Ajans Bakırçay
2024-02-04 18:29:29

‘Yer Eksi İki’

Hasan Zeki Sungur

04 Şubat 2024, 18:29

YER EKSİ İKİ (Hakan EVRENSEL)

“Hakan EVRENSEL, 1967’de Ankara’da doğdu. “Büyüyünce ne olacaksın?” diye soranlara, “Asker olacağım” dedi. O zaman en iyisi” diyerek, zor ne varsa onu yapmaya çalıştı. Güneydoğu’ya gitti. Bu kez, “Bir yerlerde yanlış var, ama nerede?” diye sormaya başladı. Yanlışın ne olduğunu ordu içinde bulamayacağını anlayınca kendi isteği ile müstafi sıfatıyla çok sevdiği askerlik mesleğinden ayrıldı. Gazetecilik yapmaya başladı. Öykü kitapları, romanlar ve senaryolar arasında hala doğruyu aramaya devam ediyor.”

Bir söz var “ben onun çocukluğunu bilirim” Evet, Hakan için bu sözü söylerim tabii kardeşi Ayhan içinde. Tekirdağ’da Babası, Evrensel Başçavuşum ve Annesi Filiz Ablam kardeşleri gibi kabul ettikleri Teğmen H. Zeki Sungur onun manevi dayısı… Uzun sözün kısası asker bir ailenin, asker çocuğu olmak istedi 1990 da mezun olduğu Harp Okulundan sonra Komando oldu Güneydoğuya tayin edildi Van, Bitlis, Bingöl, Şırnak da görev yaptı. Ve görevinde tespit ettiği yanlışları sorguladı 4 yıl boyunca ve cevaplarını bulamayınca ayrıldı. Bedenen ayrılmıştı ama aklı hep oradaydı eksik kalmış bir görev vardı onu tamamlamalıydı. O zaman not aldığı o kısa günlüklerine baktı ve yazdı. Bu kısa sürede edindiği tecrübeyi, yaşadıklarını, tanık olduklarını ve dinlediklerini kaleme aldı. İki romanı Güneydoğudan Öyküler, Yer Eksi İki’yi ve bu romanlarından kurgulanmış Nefes Vatan Sağ Olsun, Nefes Yer Eksi İki sinema filmleri ve Önce Vatan Televizyon dizisi izledi.

Hakan Evrensel eserlerinde Türk milletinin gündeminde olmasına rağmen kanıksanan ve artık sıradan olaylar gibi görülen terörle mücadelede yaşananlara dikkat çekmekte… Kitaplarını okuyanlar, filmleri izleyenler eğer terörle mücadelenin neden halen bitmediğini sorgulamıyorlarsa, terör ve teröristle mücadeleyi iki farklı mücadele olarak göremiyorlarsa okuduklarını ve seyrettiklerini yeniden düşünmelidirler. Ve ben bu mücadelenin neresindeyim ne yaptım, ne yapmalıyım, siyaset ve siyasetçilere de ayrı bir sayfa açarak. Askerin teröristle mücadele ederken, siyasilerin terörle mücadelede oy devşirmekten başka ne yaptıklarını da sorgulamayı unutmadan…

Ve de gelelim kitaba, çok fazla yazmayacağım bu bölümü istiyorum ki okuyun, düşünün ve sorgulayın.

Önce kitabın adı ne demek ‘Yer Eksi İki’?

“…Helikopter, yüzlerce metrelik yarların arasından âdeta toprağı yalayarak uçuyordu. İkinci pilotun yüzü gerilmişti. Komutanını ikaz etme gereği duydu. Gözleri irtifa göstergesinde, dudakları titreyerek konuştu: “Komutanım. Yer artı yirmi uçuyoruz!” Gelen cevap buz gibiydi: “Bazıları yer eksi iki olmak üzere… Yerin iki metre altıdır aslında Yer Eksi İki…”

Mezardır Yer Eksi İki… Ve şu sözlerdir gerçek olan “Hayır, Ufuk Bey. Mevzi değil, mezar kazıyorlar!”

Kitabın tanıtım bülteninden;

“Kemal’in askeri DOĞU AKTULGA ve Kemal’in Öğretmeni NECİP HABLEMİTOĞLU’ na”

Burası, birbirlerinin yaşadıklarından habersiz insanların ülkesiydi. Hepsi de birbirinin yaşadıklarından habersizdi… Güneydoğu Anadolu bölgesinin bir köşesinde üç kişiydiler… Bir gazeteci, yöre halkından bir genç ve bir karakol komutanı yüzbaşı. Dört günlük bir zaman dilimi içinde ve terör olaylarının tam ortasında.

İki ağabeyi PKK’ya katılmış kasaba bakkalı Salman, yıllar sonra tedavi ile karısı hamile kalmış Tayfun Yüzbaşı ve Güneydoğu’ya haber yapmak için gelen gazeteci Ufuk kendi dramlarını yaşıyorlar. Aslında herkes yaşanılanlardan habersiz.

