Ajans Bakırçay
2025-07-14 14:02:47

Dil Çıkaranlar Çetesi Çökertildi

N. Kazım Öztürk

14 Temmuz 2025, 14:02

Not: Değerli okuyucu aşağıdaki haberi okumadan önce, belli bir zaman önce yine bu sütunlarda ‘Dil Çıkaranlar Kazanır’ başlığı ile yayınlanan denemeyi okumadıysanız, naçizane önerimiz; okumanız. Söz konusu makale okunduğunda aşağıdaki satırları anlama doğal olarak kolaylaşacaktır.

Hadi oyalanmadan başlayalım.

‘Renkli Dünyalar’ gazetesinin birinci sayfasında büyük puntolarla verilen haberi gördünüz mü? Görenler görmüştür ben görmeyenlere anlatayım; büyük karakterlerle (sanırım 48 ) ve çarpıcı olması acısından (Arial Black) fontlarla yazılmış ‘Dil Çıkaranlar Örgütü Çökertildi ’başlığı altında verilen haber ve yanında beş şaşkın bakışlı, kendilerinden ne istenildiğini anlamaya çalışan, yaşlılığa geçiş aşamasında orta yaşlı, bırakın başkalarına kendilerine bile hayrı dokunamayacak aciz görünüşlü dördü erkek biri kadından oluşan çete merkez komitesinin, halkımızın tehlikenin büyüklüğünü anlaması açısından verildiği resim. Haberde ‘çetenin toplum nezdinde örgütlülük seviyesinin, halkımızın ferasetinden- yeni Türkçesiyle sezgisinden- dolayı yaygınlık kazanmadığından teşkilatın tüm ülke genelinde sadece beş üyesi olduğu ve o beş kişinin de zorunlu olarak merkez komitesini oluşturduğu anlaşılmıştır’ şeklinde ek bir bilgi olarak gazetenin haberinde verilmiştir. Evet ülke olarak büyük bir tehlike atlattık. Hepimize geçmiş olsun.

Örgütün Suçlandığı Eylemler

Yasa dışı yıkıcı teşkilatın suçlandığı binlere varan suçlardan en öne çıkan; örgüt üyelerinin yaşam alışkanları ve tüketim anlayışlarıyla ülke ekonomisini çökertmeyi amaçladıkları, kökü dışarıya dayanan sinsi planları olduğu ve bu planı örgütün özellikle uzun erimli stratejisinde uygulamaya koyduğu, devletimizin ilgili birimleri tarafından saptanmış olup, hain planın örgüt elemanlarının günlük yaşantılarında yaşamlarına uyarlayarak pratiğe yansıttıkları görülmüş ve bu durum gönüllü olarak hiç bir işkence uygulanmadan örgüt elemanları tarafından da itiraf edilmiş MASAK raporlarıyla doğrulanmıştır.

Bu hain planın uygulaması, çok basit görünse de uzun boyutta devletimiz açısından ne kadar yıkıcı sonuçlar yaratacağı; ekonomi biliminin kabarık sıfatlı uzmanları ve TÜİK yetkilileri tarafından, dinleyenlerin kanatlarını uçuklatacak örneklerle desteklenerek, ülkemizin ne büyük bir tehlike atlattığı, ulus olarak felaketin eşiğinden nasıl döndüğümüz grafiklerle detaylı olarak vurgulanmıştır.

Hain Plan Nasıl İşliyor?

