Ajans Bakırçay
2021-07-12 12:21:25

28 Şubatın Getirdikleri ve Götürdükleri

Hasan Zeki Sungur

12 Temmuz 2021, 12:21

Bu günlerde sık kullanılan ve savcının tutuklama talebi olarak kullandığı bir söz var; "Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak"

Yani gittikçe karmaşık bir durum alan ve yeni delil ve hatta gizli delilleriyle ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı, kime ve nereye uzanacağı bilinmeyen bu davalar hakkında yazdığın aleyhte yazılar ve sözler davayı itibarsızlaştırma suçunu oluşturabiliyor. Sonrası ise malum gel içeri.

Bir dava nasıl itibarsızlaştırılırmış anlayabilmiş değilim. Ama anladığım ve bildiğim AKP iktidarının ilk gününden beri giderek artan ve sıradanlaşan TSK’yı itibarsızlaştırma kampanyasının yürütüldüğünü ve hiçbir işlem yapılmadığını gördüğüm ve yaşadığımdır.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yapılan tüm devrim ve kazanımlara karşı savaş açanlar bunların bekçisi olan TSK’lerine saldırmayı ve yok etmeyi kendilerine bir görev bilmişler ve her dönemde bu görevlerini artan bir kampanya ile yerine getirmişlerdir.

Son günlerde moda olan ise 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısında alınan kararları ve sonrasında yaşanan süreci TSK’lerine mal etmek bu kararları bir darbe bir muhtıra gibi sunma gayretleridir.

Dönemin Başbakanı Erbakan’ın ölüm tarihinin bu güne gelmesi de 13 yıl önceki bu kararları ve yaşanan olayları TSK’yı itibarsızlaştırma ve bir linç kampanyasına dönüştürmüştür.

Konu hakkında yazıp çizenler ahkâm kesenler Erbakan’ı nerdeyse demokrasi şehidi ilan etmişler ancak o kararları aldıran olayları ve aşağıya yazdığım 18 maddelik kararları hiç gündeme getirmemişlerdir.

Erbakan’ın Devrim Kanunlarına aykırı kıyafetle tarikat ve cemaat şeyhlerine Başbakanlık konutunda verdiği iftar yemeği, Sincan Belediye Başkanının düzenlediği Kudüs Gecesindeki şeriatçı kalkışmayı, Kayseri Belediye Başkanının “…Müslümanlar içinizden kin ve nefreti eksik etmeyin” söylemi, Kutlu Doğum Haftası uygulamasını başlatılması, Libya gezisinde TC Devletinin aşağılanması, D – 8 örgütü toplantılarının şer’i usullere göre icra edilmesi, Atatürk’e İzmir’de suikast yapmayı planlayanların iadei itibar teklifi sanki Erbakan hükümeti zamanında yapılan uygulamalar değildi.

Bu konuları gündeme getirmeyenler o günkü iktidar değişikliği ve alınan kararları TSK ya mal ederek itibarsızlaştırma kampanyasını son hızla devam ettirmektedirler.

13 yıl önce alınan kararlar bu güne kadar ciddi bir şekilde uygulansaydı, bugün; “Korku imparatorluğundan, korku cumhuriyetinden, teokratik bir rejime gidişten, tek adam yönetiminde federatif bir Türkiye oluşum çalışmalarından” bahsedilir ve bu korkular ortaya saçılır mıydı? Bence hayır.

Sadece 8 yıllık eğitimin hayata geçirildiği ve diğer kararların gelen hükümetler tarafından Bakanlar Kurulu kararı olmasına rağmen yok sayılarak bu kararların uygulanmaması Türkiye’nin bu günkü durumuna düşmesine sebep olmuştur.

Aşağıdaki kararları incelediğinizde bu gün bu kararların teker teker gündemden düşüren ve kendi düşüncesine göre bu kararların tersini uygulayan bir parti iktidardadır.

Bakın o kararlar bu gün ne hale getirilmiştir;

Erbakan’ın ölümü yandaş bir gazetede “Ümmetin başı sağ olsun” başlığı ile verilmiş.

Tevhidi tedrisat kanunu delinmiş.

Tarikat ve cemaatler cirit atmakta.

Din ve siyaset hiç olmadığı kadar iç içe girmiş, TSK’lerinden irticai uygulamaları nedeniyle ilişkisi kesilenler baş tacı edilmiş, TSK yandaş medya tarafından itibarsızlaştırma kampanyasına tabi tutulmuş.

İran Türkiye için vazgeçilmez bir ülke olmuş.

Kurban derilerini kanunen toplamasına müsaade edilen dernek yöneticileri hapsedilmiş.

Atatürk’e hakaret ve aşağılamak sıradanlaşmış, özel koruma ve silah alım satımı ise çıkarılan kanunlarla iyice serbestleştirilmiştir.

Türkiye’nin bu günkü içinde bulunduğu durumdan ağlayıp sızlayan ama bir taraf dan da 28 Şubat kararlarına itiraz edenler otursun “Kendim ettim kendim buldum” şarkısını söylesin.

MGK nun 28 Şubat 1997 tarih ve 408 sayılı kararına EK-A eklenen kararlar:

1) Anayasamızda Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4’ncü maddesi ile teminat altına alınan lâiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayırım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.

2) Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhidi Tedrisat Kanunu gereği Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.

3) Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, Vatan ve Millet sevgisi, Türk Milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinde korunması bakımından;

a) 8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.

b) Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak devam edebileceği Kuran Kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

4) Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılâplarına sadık aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü Milli Eğitim kuruluşlarımız, Tevhidi Tedrisat Kanununun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.

5) Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtiyaç varsa, bunlar Diyanet İşleri Başkanlığınca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir.

6) Mevcudiyetleri 677 Sayılı Kanunla men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.

7) İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askeri Şura kararları ile TSK den ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek, TSK’yi dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.

8) İrticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasa dışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK’dan ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkan verilmemelidir.

9) TSK ne aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır.

10) Ülkemizi çağ dışı bir rejimden ve din istismarının sebep olabileceği muhtemel bir çatışmadan korumak için, İran İslam Cumhuriyeti’nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet, tutum ve davranışlarına mani olunmalı. Bu maksatla İran’a karşı komşuluk münasebetlerimizi ve ekonomik ilişkilerimizi bozmayacak, fakat yıkıcı ve zararlı faaliyetlerini önleyecek bir tedbirler paketi hazırlanmalı ve yürürlüğe konulmalıdır.

11) Aşırı dinci kesimin Türkiye’de mezhep ayrılıklarını körüklemek suretiyle, toplumda kutuplaşmalara neden olacak ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir.

12) T.C Anayasası, Siyasi Partiler Yasası, Türk Ceza Yasasına ve bilhassa Belediyeler Yasasına aykırı olarak sergilenen olayları sorumluları hakkında gerekli yasal ve idari işlemler kısa zamanda sonuçlandırılmalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması için her kademede kesin önlemler alınmalıdır.

13) Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye’yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden, öncelikle ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır.

14) Çeşitli nedenlerle verilen kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli, özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.

15) Kurban derilerinin mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.

16) Özel üniforma giydirilmiş korumalar ve buna neden olan sorumlular hakkında yasal işlemler ivedi olarak sonuçlandırılmalı ve bu tür yasa dışı uygulamaların ulaşabileceği vahim boyutlar dikkate alınarak, yasa ile öngörülmemiş bütün özel korumalar kaldırılmalıdır.

17) Ülke sorunlarının çözümünü “Millet kavramı yerine Ümmet kavramı” bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimler yasal ve idari yolardan önlenmelidir.

18) Büyük kurtarıcı Atatürk’e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.