Tarih 30 Ekim 2020, saat 14.51, Ege Denizi Sisam Adası, 16,54 km derinlikte 15 saniye süren 6.6 büyüklüğünde ki deprem de Sisam adasında yok denilecek kadar hasar oluşurken depremin merkez üssüne 70 km uzaklıktaki İzmir/Bayraklı ve Bornova ilçelerinde 99 yapının acil yıkılacak, 632 yapının ağır hasarlı, 580 yapının orta hasarlı, 7 bin 768 yapının ise az hasarlı olduğu tespit edilen toplam 9.079 hasarlı binada hayatını kaybedenlerin sayısı ise 117 kişi olarak kayıtlara geçmişti. Unutmadığımız 117 kişi ile olan anılarımız, yıkılan binalarda ki yaşadıklarımız, deprem sonrasında vaat edilenler…
Ya unutulanlar; bu depremi yaşayan ve oturduğum apartman orta hasarlı tespit edildiğinde depremden sonra ki süreci bloğumdaki çeşitli yazılarımda paylaşmıştım yaşadıklarımdan ders çıkarmak adına. Deprem sonrasında orta hasarlı tespit edilen 18 katlı 147 daireli apartmanımızın güçlendirme plan ve projesinin hazırlanması, onay, ihale ve inşaat sürecinde ki yaşadıklarımız ve 2023 yılında ki 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası gelişmeleri takip ettiğimde deprem felaketinden yerel yönetimler ve merkezi yönetim tarafından gerekli derslerin çıkarılmadığını ve depremden sonra asıl konuların göz ardı edildiğini değerlendiriyorum…
Deprem nerede olacak, ne zaman olacak, konusuna öylesine odaklanmışız ki, deprem bilimcilerinin bölgemizde ki faylarla ilgili bilgilendirmeleri, ne zaman, nerede kaç şiddetinde deprem olacağı, oluşacak hasarları hatta bazı felaket tellallarının açıklamalarına öyle odaklanıyoruz ki “deprem değil, bina öldürür” gerçeğinden uzaklaşıyoruz. Depremden hemen sonra alınan tedbirler, süreç devam ederken inşa edilen ve dağıtımı yapılırken verdiğimiz sözü tuttuk binlerce konutu teslim ettik nutukları arasında gerçekleri kaçırıyoruz…
Ancak Jeolog, sedimantoloji ile deniz jeolojisi uzmanı ve Bilim Akademisi üyesi. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür kısa, açık ve net söylüyor;
“…Bence artık ülkemizde deprem nerede, ne zaman, nasıl, hangi fayda kıracak, kırılan fay orayı mı etkileyecek, bilimin ayrıntısında olmayan teferruatlardan vazgeçip bir şeyi kabul etmek lazım. 13 milyon sene önce başladı deprem mekanizması. Deprem işsizlik, hava, su gibi bir gerçektir. Bir devletin siyasilerin en önemli görevi o ülkede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamaktır.
Çözüm yolu basit. Türkiye’de deprem kuşaklarındaki yerleşim alanlarını deprem dirençli kentler hâline getirin. Afet Bakanlığı kurun ona iyi bir bütçe verin, liyakatli kadroları oluşturun. Yerel yönetimlerle beraber deprem dirençli kentler yapın. 99 depremini milat alıp hazırlık yapsaydık bunları yaşamazdık…”
Mimarlar Odası ise yerel değil ulusal deprem politikası olması gerektiğini belirtirken, mikro bölgeleme çalışmalarının henüz tamamlanmadığını, yapı stokumuzun depreme ne kadar hazır olduğunun bilinmediğini, vatandaşların müteahhitler karşısında yalnız bırakıldığını öne sürüyor…
İzmir’de 5 yıl önce yaşadığımız depremden sonra yerel yönetiminin çözümü hasarlı binaların yerine yenilerinin yapılması için kentsel dönüşüm ve kooperatifleşme modelini öne çıkarırken merkezi yönetim ise ekonomik desteğini AFAD kredisi ile çözmeye yönelip TOKİ’yi devreye sokarak inşa ettiği konutlarla çözüm üretmiştir.