Yazımızın başlangıç kısmını anımsayın, anımsayamadıysanız geri dönüp tekrar okuyun. Büyük puntolarla verilen haberin yanında haberi okuyana bedavasından verilen- pazarlanma tekniklerinin ulaştığı, insanın beynini veri tabanı kabul eden ‘bilimsel’ tekniklerin uygulama olanı olarak yayınlanan resim vardı ya, evet o resimde şaşkın bakışlı, bırakın başkalarına kendine bile faydası ve hatta zararı dokunamayacak dördü erkek biri bayan beş kişiye alıcı gözüyle bir kez daha bakın. Ne görüyorsunuz.? Evet siz gördüğünüz. Ben görmeyenlere özellikle bir tanesini görüntü olarak betimlemeye çalışayım. Kıçında eski, yıpranmış ama temiz bir şort var, ayaklarındaki terlikler ve kafasındaki şapkanın adamın yaşına yakın bir zaman önce alınmış olduğu tahmin etmek hiçte zor değil, Halk düşmanının giydiklerinden, çetenin ele geçirildiği yaşadıkları bölgenin ülkemizin sıcak sahil kesimi olduğu anlamak için beyin cerrahı olmak gerekmiyor. Kendisine üzerine yeni bir şeyler niye almadığı sorulduğunda pişkin pişkin giydiklerim gereksinimlerimi karşılıyor, yenilerini almanın mantığını bana açıklar mısınız ukalalığı yaparak kendisini sorgulayan memurlara ağdalı bir şekilde kendince hakarette bulunmuş, neticesinde kendisi bu çok bilmişliğinin sonucunu o çok övdüğü, sevdiği terlikleri ayaklarının altında aniden oluşan şişlik ve yaralardan dolayı dört gün giyememe cezası almıştır. Bu hain, ukalalığına devam ederek eklemiş ve demiştir ki; ben gereksinim duyduğum şeyleri kullanmak için alırım. Aldıklarım giysilerin fiziki ömürleri sürdükçe onları atmam kullanmaya devam ederim. Bu sözler aslında ülke ekonomisi yıkmayı amaç edinen hain planın pişkin bir itirafı olarak yetkili makamlarımızın kayıtlarına anında geçmiş, suç delili olarak mahkemede sanıkların aleyhlerinde kullanılmıştır. Yine ilgili bu şahıs, geçmişinde yurt dışında yaptığı öğretmenlik mesleğini çevre köylerde hiçbir şey talep etmeden gönüllülük temelinde yerine getirmesini gençlere kendi branşı olan matematik ve İngilizce öğretmesindeki gizli gündemin ne olduğu, bu şekilde gençlerin taze beyinlerini kirletip onları , örgütün pis emellerine alet etme suçlamalarına, yine ülkenin kurulu ve işleyiş mekanizmalarına aykırı, isyancı bir yaklaşımla , özrü kabahatinden büyük şekilde yanıt verse de , örgütün gizli gündemini yetkililerin keskin zekâsından kaçırmayı becerememiştir.. Bu kışkırtıcı unsur; eğitim, sağlık gibi her insanın hiç ücret ödemeden eşit şekilde alması gereken bir devlet görevidir, ben bildiklerimi ekonomik bir çıkar karşılığında satarsam kendimi inkâr etmiş olurum diyerek devletin var olma ilkelerine karşı yıkıcı düşüncelerini aklı sıra ‘ilke’ adıyla savunmuş, gönüllü pişmanlık yasasından yararlanmayı ceza indiriminden faydalanmayı ısrarla ret etmiştir.

Bütün bu ifadelerden örgütün, tüketim karşıtlığı, satın alıp /satmama inkarına dayalı uygulamalarla ülke ekonomisini süreç içerisinde yıkıma sürükleyecek gizli planlar içerisinde olduğu, devletimizin titiz çalışmasıyla ifşa olmuş ve hatta örgüt elemanlarının itiraflarıyla onanmıştır.

Örgütün Savunmasından

‘İnsanlar çevresindeki koşullar tarafından biçimleniyorsa bu koşulların insanca biçimlendirilmesi gerekir.’ (1)

Evet kabul ediyoruz ‘biz suçluyuz’. Yaşamı kirleten pislikler bizi de kirletti. Hepimizi kuşatan bu pisliklerden kendimizi koruyamadık. Pislikten her organımız ve her duyumuz nasibini aldı. Pisli duygularla hiç farkına varmadan kendimizi inkâr ettik, yadsıdık, gereksinim duyduğumuz, duymadığımız şeyleri ama her şeyi aldık. Çocuklarımıza, torunlarımıza kalsın diye, kendimizce ‘ekonomi biliminin ‘gereklerini yerine!! getirerek kullandığımız ev yetmemiş gibi envanterimize diğerlerini ekledik. Buralar gelecekte değerlenecek dediler kimsenin olmaması gereken topraklara ‘paraları bastırıp, aldık. Ve bir gün geldi annemizi babamızı, erkenden göçüp giden yoldaşlarımızın üzerine toprak atarken toprak sadece ve sade ölülerimizi örtmek için lazımmış parayla toprak almanın, toprağın tapusuna sahip olmanın, toprağın altında yatarken hiçbir anlam ifade etmediğini anladık. İşin en acı yönü biz bunları bütün yaşamı boyunca kuramsal olarak bilen bunları savunan kişiler olarak yapmıştık. Artık kuramsal bilginin, güncele, aile ilişkilerine, insani ilişkilere yansıması gerektiğini biliyoruz. Hayır çok geç değil, kendini kandırmanın savunucusu olmayacak, zamana fırsat verelim 'zamana zaman verelim' (2)aldatmacasını, değişim ve değiştirmenin gizli ve açık öznesi olarak diyalektik akışın ilk gönüllü kobayları olarak arkamdaki, geniş, özellikle tuvalette otururken kullandığım bölge yemiyor’ gerçeğini kendine bile itiraf edilemeyen kof ağırlıklı, ağdalı kaçamak mazeretleri artık kendimize fısıldamayacaktık.

