Ajans Bakırçay
2022-03-10 13:10:11

Kardeşliğin Bedeli

Çağdaş Güneş Gündüz

10 Mart 2022, 13:10

Yıllar içinde gözlemlediğim kadarıyla bir hayata nasıl başlarsanız, yaşanmışlıklar nispeten yön verse de belirli sınırların dışına çıkamıyorsunuz. Ataerkilliğin zirvede yaşandığı Şanlıurfamızda, sonradan başına geleceklerden habersiz ağır bir misyonla dünyaya gelen küçük Halil de kendisine belirlenen sınırların dışına çıkamayanlardan olacaktı.

Daha tohumu atılmadan planlandığı gibi beş çocuklu bir ailede doğmuş olması küçücük bedeni ve mavi gözleriyle halasının ilk, eniştesinin ikinci evliliğinin kurtarıcısı rolünü almasına engel değildi.

Babası, kız kardeşinin evliliği ile ilgili sorumluluk hissetmiş, oğlunu isteyen hatta sipariş veren kardeşine uykusuz geçen gecelerin sonunda maddi olarak da hiçbir şey beklemeden olur demişti. Bir anlamda kendi kardeşi için diğer evlatlarına kardeş olabilecek oğlunun manevi duygularını hiçe saymıştı. Aslında o yılların Urfasında belki de mecbur kalmıştı.

Yoksa pek tabii ki ekonomik durumu gayet iyi olan enişte daha önce olduğu gibi aynı sebeple kendini hiç sorgulamadan bir evliliği daha sonlandırabilir, gerekirse üçüncü, dördüncü evliliği yapabilirdi.

Töre bu ya Mezopotamya’da erkeğin üretkenliğini kim sorgulayabilirdi?

Yerel jinekologlar hükmü çoktan vermişti, sorun kadında olmak zorundaydı!

Günler geçiyor, zaman ilerliyor evlatlık verilip soyadı da değişen Halil, varlıklı bir hanenin tek çocuğu olarak bir dediği iki edilmeden hayatına devam ediyordu. O’nun yaşam standardı, geride bırakmak zorunda kaldığı kardeşlerine kadar ulaşmış olsa da zaman zaman Halil’in yeni adresine gidip kapıya taş atarak “ verin kardaşımızı “ feryatlarına engel olamıyordu.

Günün şartlarında belli ailelerden oluşan nüfus yapısıyla Urfa’da herkesin birbirini yakından tanıyıp bilmesi ve sık görüşmesinden kaynaklı bu konu bir şekilde duyuluyor ve maalesef ilkokul çağındaki Halil’in de kulağına gidiyordu.

Artık sorgulama sırası ondaydı…

Beş çocuğa bakan öğretmen babasına bir tek o mu fazla gelmişti?

Veya bir evliliği kurtaracak başka kimse kalmamış mıydı?

Sonu kızgınlık ve üzüntüyle biten yanıtsız sorular eşliğinde hayatına devam etmek zorunda kaldı.

Merak edenler için söyleyeyim 60’lı yaşlarında ki Halil şimdilerde İzmir’in şirin bir sahil kasabasında yaşıyor.

Maddi hiçbir olanağın kardeş sevgisinin yerini tutamayacağının acı tecrübesini, memleketinden getirip bahçesinde yetiştirdiği biberlerin acısıyla harmanlayıp yine başladığı gibi hayatına yalnız devam ediyor.

Ve mavi nemli gözleri Ege denizinin ufkuna dalarken kaldırdığı son kadehiyle güneşi yolcu ediyor acı, hüzün ve sitemle…

Yorumlar (1)

Vildan Geres ( Vildan Ogretmen) 2 Yıl Önce

Acı ama gerçek yaşanan olaylardan biri,malesef ki günümüz Turkiye sinde hala böyle olayların yaşanması çok acı. Atatürk umuz bunlar yaşanmasın diye, önce millet,önce halk demiş,köylüyü,çiftçiyi saygıyla yuceltmis,çiftçinin ürettiğini,fabrikalar kurarak sanayileşme gitmiş,ama biz yeniden geriye gidiyoruz. Değerli Cagdas Gunes Gunduz kardeşim,bütün bunlardan bir örneği çok güzel,akıcı ve duygusal bir dille önümüze sermiş.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.