Ajans Bakırçay
2022-05-31 10:19:42

Zaman Üstüne

Avram Ventura

31 Mayıs 2022, 10:19

Ramayana, Hint halk ozanı Valmiki tarafından yazılmış dünyanın en eski ve en ünlü destanlarından biridir. Bunun tümünü alıp okumuş değilim, ama kimi bölümlerinin alıntılar olarak karşıma çıktığında ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Belki bir gün bu destanı okuma fırsatı bulacağımı umuyorum. Bugün yine bir kitabın sayfaları arasına gömülmüşken, bu ozanın destanından alınmış birkaç dizesiyle karşılaştım:

“İnsanlar severler gün doğumunu

Batan güneşi de öyle

Oysa bilmezler ki batan her güneşle

Bir bölümü de geçer hayatlarının

Güzeldir izlemek doğanın yüzünü

Sürekli değişen mevsimlerle

Kimse görmüyor her geçen yılın

Hayatımızı da birlikte götürdüğünü”

Tarih boyunca zamanı sorgulamayan oldu mu, bilmiyorum. Tanrıbilimciler, gökbilimciler, düşünürler kadar zaman zaman hepimiz bu kavramın peşine düşmüşüzdür. Saniyeler, dakikalar, saatler, günler, yıllar… her biri, kullandığımız bir zaman dilimi. Sümerlerden bu yana uzlaşılmış, bölünmüş bu sürelerle olayları açıklamaya çalışıyoruz. Ben yalnızca sıradan bir insanın şu yalın sorusuyla birlikte, okuduğum destandan da esinlenerek konuya yaklaşmak istiyorum: Geçen zaman mıdır, yoksa ömrümüz mü?

Yaşlıların gençlere göre zamanın daha hızlı geçtiğinden yakınmalarını her zaman dinliyoruz. Ayrıca kimi deneme yazılarında, şiirin dizelerinde, öykü ve romanlarda bunlarla ilgili görüşleri okuyoruz. Belki birçoğumuz da, giderek hızlanan ve sona yaklaşmanın kaygısını taşıdığımız bu zamanı daha iyi hissediyoruz. Yaşanmış yılları kıyaslayarak yapılan bu tür açıklamaların, bilimsel olmasa da, hayata olan bakış açımızı geliştirmemiz için önemli olduklarını sanıyorum..

Zaman üstüne ele aldığım deneme yazılarının sınırları içinde, yeri geldikçe düşündüklerimi paylaşmışımdır. Bu görüşler doğrultusunda, zaman kavramını doğanın düzenini göz önüne alarak değil, daha çok biz insanlar açısından değerlendirdiğimizi dile getirmeye çalışmışım. Şöyle ki, bu kavram üstüne konuştuğumda, en somut anlamıyla kendi zamanımdan söz ediyorum; doğduğum andan, günümüze… Başkalarıyla kesişiyor olsa da, ben kendi zamanımı yaşıyorum; çocuklarım, torunlarım da kendi zamanlarını… Geçen yıllar da öncelikle benim yaşamımdan eksiliyor.

Attilȃ İlhan ne güzel söylemiş:

“günler kısalıyor diye aldatma kendini

günler değildir kısalan aslında senin ömründür”

Bunu biliyor olmamıza karşın, günümüzü karartmamak için, çoğu kez bu gerçeği görmezliğe, duymazlığa geliyoruz.

Zamanın, her koşulda bizi düşünmeye yönelten bir kavram olduğunu söyleyebilirim. Önemli olan olumsuzluklarını sorgulamak yerine, onu bizim için daha verimli nasıl kullanabileceğimizi göz önünde bulundurmaktır diye düşünüyorum.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.