15 yıl süren terör döneminin en önemli, cesur ve gerçekçi tanıklarından Güneydoğudan Öyküler ’in yazarı Hakan Evrensel, Güneydoğu terörü üzerine şimdiye kadar yazılan bu ilk romanda üniformasının bomba ceplerinde taşınmış, kana, baruta, çamura bulanmış bir kalemle Güneydoğu Anadolu’da geçen ve aslında sonsuz bir trajedi kadar uzun süren ‘dört gün’ü anlatıyor.”

Teröristle mücadele eden Yüzbaşı Tayfun, gazeteci Ufuk ve bakkal Salman yanında haberci Onbaşı Ali, mayınlı sahada detektörüyle görev yapan Er Ramazan, Teğmen Şenol (acaba yazarın kimliğinde ki karakter mi), Astsubay Oktay teröristle mücadelenin isimsiz kahramanlarından üçü.

Yüzbaşı Tayfun’un habercisi Onbaşı Ali “Benim düğünüm burada komutanım. Anlamıyo musun?” sözünü söylediği an memleketinde düğün hazırlıkları yapılmaktadır ve izine gitmeyecektir…

Ve de bazı bölümleri değişiklik gösterse de kitaptan kurgulanarak çekilen Vatan Yer Eksi İki filmini mutlaka seyrediniz. En son sinemaya ne zaman gittiniz? Benim gibi çok zaman önce diyorsanız işte size bir fırsat…

Bu film TRT tarafından finanse edilmiş hamaset, dostluk, arkadaşlık, kahramanlık, acı gerçekleri tüm çıplaklığı ile gözler önüne sürüyor. Teröristle mücadelede yer, mekan, tabiat şartları ve yaşamı görev ve özlemde ki gelgitleri yaşatan film sonunda eğer gözünüzden bir damla yaş akmadıysa ve sinemadan çıkınca huzursuz değilseniz film boyunca uyumuşsunuzdur. Ve de bu filmi bu terörü yaşadığımız bu günlerde neden sinemalarda gösterime sokanlar okullarda gösterime sokmazlar, televizyonlarda yayımlamazlar…

Teşekkürle sevgili yeğenim Hakan, yeni eserlerini dört gözle bekliyorum…

Kitaptan altını çizdiklerim…

“…Bandırma vapuruna binenlerden misin? Yoksa İstanbul’da kalanlardan mı? Eğer vapurda isen şikâyet etme boşuna. Bu yola çıkmışsın demektir. Eğer karadaysan da hiç olmazsa vapurun dalgalarla boğuşması sırasında boş durma. En azından dua et. Bu gemi karaya yanaşamaz, şimdi batacak, zaten direği de uzun falan diye saçmalamayıp durma…”

“…Nedir bu gelincikler? …Asker çiçeği aslında gelincik… Çok basit, bahar ayları savaş ayları; gelincikler de bahar çiçekleri…” “…Kim bilir kaç asker gelinciklere bakarak dünyaya gözlerini kapattı?” “…Çanakkale Savaşları’nda da, binlerce ölünün hemen ardından Gelibolu’nun gelincik tarlasına döndüğü anlatılır. Bir yerde okumuştum. Birinci Dünya Savaşı’nda gelincik, cephelerde ölenler için bir hatırlama sembolü haline gelmiş. İnsanlar, tahtadan, tellerden, kâğıtlardan gelincik yapıp satmışlar. Gelirini de savaş gazilerine ve şehit yakınlarına vermişler…”

“…Ülkeler layık oldukları muameleyi görürler. Eğer layık olmadığını düşünüyorsan ona göre davranacaksın. Güvenliğini sağlamak için uzağı görmek gerekir ve güvenlik ancak uzaktan ve önceden alınacak tedbirlerle sağlanır. Düşmanı kendi topraklarında kabul edip savaşırsan, kaybetmeye başlarsın…”

‘… Ben askerim. Savaşırım. Beni sorgulayamazsın. Savaşı çıkartanı, buna neden olanı bulacak, onunla tartışacaksın… Ne yani, benden daha zarif, daha temiz, daha az kanlı ölümler mi istiyorsun? Saçmalık bu, ölüm ölümdür. Azı, çoğu, iyisi, kötüsü olmaz… Bak, bu yaşananların sorumlusu ben değilim. Ama bu işi bitirecek olan benim. Bu benim görevim. Yani savaşıyorum…”

“…Çünkü burası, birbirlerinin yaşadıklarından habersiz insanların ülkesiydi. Tekrar dönüp son hızla tepeleri aşan helikopterin penceresinden baktılar. Onları, diğer dört helikopter aynı yükseklikte, aynı hızla ve aynı yükle takip ediyordu. Az sonra hava kararmaya başlayacak ve uçsuz bucaksız vadilerdeki gelincikler ertesi sabah yeniden doğmak için bir geceliğine daha öleceklerdi…”

Son söz;

“…bizim yaptığımız teröristle mücadele, terörle mücadele değil…’ “…Sözün özü, her şeyi üzerimize yıktılar. Tribünde oturmuş maçı seyrediyorlar.” “…İyi de Paşam, bu maç da bir türlü bitmek bilmiyor.” “…Birileri ısrarla tribünde kalmayı seçtiği sürece de bitmez.”

Yer Eksi İki/Hakan Evrensel/Alfa Yayınları/2005/381 sayfa

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.