Ajans Bakırçay
2021-03-16 10:44:25

Türkiye, Sovyet Dostluğunun Belgesi 100 Yaşında

Utku Beycan

16 Mart 2021, 10:44

Bizler, Türkiye’deki sosyalizm karşıtlığını kırabilmek için, SSCB’ye vefa borcumuzu hatırlatmalıyız.

Türkiye’nin Sovyetler’e dua mı, beddua mı etmesi gerektiği, tarihçilerin üzerine çok sık konuştukları bir konu. Büyük kısmı, SSCB’nin pek çok yardımının ardından, Stalin’in Kars, Ardahan ve Artvin’i Türkiye’den istemesiyle, bizi NATO ve Amerika’nın kucağına attığını söyler.

Aksini iddia eden tarihçi sayısı azdır, fakat yok değildir. Behlül Özkan isimli başarılı akademisyenin, Kuşku İle Komşuluk isimli kolektif kitapta yayınlanan yazısına göre Stalin’in toprak talepleri, Türkiye’nin SSCB ile dostluk ilişkilerini devam ettirmesi talebinin karşılığında sunulmuş bir şarttı ve o dönem için, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak dahil, kimse bu şartı bir tehdit olarak görmemişti. Dostluğun devamını ilk talep eden Türkiye olduğuna göre, gayet bu şartı kabul etmeme şansı da vardı. Sonrasında İsmet İnönü, ilk kurulduğunda bildiğimiz darağacına sürülen DP’den bazı farkları olan, solcularla bağlar kuran DP’nin Tan gazetesi üzerinden Sovyetler Birliği’yle yakınlaşmasından çekindi ve komünizme yönelik anti propagandayı başlattı.

İki türlü de çoğunlukla, 100 yıl önce bugün imzalanan Moskova Antlaşması göz ardı edilir. Oysa bu antlaşma, Türkiye SSCB dostluğunun belgesidir. Antlaşmayla sonuçlanacak görüşmeler adına Lenin, 28 Şubat günü şunları söylüyordu; "Burada Türk delegeleriyle aramızda bir toplantı başladı. Bizimle Türk delegeleri arasında doğrudan bir görüşmeyi engelleyen çeşitli sebepler vardı. Burada, aramızda çok sağlam bir yakınlaşmanın ve dostluğun başladığına inanıyorum. (1)"

Nitekim öyle de oldu. Antlaşma, Türkiye- SSCB dostluğu yolundaki en büyük adım oldu. Atatürk, kısa dönemli kesintiler haricinde ölene kadar Sovyetler hakkında olumlu konuşmalarını ve mektuplaşmalarını sürdürdü. Ölümüne dört yıl kala, kurduğu rejimin propaganda filmini bir Bolşevik yönetmene, Sergei Yutkeviç’e çektirdi. Filmde orak-çekiç sembolü bol bol kullanılıyor, İstiklal ve Enternasyonel Marşları arka arkaya çalınıyordu.

Bu dev adımla en büyük ilerlemeyi kaydeden dostluğun bize faydaları nelerdi? Sovyetler Birliği’nin eğitim modeli, cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’deki eğitim modelini derinden etkilemiştir. Özlemini çokça çektiğimiz Köy Enstitüleri’nin eğitim tarzı, Sovyetler Birliği’nin yüksek okullarındaki eğitim tarzına çok benzer. Milli Kurtuluş Tarihi’nin 1400 ve 1401. sayfalarında Doğan Avcıoğlu, şöyle der; "Eğitimciler Sovyet eğitim sistemini görmek üzere sık sık Sovyet Rusya’ya giderler. Dışişleri Bakanlığı, Moskova Büyükelçiliği’ne raporlar düzenletir. Bu raporlardan birinde Moskova Büyükelçisi Zekai Apaydın, Dışişleri Bakanlığı’na 'Sovyetlerin Eğitim Alanındaki Çalışmaları' konusunda iki rapor sunar ve bu raporlar Eğitim Bakanlığı’na aktarılır. Büyükelçi, Sovyetler’de eğitimin sadeleştirildiğini, bizde de sadeleştirilmesi gerektiğini belirtir; İlk öğretimi yaşamda işe yarar bir hazırlık haline koymak için biraz da tarıma dair basit bilgiyle donatmak ve bunun için de yedi yıla çıkartmaktan başka çare yoktur."

Böylece Sovyetler Birliği’ndeki bu eğitim sisteminin ve komünist öğretmen Ethem Nejat’ın doğru eğitimin nasıl olması gerektiğiyle ilgili fikirlerinin etkisiyle, İsmail Hakkı Tonguç, İsmet İnönü ve Hasan Ali Yücel’in ortak çabalarıyla köy enstitüleri kurulmuştur. Bu enstitüler, yalnızca teorik eğitim değil, pratik eğitim de veriyorlardı. Okullardaki pratik ve son derece faydalı eğitim sisteminin özelliklerini Sinan Meydan’dan alıntılamıştım (2). Bu okulların, "bildiğimiz, darağacına sürülen Demokrat Parti" tarafından, komünizm yuvaları olduğu gerekçesiyle kapatılması ilginç değildir.

