Ajans Bakırçay
2020-01-19 12:22:23

Eylemsizlikten Eyleme...

Hasan Zeki Sungur

19 Ocak 2020, 12:22

Derdimiz hep aynı “Ne olacak bu memleketin hali” dün de böyleydi, bugünde. Bugün dünden fazla sorar olduk bu soruyu. Cevabını veriyoruz veya veremiyoruz ama birleştiğimiz bir nokta var.

EYLEMSİZLİK…

Eylemsizlik derken Cumhuriyet Mitinglerini, Gezi’yi kastetmiyorum. Hatta bizim Sessiz Çığlıkları bile söyleyemiyorum. Şöyle küçük Çoban Ateşleri, toplantılar, yürüyüşler, kavgasız, gürültüsüz ama istediğini belirtecek, istediğini ortaya koyacak, ses getirecek ve ne oluyor dedirtecek…

İşte bu düşünce de olunca ben "SOL Miting" duyurularını da okuyunca soluğu İzmir Cumhuriyet Meydanı'nda aldım. Sol Parti ile ve mitinge katılacağını tahmin ettiğim diğer sol parti ve kuruluşlarla bir bağım var mıydı yok, bundan sonra olur mu zor.

O zaman ne işim vardı orada? Cevabım kısa ve net “Eylemsizlikten şikâyet eden bendim o zaman 'Eylem' varsa orada olmalıydım”

Mitingin amacı belliydi, iktidara methiye düzmeyeceklerdi, ne olacak bu memleketin hali sorusuna kendi düşünce ve sloganları ile cevap vereceklerdi. Verdiler de coşkun ama sakin, kavgasız, gürültüsüz. İşte istediğim buydu.

İsterdim ki diğer sol da orada olsaydı hadi pankart olarak gelemediler üyeleri, oy verenleri kısaca o eylemsizlikten, bana necilikten şikâyet edenler orada olsaydı. Umarım bir daha ki sefere.
Peki, gözüme batan yok muydu? Vardı en önce mitingde olmayan Türk Bayrağı idi, katılanların çok, çok büyük bölümünün Türk bayrağına karşı olmadığını biliyorum. Ama o diğer azınlık katılım şartını koyunca ortaya, bayrakta alınmıyor ellere diye değerlendiriyorum. Her halde diğer soldan katılmayanların haklı oldukları en büyük tepkisi de bu olsa gerek.

Bir diğer konu ise Cumhuriyet Meydanında ki toplanma anında ki duyarsızlık ve ilgisizlikti canımı sıkan. Orada bir “Anıt” var bu gün kavgasını verdikleri Türkiye’nin kurtuluşunda ki en önemli dönemeci simgeliyor “Ordular İlk Hedefiniz İleri” komutunun son aşamasında İzmir körfezine dikilen heykel.
Mitingi planlayıcılar o bekleme anında anlatsalardı kurtuluşa giden yolu ve kuruluşu. Anıta sunsalardı birkaç demet çiçek. Akıllarına mı gelmedi yoksa onların kurtarıcısı başka mı?

Hadi planlayıcıların aklına gelmedi de hiç de görmedim katılımcılardan Anıtı inceleyeni. Eğer inceleselerdi; “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri” komutunu okuyacaklardı anıtın ön yüzünde ve düşüneceklerdi bu emrin verildiği 1 Eylül 1922 tarihini ve bu emrin verilme nedenini. Gideceklerdi daha geriye 15 Mayıs 1919 a ve hatırlayacaklardı İzmir’in işgalini ve ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’i.

Anıtın ön yüzünde belinde hançeri, elinde bayrağı ile İzmir yolunda ilerleyen genç kadını göreceklerdi ve inceleselerdi sol elini göreceklerdi bileğinde kırılmış zinciri. Sonra düşüneceklerdi o zinciri neden ve niçini ile…

O pelüşünü askerin tüfeğine asan genç dikkatli baksaydı o askerin yüzüne belki görecekti dedesini veya büyükbabasını ve düşünecekti o kurtuluş yolunda yitirdiklerimizi…

Anıtın sol yanına baksaydı kurtuluşun coşkusunu görecekti asker, yaşlı, genç, çocuk ve düşünecekti böyle bir coşkuya hasret kaldığımızı…

Anıtın sağ yanına baksaydı insan gücüyle asker ve köylü vatandaşın elbirliği ile çekilen bir topu, mühimmat taşıyan bir kağnıyı iten, su veren gençleri, çocukları görecek ve düşünecekti kurtuluştan, kuruluşa geldiğimiz yoldaki işbirliğini… Ve de düşünecekti bu gün Tank palet Fabrikasının kimlere işbirliği içinde peşkeş çekildiğini.

Ve de anıtın karşısına geçip baksaydı kurtuluş ve kuruluşun liderini görecekti Mustafa Kemal’i. Yüzünü dönecekti denize ve düşünecekti şimdi ihtiyacımız olan lider nerede?

Bu düşüncelerle katılsaydı yürüyüşe katılımcılar daha gür çıkacaktı sesleri, daha coşkulu olacaktı meydan, zılgıt çekerken meydanda bir de oynayacaktı o coşkuyla Harmandalı veya Zeybek…

Belki bir başka mitinge, bir başka toplantıya. Belki de diğer Sol yapar bunu, yapar mı?

Yazmadan edemeyeceğim bir konu daha var aslında; Mitingi resmi üniforması ile bariyerlerin arasından ses ve işaret mesafesinde seyreden İzmir’in en üst rütbedeki askeri ve sivil emniyet ve güvenlik görevlileri açıkçası korktum. Bir söz, bir işaret karıştırabilirdi ortalığı diğer amirler zaten yürüyüşü takip eder ve gözlerken onların ne işleri vardı anlayamadım orada.

Özlediğim ve beklediğim bir eylemdi oradaydım, yarın olursa yine oradayım.

Kalın sağlıcakla… 12.01.2020

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.