Değiştirmek vurgusu yapanların söz konusu kendi değişimi olduğunda topu sürekli olarak dışarıya atmasını, öncelikle kendini ve sonrasında çevresini kandırma oyunu olduğunu biliyor ve bu oyunu oynamaya çalışanların, itiraf etmeden kullananların şarlatan olduğunu öncelikle bir özeleştiri olarak ve özellikle de sahte değiştirme iddiasında olanlarla aramızdaki farklılığı vurgulamak adına kararlılıkla dile getiriyoruz. Değiştirme isteği ve savaşımı özellikle kendini içermiyorsa bir kandırmacadır. Bundan dolayı; örgütün yazılı olmayan ilk ilkesinin’ değiştirmek istiyorsan değişmek zorundasın’ olarak örgüt militanlarına (şimdilik- itiraf etmeliyiz ki uzun zamandır- sadece beş kişi) bu ilkeyi; öncesi belletip sonrasında günlük yaşantısında uygulamasını tek prensip olarak zorunlu kılıyoruz.

Biz, politikacılara ve politikacıların politikalarına, kapitalizmin insanlığı sürüklediği barbarlığa dil çıkarmakla suçlanıyoruz ama, sizin, bilmediğiniz, göremediğiniz bir zorunluluktan bunu yapıyor, dilimizi kullanıyoruz. Dilimizi kullanmakta mecburuz. Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok. Zamana oynamadan, zamana zaman vermeden birazda üzülerek vurgulamak zorundayız. Ne yazık ki elimizde kirlenmemiş dilimizden başka bir şey kalmadı. Çıkardığımız dil, karanlık sulara gömülmekte, boğulmakta olan insanlığın nefes alması, yaşama tutunması için imdat çağlığı, can simididir. İnsanlığın geleceği açısından dillerimizin görünmesi tek kurtuluş ve çözümdür. ‘Ya sosyalizm ya barbarlık’ (3) şiarı nasıl kendini gecen zaman içinde tarihin sayfa aralarında teyit ettirdiyse, değiştirmek, değişmek yoksa yok olacağız gerçeği de insanlığın önündeki tek alternatif olarak durmakta. Çok açık bir şekilde göründüğü gibi değiştirmez ve değişmezsek, bizden sonra dünyada yaşayacak nesiller, torunlarımız kirlettiğimiz dünyada nefes alamayacaklar. Bütün bunlardan dolayı biz ‘dil çıkaranlar çetesi merkez komitesi üyeleri olarak ‘Bu kirliliğin ortağı olmayı ret ediyor pisliğe karşı temiz kalmış tek organımız dilimizi en korkunç(büyük) şekilde çıkararak insanlık görevimizi yapıyoruz. İnsanlık için yaptığımız bu eylemin sonuçlarına görevini yapmış insan onuruyla severek katlanacağımızı bildiririz.

Örgüt üyeleri Hakkında

Not; değerli okuyucularımız; gazetemiz muhabirleri; okuma ve ögrenmeye bütün yaşamlarını adamış, olayların sadece görülen kısımlarıyla yetinmeyip, perde arkasında saklı, asıl bilinmesi gereken doğruları öğrenme özelliği olduğunu bildiğimiz sizin gibi bilimsel merakı olan okuyucularımız için yayınlanmamış, istihbaratın gizli arşivlerinde kırmızı şifreyle kodlanmış örgüt üyelerinin devlet tarafından saptanmış bazı özelliklerini, hak vereceğiniz gibi, kaynağı bizde saklı kalmak kaydıyla size sunmaktan onur duyarız.