Peki, yeterli midir bu çözümler? Hafif hasarlı binalara ne işlem yapılmıştır yarın daha şiddetli bir depremde bunların dayanıklılık garantisi nedir? Kentsel dönüşüme sokulan binalarda maliyeti azaltmak için verilen kat artırımında jeolojik–jeoteknik etüt araştırmaları yapılmış mıdır? Görülen odur ki yapılan bina sahiplerinin ekonomik güçlerini kullanarak binayı yenilemek ve daha modern hale getirmektir. Merak ediyorum bu kentsel dönüşüm gelir düzeyi araştırması yapılsa hangi bölgelerde kabul görmüştür? Örneğin Karşıyaka da Yalı ve Bostanlı ile Örnek köy de oran nedir? Kooperatif modelinde ise çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız, olay modeli geliştirmek yerine siyasi bir kavganın rol modeli olarak ortada duruyor.
Deprem sonrası merkezi yönetim yani devlet ise vatandaşı ev sahibi yapmayı yeterli görmüş, bütünü kapsayan bir kentsel dönüşüm politikası geliştirmek yerine, orman alanı olan bölgeyi belki de zemin etüdü ile yapılaşmaya açmış binlerce konut üretmiştir. Peki, ovada kalan binaların yarın olası daha şiddetli bir depremde durumları ne olacaktır? Yarın onların yerine bu bölgede yenileri mi yapılacaktır? Dün 117 hayatını kaybeden vatandaşımıza yeni 1000 lerin eklenmesi göz ardı mı edilecektir? Evet bu çözüm metodu ile göz ardı edilmiştir. O yapılar geçici bir yerleşim alanı olabilirdi. Yapılması gereken yıkılan binaların yerine depreme dayanıklı mahalleler oluşturmaktı. Yamanlar dağı eteklerinde belki ama ova da oluşturuldu mu bina bazında belki ama sokak, mahalle düzeyine hayır. 5 yıl geçti Karşıyaka da mikro bölgeleme çalışmaları daha birkaç ay önce başladı. Çalışması tamamlanan Bayraklı ve Bornova da ise sürecin hangi aşama da olduğundan hiçbir bilgimiz yok.
Ve de son olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca İzmir’i depreme dirençli hale getirmeye yönelik çalışmalar sürdürüldüğünü bu kapsamda deprem riski taşıyan yapıların güvenli ve dayanıklı hale getirilmesinin amaçlandığı “İzmir Yenileniyor” projesini başlattığını 1999 yılı öncesinde inşa edilmiş, mülkiyet sorunu bulunmayan ve aynı parselde birden fazla yapı barındıran taşınmazlar için rehberlik ve destek hizmeti sunulduğunu öğrendim… Bu projenin getiri ve götürüsünün ne olduğunu ve ne olacağını kestiremiyorum ancak projeyi incelediğimde kamu kurumları, yerel mimar ve mühendisler odası ile ilgili plan ve koordinasyonla ilgili bir not görmediğimi de belirtmek isterim ki bu da yarın olası problemlerde sen ben kavgasına yol açacak ve vatandaş mağdur olacaktır.
Son söz yerel yönetimler ve devlete; damdan düşenin halinden damdan düşen anlarmış. 5 yılda çözüldüğünü sandığınız ama çözülmeyen, unutulduğunu sandığınız ama unutulmayan yaralar kangren olmadan depremzedeleri dinleyin, deprem bilimciler ve mimar mühendisler odasında konunun uzmanlarını dinleyin, merkezi yönetimin, yerel yönetimlere destek ve yol göstericiliği ile geçici, göz boyayıcı çözümler yerine depreme dayanıklı binalar, sokaklar, mahalleler ve kentler inşa edilmesi için planları yapın ve uygulayınız…