Ajans Bakırçay
2023-01-08 14:20:18

Anayasa değişiklik önerisi!..

Hüseyin Öge

08 Ocak 2023, 14:20

"Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır."

Yeni bir yıla girdik. 2023; Umutların tazelendiği, mücadelenin büyütüldüğü, barış, kardeşlik, dostluk ve paylaşımın yaşandığı yeni bir yıl olsun…

2022 yılını ne yazık ki çok kötü bitirdik. Pandemi dolayısıyla yitirdiklerimizin acısını yüreklerimizde hissettik. Siyasal iktidarın yanlış ekonomik politikaları sonucu, ekonomik krizin etkilediği milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin, çiftçinin, esnafın yaşam mücadelesine tanıklık ettik. İşçi ve kadın cinayetleri, çocuk istismarları, gazetecilerin tutuklanması, televizyonlara, gazetelere milyonlarca lira ceza kesilmesi, Valilerin, Kaymakamların Anayasal hak olan toplantı ve gösteri hakkını engellemesi, müzisyenlere konser yasaklarının getirilmesi, dokunulmazlıkların kaldırılması, vekillerin tutuklanması, HDP’li belediyelerle başlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile devam eden belediyelere ‘kayyum’ atama girişimleri, siyasi parti yöneticilerine ‘siyaset yapma yasağı’ getirilmesi, ‘Gezi Davası’ tutuklularının cezalarının onanması, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması, TTB ve TMMOB'nin kapatılmak istenmesi, Anayasal ve yasal hak olan işçilerin grevlerinin yasaklanması, sendikal özgürlüklerinin önüne set çekilmesi gibi bu ve benzeri nedenlerle yeni bir yıla adım attık.

2023 yılı başlangıcında AKP-MHP iktidarı, ‘başörtüsü’ ve ‘aile’ tarifini yeniden tanımlayan Anayasa değişikliğini TBMM’ne sundu. Toplum nezdinde çözülen bu sorun tekrar gündeme getirilerek, seçim malzemesi yapılmak ya da yapılması engellenmek için tartışılmaya başlandı. Bu tartışma siyasal iktidarın da işe geldiği için buna dört elle sarıldı. Çünkü halk ‘geçinemiyoruz’ diye feryat ederken gündemin değişmesi siyasal iktidarın işine geldi. Siyasal iktidar; eşitlik getiriyoruz diyerek, eşitsizliği, özgürlük getiriyoruz diyerek baskı ve ayrımcılığı, demokrasi getiriyoruz diyerek iktidarlarının bekasını korumak istiyordu. Bu nedenle muhalefetin getirdiği bu öneriye dört elle sarıldı. Muhalefetin yasada yapmak istediği değişikliği Anayasa’da yapmak isteyerek bir taşla iki kuş vurmak istedi. Bu değişiklik önerisiyle muhalefetin önerisini ellerinden alacaklar diğer yanıyla Anayasa değişikliğini referanduma götürüp, seçimlerle birleştireceklerdi.

AKP ve MHP; Anayasa’nın 24 ve 41. Maddelerinde değişiklik yapılmasını istiyor. Yapılmak istenen değişikliklerle ayrımcılık ve nefret suçu işleniyor, eşitlik ve laiklik ilkesi yok edilmeye çalışılıyor. Değişiklik önerisi; tamamen siyasal iktidarın ihtiyaç ve çıkarlarına hizmet edecek şekilde toplum önüne konuluyor. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine gidilirken, seçim yasasında yapılan değişiklik gibi siyasal mühendislik yapılarak seçimlerde ön alınmak, siyasal iktidarın ‘bekası’ korunmak isteniyor. ‘Başörtüsü’ önerisi ile toplum tekrar kamplaştırılmak, düşmanlaştırılmak, kutuplaştırılmak isteniyor.

Kamu hizmeti alan ve veren kadınların dini inanca işaret etmeyen kıyafetleri, giyimleri nedeniyle uğrayabileceği ayrımcılık, şiddet hatta kötü muameleye zemin hazırlayabileceğini siyasi partiler, uzmanlar ve kadın örgütleri dile getiriliyor. Şort giydi, sokakta güldü, gece yalnız sokağa çıktı vb. nedenlerle tacize uğrayan kadınların yaşadıkları ortada duruyor.