Örgüt elemanlarının öne çıkan bazı karakter özellikleri; İnsanlığın binlerce yıldır özlemini çektiği farklı söz ve eylemlerle dile getirdiği belki de hiç gelmeyecek sonsuz mutluluğun kaldırım taşlarını döşediğini inanan örgüt elemanları, kendilerini insanlığın hamalı olarak tanımlamakta, zifiri karanlıklarda yaktıkları ateşlerin bütünüyle ve öncelikle kendi yollarını, görece de olsa insanlığın yolunu- mum ışığı ölçüsünde- aydınlattığını düşünmektedirler.

Yaşlı görünüşlü, orta yaşlı dördü erkek biri kadın beş kişilik bu merkez komitesi üyelerinin yaşlarıyla bağdaşmayacak, düzenli rüyalar gördükleri, hayal kurdukları günlerce süren sorgulama süresinde ortaya çıkmış ve bu durum devlet yetkililerini dehşete düşürerek konuşmakta zorlandıkları suskunluğa sürüklemiştir.

Kuramsal Açılımlar

Yaşamdaki bütün olgu ve süreçler matematiksel ifadeye dönüştüğünde diyalektik bir karakter göstermek zorundadır. Matematikte bunun en net görüntüsü diferansiyel hesaplarında görülür. Kapitali yazarken ekonomik veriler üzerinde rakamsal analizler yapabilmesi açısından diferansiyel Marx’ın öğrendiği (*) ve kullandığı hesaplamalardır. ‘Özellikle 1863’ten sonra Marx’ın ilgisi cebir ve ticari aritmetikten diferansiyel ve integral hesaba yani sonsuz küçük hesabına kayması ve matematiğin felsefi tabanı ile ilgili çalışmalar yapmasına şaşırmamak gerekir.’ (4) Marx öğrendiklerinden kendine göre farklı çıkarımlar geliştirerek semboller üzerinden, sürece yani diyalektik akışa yaklaşımını saptar. ‘Limitlerin dönüştürülmesi gerçek işleyişlerinin ışığında dikkate alınır’ (5) Değiştirenlerin değişmesi, diyalektik süreçte belirleyenlerin belirlendiği iç içe geçmişliğin sürekliliği sergiler. Değiştiricinin değişmesi bilinç olarak(bilgi) olarak maddenin en soyut-somut hali olarak kişiye yansır. Değiştirmenin belirlediği yeni bilgi, bilimin son halini teşkil ederek, başka bir inkara kadar epistemolojik felsefeye taban olur. Değişmeden değiştirmenin olabileceğini söyleyenler, sadece gülmek kaydıyla ciddiye alınmalıdır.

Karar verildi

Hâkim yargılanan çete üyelerinin, suçlarını okurken, küçümseyen bakışlarla yukarıdan yüzlerine bakıyor- oturduğu sehpa yukarıda olduğundan- örgüt elemanlarının çaptırıldıkları suçları yüksek sesle, kâtibe hanıma yazdırırken, davudi sesi mahkeme salonunda yankılanıyordu. Dile getirilen, karar metnine yazılan suçların dışında, örgüt üyelerinin mahkûm olduğu halde yasalarda yazılı olmadığı için hâkimin yazdırmadığı ama bir ömür boyu süren(müebbet) cezayı, hâkimin mahkeme heyetinin ve sanıkların duyabileceği şekilde fısıldadığı biliniyor. Yazılı olmayan bu ceza, karar metnine kâtibe hanım tarafından yazılı suç olmadığından tabi ki yazılmadı.

Hâkimin fısıldadığı sözler, mahkeme salonunda on sıralarda oturanlar tarafından daha sonra basına sızdırılacaktı.

Hâkimin Fısıldadıkları

‘Sanıklar; yasalar nezdinde değil ama toplum tarafından bir ömür sürecek yalnızlığın demir perdeleriyle kaplı karanlık gecelere mahkûm olmuştur.’!

Militana Notlar

Sen, bir ömür boyu yalnızlığa çarpılmış militan, sakın unutma ve bekleme; yaşamını(kendini) değiştirmedikçe ve yaşantıyı (düzeni) değiştirmeye katılmadığın sürece yaşanan ahlaksızlıklara ortaksın.

------------------

Kaynakça

K.Marx, F.Engels- Kutsal Aile Jose Saramago – Ölümlü Nesneler Rosa Luxemburg- Junius Broşürü K.Marx Matematiksel El Yazmaları Kor Yay.say.10 A.g.e say 26 K.Marx Cambridge Üniversitesinde özellikle Newton’a referans veren kitaplardan diferansiyel hesaplarını ögrendi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.