Ajans Bakırçay
2025-12-03 12:26:15

Şiddet ve yoksulluk çemberi artarak devam ediyor

Hüseyin Öge

03 Aralık 2025, 12:26

‘Cehalet ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.’

***

2025 yılının bitimine bir ay gibi bir zaman kaldı. Tek Adam İktidarı 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan etmişti. Ailenin ana faktörlerinden birisi de kadındır. Kadınların nüfusu 42 milyon 878 bin 19. Ülke nüfusunun yarıya yakını kadınlardan oluşuyor. ‘Aile Yılı’ başta kadınlar, çocuklar olmak üzere ezilenler ve sömürülenler için felaket yılına dönüştü. ‘Aile Yılında’; Aile Bakanlığı 2026 bütçesinde sosyal yardımları kesiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyebilirsiniz. Ama gerçekler ortada. Aile Bakanlığı sosyal yardım yaptığı kişilerin sayısını büyük oranda kesti. Erdoğan-Şimşek programı ve kamuda tasarruf uygulamaları kapsamında kadınları, çocukları kapsayan bütçede kısıtlamaya gidiliyor. 532 milyar liralık bütçenin % 4’ü ‘Ailenin korunmasına’ ayrılırken, kadınların güçlendirilmesi başlığı altında her bir kadın için günde sadece 51 kuruş ayrılıyor. Günde 51 kuruş, ayda 139.3 TL ile kadınlar güçlendirilecek. Güler misin, ağlar mısın?

Sadece bu kadar mı? İşsiz sayısının 12 milyonu aşan Türkiye’de esnek ve güvencesiz olarak çalıştırılan kadın işçilerin sayısı 700 bin. Kadınların % 68.2’si istihdam dışında. İş aramayı bırakan kadınların oranı %38.8. Erkeklere göre ortalama üçte bir oranında daha az ücret alıyorlar. Kadınların büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşıyor. Bunun yanı sıra erkek egemen toplumdan kaynaklanan nedenlerden dolayı şiddetle karşı karşıya kalıyorlar. 2025 yılının ilk on ayında şüpheli ölümler dahil 417 kadın erkekler tarafından (eski veya boşanma aşamasında oldukları eşleri, nişanlıları, aile bireyleri vb.) katledildi. Bu yoksulluk ve şiddet sarmalında kadınların en az üç çocuk doğurması isteniyor. İktidarın şiddet ve şiddete yol veren politikaları nedeniyle kadınlar korku altında yaşamaya zorlanıyorlar.

Aile bireyleri olan çocuklar için de durum çok farklı değil. Yoksulluktan dolayı okula gidemeyen veya okulunu terk eden çocuk sayısı giderek artıyor. ‘Eğitim İzleme Raporu 2025’e göre, zorunlu eğitim çağındaki yaklaşık 804 bin çocuk okula gidemiyor. Farklı nedenlerden dolayı okuldan kopanların sayısı 1 milyon 470 bini aşıyor. Dünyada çocuk işçi çalıştırılması yasaklanırken Türkiye’de MESEM Projesi ile çocuklar sermayeye ucuz işçi olmaya zorlanıyor. İSİG raporlarına göre 2024 eylül-2025 ağustos arasında en az 72 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Milli Eğitim Bakanlığı her gün öğrencilere daha önce vaat edilen ücretsiz bir öğün yemek hakkını ortadan kaldırıyor. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ mantığı çerçevesinde lüks arabaları binilirken, bürokrasi için lüks binalar kiralanırken, tarikatlara milyonlarca lira aktarılırken öğrencilerin temizlik ve beslenmelerinden kesintiye gidiliyor. Bir öğün ücretsiz yemek vermek, iktidara zor geliyor. İtibardan tasarruf olmuyor ya sarayın bir günlük harcaması 2025 rakamlarına göre 21.5 milyon TL. Yani saraya ayrılan payın bir dakikası ile 2 asgari ücretli, 4 emekli bir aylık maaşını alabiliyor, kaç öğrenciye bir öğün yemek verilebileceğini siz hesaplayın.

Dünyada gıda ve petrol fiyatları düşerken Türkiye’de gün be gün artıyor. Tarım üretiminde maliyet artışları inmedi bilakis arttı. Tarım girdilerindeki artışlar da gösteriyor ki gıda da önümüzdeki dönemde fiyatlar inmeyecek. Hayat pahalılığı devam edecek. Ete ulaşmak yoksullar için hayal olmaya başladı. Asgari ücretle geçinenler, emekliler, yoksullar temel tüketim maddelerine erişemiyor. Onlar için hayat ucuz ama ekmek, süt, yoğurt, et vb. ise çok pahalı. Ülkeyi yönetenlerce asgari ücretle yaşamak zorunda olanlara, emeklilere, üretici köylülere, esnaflara kaynak yok. Ama faiz lobilerine, sermayeye, yandaşlara, saraya gelince kaynak çok.

Asgari ücret Aralık ayında belirlenecek. Türk-İş asgari ücret belirleme komisyonundan çekildi. Şu an asgari ücret 22 bin 104 lira. Açlık sınırı 30 bin liraya dayandı. Yoksulluk sınırı ise (4 kişilik bir aile) 90 bin lira seviyesinde. Uluslararası finans çevrelerinin baskılarıyla asgari ücrete en fazla %20 zam yapılması öneriliyor. Çalışanlarla açıkça dalga geçiliyor. Ev kiralarının 20 bin lirayı aştığı bir dönemde asgari ücretin, emekli aylıklarının insanca yaşanacak bir seviyede yani yoksulluk sınırının üzerinde olması gerekir. İşçiler, emekçiler, emekliler, üretici köylüler ve esnaflar için kaynak bulamayan Tek Adam İktidarı sermaye, yandaşlar ve faiz lobileri söz konusu olunca kaynak yaratabiliyor.

İktidara bu kaynağı nereden bulacak?. Tabi ki halkın sırtından. Milyarderlerin vergileri silinirken dolaylı ve dolaysız vergiler artırılacak. Çalışanların vergi matrahları yükseltilecek. Bu çalışanların daha çok vergi ödemeleri anlamına geliyor. Bu yıl; şirketlerden 1.6 trilyon TL vergi alınacağı açıklanmıştı, bu rakam 868 milyar TL de kaldı. Geçen yılda 1.2 triyon TL toplanacak denmişti ama ancak 890 milyar TL toplayabilmişlerdi. Aradaki farklar ya teşvik, ya vergi silinmesi adı altında sermayeye hibe edilmişti. Çalışanlara gelince hedef sapması yok aksine hedef artışı var. 2024 de 1.1 trilyon gelir vergisi toplanması hedeflenirken bu rakam 1.5 trilyon TL olmuştu. 2025 yılında 2 trilyon 130 milyar lira hedefleniyordu. İlk on ayda iktidar gelir vergisi toplama hedefini aştı. Anlayacağınız iktidarın eli halkın cebinden hiç çıkmadı. Şirketlerin, bankaların, holdinglerin kârları her geçen gün artarken işçilerin, emekçilerin ise ekmekleri giderek küçülüyor. Halk gün geçtikçe yoksullaşıyor. Buna kısaca soygun düzeni denir.

Bu düzen değişmelidir. Bu soygun düzenini değiştirecek tek güç de işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin kısacası halkın birleşik, örgütlü mücadelesidir. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.