin halkı. Burada yaşayanlar.

Halk nedir onu da bilmiyorsunuz siz. Kendinize göre yeni bir halk oluşturmaya çalışıyorsunuz. Kendinize göre kurumlar, kendinize göre bir ekosistem, betondan; kendinize göre bir çökmece hukuku, kendinize göre bir sultanlık… Ama yapamıyorsunuz, elinize yüzünüze bulaştırıp ülkeyi sıfırlıyorsunuz. Hazinesini eksilere getirdiniz. Bu halkın kefen parasını yok ettiniz. Ülke ölecek olsa kefen paramız yok.

Ekosistem bilmiyorsunuz. Halk nedir bilmiyorsunuz. Ekonomi zaten bilmiyorsunuz. Bir de çok iyi biliyormuş gibi bir hadsizlik sergiliyorsunuz. Vatanın her karış toprağını arsızca talan ediyor, vatandaşı yerlerde sürüyor, çamura buluyorsunuz.

Kral çıplak, utanmıyor. Çünkü kimse kralın çıplak olduğunu söylemeye cesaret edemiyor.

Ama bir söyleyen mutlaka çıkar. Bakmışsınız birisi bağırıyor: Kral çıplak, Kral çıplak!

Ekosistem, kendini hırpalayana ekosistemin ne olduğunu öğretir. Yangınla, tufanla, hortumla, heyelanla, depremle, çölleşmeyle, kıtlıkla…

Halk da öyledir. Öyle ya da böyle, o da halkın ne olduğunu, bilmeyenlere öğretir.

Cahildir sanırsın, birden nasıl bir bilge olduğunu ortaya koyuverir. Cahil bırakmak istersin ama o doğadan öğrenir. Bir şekilde öğrenir. Siz de öğrenseniz iyi edersiniz: Halk nedir, vatan nedir, ar nedir, had nedir… Arsızlık, yüzsüzlük, hadsizlik, vatan hainliği nedir…

Sizler de öğrenseniz iyi edersiniz.

Aysel Korkut