Ajans Bakırçay
2023-02-14 12:43:11

Kendimden Söz Ederken

Avram Ventura

14 Şubat 2023, 12:43

İlk kalem denemelerimde kendimden söz etmeye doğrusu çekinirdim. Söylediklerim kimi, niçin ilgilendirecek kaygısıyla… Oysaki yanılmışım! Yıllar geçtikçe bu tür yazılarımı okuyanlardan o denli olumlu yaklaşımlar görüyorum ki… Alışkanlıklarım, düşündüklerim, davranışlarımla ilgili, başkalarıyla olan ortak özelliklerimiz, okurların daha çok ilgisini çekiyor. Nedeni de kendimden söz ederken, başkalarının da bu satırlar arasında kendilerini bulmalarıdır. Bu konuda sosyal medyada ya da sokakta karşılaştığım arkadaşların sözleri, beni kimi alışkanlık ya da davranışlarımda biricik olduğum sanısından kurtardığı gibi ayrıca bunları paylaşmam için yüreklendirdiklerini söylemeliyim.

Bugüne değin sıkça söz etmiş olmama karşın, bu türün öncüsü olan Montaigne’nin hakkını da vermek gerekir. Neredeyse kaleme aldığı tüm denemelerinde, içtenlikle kendinden söz ederek, yüzyıllardır okurla sıcak bir bağ kurabilmiş. Bu yüzden yeri geldiğinde, onun için ilk ustamdır diyorum.

Romancı Virginia Woolf da birçoğumuz gibi bu ünlü yazardan etkilenmiş. Onu okuyan insanları bir sergi salonunda gezinen ziyaretçilere benzeterek, Montaigne’in otoportresi önünden geçtiklerini hayal ediyor. “Tablonun önü hep kalabalık; insanlar derinliklerine bakıyor ve orada kendi yüzlerinin yansımasını görüyor. Ne kadar uzun bakarlarsa o kadar çok şey görüyorlar, ama ne gördüklerini hiçbir zaman tam olarak dile getirmiyorlar.” Portrenin yüzü ile kendi yüzleri sanki bir oluyor. Zaman zaman her birimizin bildiği, ama söze dökmekte başarılı olamadığımız gibi…

Kim yazarlarda görüyorum. Yazılarında ‘ben’ sözcüğünü kullanmamak için sürekli kıvranıp dururlar. Belki okurlarından utanmaları veya onlara karşı alçakgönüllü görünmek istemeleri nedeniyle, ‘biz’ sözcüğüne ya da ‘bu satırların yazarı’ gibi farklı anlatımlara sığınırlar. Oysaki çoğu zaman yalın bir ‘ben’ yeterli olabilirken…

Polonyalı yazar Witold Gombrowicz’in 1954 tarihli bir günlüğünde şöyle diyor:

“’Ben’ insanlara yakın ilişki kurmakta engel değildir; ‘ben’ onların arzu ettiği bir şeydir. Ama ‘ben’in yasak bir mal gibi kaçak olmamasına dikkat etmeli. ‘Ben’ neye dayanamaz? Eksikliğe, korkaklığa, utangaçlığa.”

Gerçekten de duygu, düşünce ve davranışlarımızı içtenlikle dile getirdiğimizde, okurla olan ilişkimizin daha da yakınlaştığını söyleyebilirim. Kimi olaylar karşısındaki tepkilerimiz, insanlara karşı olan yaklaşımımız, duygulanma anlarımız, coşkularımız, tutkularımız, alışkanlıklarımız öyle benzerlikler gösteriyor ki birimiz bunları dile getirdiğinde kısa zamanda karşılıklı bir bağ kurabiliyoruz. Kusurlarımızla, sıradan birer kişi olarak! Yoksa yalnızca olumlu yanlarımızı ya da tutkularımızı abartılı sözlerle dile getirmek istediğimizde, bunu psikolojik bir vaka olarak değerlendirmek gerekiyor ki örnekleriyle sıkça karşılaşıyoruz. Bu tür ego şişkinliği yaşayan kişileri konumuzun dışında bırakıyoruz. Nasılsa bu şişkinlik bir yerde patlıyor!

Ben, yine kendimden söz ederken sınırımı aşmış olmayayım. Nasılsa edebiyatın zaman süzgeci, gerçeği bir şekilde ortaya koyuyor!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.