Yine pek çok tarihçi, SSCB’nin 1. Dünya Savaşı’ndaki yardımlarının tek niyetinin, kendi ülkeleri ile emperyalist ülkelerin sınırları arasına bir set çekmek olduğunu söyler.

SSCB’nin 1. Dünya Savaşı’nda Türkiye’ye ettiği yardımlar şunlardı;

39.000 tüfek, 327 makineli tüfek, 54 top, 63 milyon fişek, 147.000 top mermisi, 2 avcı botu, 4.000 el bombası, 1.500 kılıç, 20.000 gaz maskesi ve 125.000 TL değerinde altın.(3)(4)

SSCB’nin amacı yalnızca Türkiye’yi bir koruma siperi haline getirmekse, askeri yardımların dışında kalan yardımların nedeni neydi? Lenin, Milli Savunma Bakanlığı Harekât Şube Başkanı ve Litvanya elçisi Aralov’a neler söylemişti; "Mustafa Kemal Paşa tabii ki sosyalist değildir. Ama, iyi bir teşkilatçı olduğu belli. Kabiliyetli bir lider. Milli burjuva devrimini yönetiyor. Sosyalist devrimimizin önemini anlamış olup, bize karşı olumlu davranıyor. İstilacılara karşı bir kurtuluş savaşı veriyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla beraber silip süpüreceğine inanıyorum. Halkın ona inandığını söylüyorlar. Ona, yani Türk halkına yardım etmeliyiz. Türk hükümetine ve halkına saygı gösteriniz. Büyüklük taslamayınız, onların işine karışmayınız. Kendimiz fakir olduğumuz halde Türkiye’ye maddi yardımda bulunabiliriz, bunu yapmalıyız. (5)"

SSCB Türkiye’ye, 1932 yılında faizsiz ve 10 yıl geri ödemeli olarak 8 milyon dolar kredi vermiştir ve bu para Sümerbank’ın kurulmasına harcanmıştır. Öte yandan 25 Mart 1967 tarihinde, yani Türkiye Batı bloğunda çoktan yerini aldığında, Sovyetler Birliği ile bazı sanayi tesislerinin kurulumu için bir anlaşma imzalanmış ve bu anlaşma neticesinde İskenderun Demirçelik Fabrikası, Seydişehir Alüminyum Tesisleri, Aliağa Rafinerisi ve Bandırma Sülfirik Asit Fabrikası Sovyetler Birliği sayesinde kurulmuştur (4).

Sovyet Rusya, Türk Sanayi Planı’nın hazırlık çalışmaları için Türkiye’ye uzman göndermeyi de kabul ediyordu. Sovyetler’le görüşmeler sonunda, koşulları çok olumlu bir kredi anlaşmasının imzalanması, aslında öngörülen sanayi planının mali kaynaklarının çok önemli bir bölümünü karşılamaya yetiyordu. Başbakan İnönü, Sovyetler Birliği Plan Dairesi yöneticileriyle de uzun görüşmeler yaptı. Beş yıllık ekonomik planı ilk kez Sovyetler yapmıştı. Sovyet Plan Dairesi, yardımcı olmak üzere Türkiye’ye bir kurul yollamayı kabul etti. Böylece, mali kaynaklar kadar önemli diğer bir gereksinme, kurulacak fabrikalar için teknoloji ve uzman yardımı da imzalanan bu kredi anlaşmasının kapsamı içindeydi6.

Avcıoğlu, yine Milli Kurtuluş Tarihi’nin 1402. sayfasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin Sovyetler Birliği’ni örnek almasıyla ilgili yazılar yayınlayan bir Alman gazetesinden alıntı yapar; "Türkiye’nin maddi konularda Sovyet Rusya’dan neler almakta olduğu dikkatli bir gözlemcinin gözünden kaçmaz. Bu bakımdan her şeyden önce 1 numaralı beş yıllık plan belirtilmeye değer. Sovyet uzmanlarının sıkı bir işbirliği ile bu planın temelleri kurulmuş ve Rusya, en yakın örnek olarak alınmıştır. Çünkü orada da sanayi fabrikalarını hiç yoktan meydana getirmek gerekmişti. Şimdi de ikinci beş yıllık plan üzerinde çalışılmaktadır. Sovyetler, bu plan işinde canlı bir ilgi göstermektedirler."

Bizler, Türkiye’deki sosyalizm karşıtlığını kırabilmek için, SSCB’ye vefa borcumuzu hatırlatmalıyız.

----------------------------------

1. Rasih Nuri İleri, Atatürk ve Komünizm/Scala yayıncılık, 331

2. https://www.ajansbakircay.com/korona-ve-kapitalizmin-sonu-3-makale,877.html

3. https://www.birgun.net/haber/lenin-ataturk-u-nasil-bilirdi-19890

4. https://haber.sol.org.tr/serbest-kursu/turkiye-kurtulus-savasinda-sscb-yardimlari-faysal-goktas-haberi-88999

5. Rasih Nuri İleri, Atatürk ve Komünizm/Scala yayıncılık, 371

6. https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sovyet-rusya-turkiye-ekonomik-isbirligi-1730562

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.