Getirilen teklif; İran’da kadınların aylardır sürdürdükleri mücadeleleri göz önüne alınarak düşünülmelidir. Başörtüsü takmadı diye Mahsa Amani’nin ‘Ahlak polisi’ tarafından öldürülmesi biliniyor. Devletin istediği, tarif ettiği biçimde giyinmeyen, örtünmeyen kadınların ölüme varan şiddete maruz kaldığı biliniyor. Bazı sapkın tarikat ve cemaat şeflerinin videoları ortalıkta dolaşıyor. Bu nefret kokan, şiddeti körükleyen konuşmalar hakkında nerede ise hiçbir işlem yapılmıyor. Afganistan, İran başta olmak üzere ‘Şeriat’ ile yönetilen ülkelerde din temelli hukuk sisteminin yarattığı ağır eşitsizlikler dünyanın gözü önünde işleniyor.

AKP-MHP iktidarı; bir dini inancın gerektirdiği biçimde örtünmeyen, giyinmeyen kadınların Anayasal güvenceye kavuşacağını söylüyor, değişiklik önerisiyle ‘özgürlük’ getirileceğini vaat ediyor. Getirilmek istenen değişikliğin Anayasa’da yazan laiklik ilkesini ortadan kaldıracağını görmezlikten geliyor.

Gerçek laiklik; din ve devlet işleyişinin tamamen ayrılması demektir. Devlet; bütün inançlar karşısında tarafsız olmak zorundadır. Din ve vicdan özgürlüğü devletin koruması gereken bir ilke olmalıdır. Her birey inancını özgürce, kimseye zarar vermeden, zarar görmeden yapabilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve benzeri kurumlar kaldırılmalıdır. İnanç sahipleri, inançlarını Cami, Cem evi, Kilise, Sinagog gibi belirledikleri yerlerde özgürce yapabilmelidir.

Getirilen Anayasa değişikliği bunları kapsamıyor. Kapsamadığı gibi kadınların uzun yıllar mücadele ile kazandıkları Medeni Kanun’daki haklarına kısıtlamalar getiriyor. Anayasa’daki 41. Madde değişikliği ‘Aile, kadın ve erkekten oluşur’ tanımı getirilerek LGBTİ + bireylerinin varoluşlarını, birlikte yaşamlarını tümüyle ‘kanun dışı’ hale getirmek istiyor. ‘Aile’ ile sadece ‘kadın ve erkek’ in birlikteliği vurgulanıyor. Eşleri ölen ve çocuklarıyla yaşayan kadın ve erkekler ‘aile’ tanımından çıkmış oluyor. Yapılmak istenen bu değişikle kadınların ve kız çocuklarının yaşamları ipotek altına alınmak isteniyor.

Getirilmek istenen değişiklikle; ailenin her türlü tehlikeden, tehditten, şiddetten, saldırıdan, çürüme ve sapkınlıktan korunacağı iddia ediliyor. Kişinin yaşam hakkı en kutsal haktır. Kişi, nasıl yaşayacağına kendisi karar vermelidir. Devlet başta olmak üzere hiç kimse kişinin nasıl yaşayacağına, nasıl giyineceğine, nasıl örtüneceğine, neye veya kime inanacağına karar veremez. Bu uygulamalar ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde olur.

Tarikat- Cemaat örgütlenmelerinin devlet eliyle günlük yaşamda, bürokraside, eğitimde, sağlıkta yarattığı yıkım ortada iken din temelli kılık kıyafeti Anayasal koruma altına almaya çalışmak bu ülkede ihtiyaç olunan en son şey olmalıdır. İnsanlar ‘Geçinemiyoruz’ diye feryat ederken, açlık ve yoksullukla boğuşurken bu değişiklik teklifi gündemi değiştirmek istemekten başka bir şey değildir. Hele hele özgürlükleri bir-bir yok eden, !İstanbul Sözleşmesini’ bir gece yarısı kararnamesi ile ortadan kaldıran, yasakları getiren bir siyasal iktidardan Anayasa değişikliği ile ‘özgürlük’ getirileceğini beklemek beyhudedir.

AKP-MHP iktidarının hukuksuzlukları saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Bütün bunlar bilinirken getirilen bu Anayasa teklifine TBMM’de bulunan siyasi partiler amasız, fakatsız ‘HAYIR’ demelidirler. Ülkemizdeki kadın, erkek tüm emekçiler, emek ve demokrasi güçleri, sendikalar, meslek örgütleri, kadın örgütleri ‘HAYIR’ demelidirler.

AKP-MHP iktidarının seçimleri kazanmak için yeni bir siyasi mühendislik hamlesi olan bu Anayasa değişiklik önerisi ret edilmelidir.

Laik bir ülkede yaşamak isteniliyorsa bu yapılmalıdır…

Yorumlar (1)

A. Sefa 1 Yıl Önce

Yine yazarımız Hüseyin Öge’nin öğretici, düşündürücü yazılarından... Ellerine sağlık Hüseyin hocam. Kalemin hiç kırılmasın.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.