Dünya Basın Özgürlüğü’nde 180 ülke içinde 149’uncu sıradayız.
43 gazeteci cezaevinde. Koşuşturması gereken/ yazması ve konuşması gereken gazeteciler dört duvar arasında geçiriyor günlerini.
Ülkemizde 16 milyon insan aç, 50 milyon insan yoksul.
Son 30-35 günde ülke genelinde 88 yurttaşımız sahte içkiden öldü.
Millet ayazda/ yağmurda bayat ekmek kuyruğundayken ülkenin cumhurbaşkanı televizyona çıkmış bir kâse kestane balı gezdirilmiş Medine hurmalı manda yoğurdu yediğini anlatıyor. Bir de tavsiye ediyor üstelik… Sanki herkes alabilecekmiş gibi…
İkide birde de 15-20 yıl önce ülkede fırının/ buzdolabının bulunmadığını söyleyip duruyor.
Manda yoğurdu mu uyuşturuyor, içtiği dut pekmezi mi yoksa bir bardak ejder meyveli smoothie mi kafa bulduruyor anlayabilmiş değilim.
Polise 'şerefsiz' diyen AKP’li milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmıyor, yargıca "Yazıklar olsun!" diyen CHP milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmaya çalışılıyor.
Bizim pirincin sanki köküne kıran girdi de tutup Yunanistan’dan pirinç ithal ediyorlar ve bize Yunan pirinci yediriyorlar.
Komikliğin son bulduğu yok ki…
Camilerde ayakkabı çalınmasın diye kilitli dolaplar yapılıyor.
Cumhurbaşkanının '13 mü, 14 mü' ne uçak filosu olduğu yazılıp çiziliyor.
Onca yoksulluk varken…
Billurlaşmış sınıf farklılığı bizden başka dünyanın neresindedir diye Google’a sormakta yarar var.
Memura yüzde 30 zam verilmesine ilişkin yasa teklifi TBMM’de ele alınırken en düşük emekli maaşının da asgari ücret seviyesine çıkarılması için önerge veriliyor. Önergenin oylanacağı sırada salonda muhalefet milletvekillerinin sayısının daha fazla olduğunu bilen AKP’li ve MHP’li milletvekilleri ne mi yapıyor?
Koşa koşa salona gelip önergeye ret oyu veriyorlar.
İçimden geçenleri anlatan bir sözcük bulamıyorum sözlükte.
AKP’li ve MHP’li milletvekilleri milletin vekili mi değiller yoksa?
Neden hayır derler bu önergeye anlayan varsa beri gelsin!
Yeri gelmişken…
Emekli bir milletvekili, bugün 51.970 lira maaş alıyor. Adından da anlaşılacağı üzere emekli… Mecliste bir ya da birkaç dönem vekillik yapmış. Sonra seçilememiş ama milletin hizmetinde değilken de bugün 51.970 lira maaşı cebine koyuyor.
Akıl ve mantık bunun neresinde?
Neden muhalefet partileri bu adaletsizliği dile getirip "İktidar olursak bu uygulamaya son vereceğiz" demez/ diyemez, anlayamıyorum.
Muhalefet, iktidarın yanlışlarını sergilemek, doğrularına da destek olmak için var.
Muhalefetin bu sorunu dile getirmesi gerekmez mi?
1 milyon çocuğun yeterli beslenemediğini söylüyor olmak iyi/ güzel de hiçbir iş yapmayan emekli milletvekillerinin 52 bin lira maaş almasındaki garabeti dillendirmemek neden?
Başka bir konu…
Yasak Elma adlı televizyon dizisi…
O dizi filmin sahnelerini iktidar da muhalefet de hiç izlememiş olmalı.
Türk aile yapısı, dizideki gibi midir de kimin eli kimin cebinde sahneler gözümüze gözümüze sokulmaktadır? Her türlü yalan, riya, sahtelikler, kandırmaca ve olağanüstü lüks yaşam her hafta gözümüzün önünde ve ahlaktan/ faziletten söz eden iktidarla ortalıkta cirit adan tarikat/ cemaat mensupları nedendir dut yemiş bülbül misali susmaktalar?
Yalanın her rengi bu dizide!
Yıllar önceki Dallas dizisinden farksız!
Yılbaşı günü sokaklara- meydanlara çıkıp yılbaşı kutlamanın Müslüman’ın işi olmadığını anlatan fesli / şalvarlı /sakallı mümin kardeşlerimiz, neden bu dizide olup bitenleri protesto etmezler sahi!
En Müslüman olanların iktidarında en yoz yaşam biçimi her hafta ekranlarda!
Hakkını verelim, dizide rol alan her sanatçı rolünü hakkıyla yapıyor, her biri mükemmel! Özellikle de Endo!
Acınası olan ne diyecek olursanız…
"Erdoğan’ın g…tünün kılıyım", "Yüce Rabbim benim ömrümden alsın Erdoğan’a versin!" diyenlerin suda balık, havada kuş kadar çokluğu…
Dünyanın hangi ülkesinde böylesi bir tablo yaşanıyordur sizce?
Adam yoksul. Kadın yoksul. Aç, açıkta ama Erdoğan övgüsünde kimse eline su dökemez derecede kendinden geçmiş.
"Reeecep Tayyyyip Erdoğan!" diye çınlatıyor çevresini, uçuyor adeta.
Aralarında gerçekçi (!) olanlar da yok değil tabii ki…
"İyi ama bizi soyanlar hiç değilse Müslüman! Öbürleri gelirse ne olacağı belli değil, bunlar hiç olmazsa çalışıyor."
Böyleleri de var.
Öte yandan, bir yarışma programında tarih öğretmeni başörtülü bacımızın kendisine sorulan "Yarısı doldurulmuş bir bardağın ne kadarı boştur?" sorusunu bilemediği için joker olarak matematik öğretmenini aramasına ne dersiniz?
Bu kişiler yarın oy kullanıp yeni cumhurbaşkanını belirleyecekler.
Aysun Kayacı’yı arıyor gözlerim!
Var mı gören eden?
Sözünü ettiklerimiz sabah akşam manda yoğurdu mu yiyorlar yoksa yatmadan önce ejder meyveli smoothie içip de kendilerinden mi geçiyorlar anlayamıyorum.
Yoksullaştırılan / cahilleştirilen insanların ülkesinden neden Şirazlı Sadilerin, Ömer Hayyamların, Umberto Ecoların, Sartreların ve yeni Aziz Nesinlerin çıkmadığını herhalde en iyi bizim toprakların insanı anlar.
Diye düşünüyorum.
Bilmem yanılıyor muyum?
Tarih kitapları bundan böyle halkının sorunlarını bilmeyen yöneticileri sıralarken bence Marie Antonietteleri es geçecek. Daha yerli daha milli olanlar varken Marie Antoniette de kim oluyor!