Ajans Bakırçay
2021-10-22 12:13:14

TÜSİAD, Emekçiye Umut Olur Mu?

Utku Beycan

22 Ekim 2021, 12:13

TÜSİAD’ın yayınladığı Geleceği İnşa Raporu, gündemdeki yerini koruyor. Anket sonuçları, güç dengelerinin değiştiği bir dönemde yaşadığımızı ortaya koyarken TÜSİAD, doğal olarak bu programla, bugün güçlenmekte olan kesimle ortak fikirlerini öne çıkararak, gelecek yeni burjuva sistemindeki yerini halka ve siyasetçilere duyurdu.

Solcu bazı iktisatçı veya siyaset bilimciler, gazetelerde ve sosyal medyada durumun analizini yaptılar. İstanbul Üniversitesi’nden bir araştırma görevlisi Özgün Emre Koç; "Geleneksel sermayenin kurumsal olarak böyle konum alması AKP döneminin bittiğinin işaretlerinden biridir. Sorun şu ki yapı bizim üstümüze çöktü ve o yapının müteahhitlerinden biri TÜSİAD'dı." diyerek nokta atışı yaptı. T24’ten bir köşe yazarı Barış Soydan, "Erdoğan 'Ben artık ekonomiye karışmıyorum' dese ve makro dengeler yine TÜSİAD'ın istediği hale gelse ama refah artışı, toplumsal eşitlik, adalet vs. gibi konularda çok da bir şey değişmese... TÜSİAD'ın sesi çıkar mı acaba?" yorumuyla başka bir noktaya parmak bastı. Gazete Duvar yazarı Bahadır Özgür, TÜSİAD’ın 20 yıl önce geçirdiği dönüşümün kısa bir özetini yaptı; "TÜSİAD 2001'deki dönüşümü MÜSİAD, TOBB, TESK ve hatta sendikaları da yanına alıp, IMF-AB'nin cömert desteğiyle ve halk üzerinde tam hegemonya kurmuş bir İslamcı parti eliyle gerçekleştirdi." Bir başka Gazete Duvar yazarı Hakkı Özdal da haklı bir serzenişte bulunuyor; "TÜSİAD'ın 'Geleceği İnşa' projesi müstakbel yeni iktidarı da program düzeyinde yönetecek bir hegemonya hamlesi gibi.. TR büyük burjuvazisi fırsatı kaçırmıyor ve yeni döneme siyaseten de öncülük etmeye girişiyor. Bir karşı sınıf hegemonyası olmadığı koşullarda, bu 'yeni sosyal-demokrat' burjuva program, çürümüş saray rejiminin dağınıklığına üstün gelerek etkin olacaktır."

PEKİ BU KİRLİ GEÇMİŞ, BAŞKASININ MI?

TÜSİAD, özellikle algı operasyonu yürütme konusundaki yeteneği ve medyadaki gücüyle, halk için, halktan yana, eli açık ve vicdanlı, laik bir işverenler grubu imajı çizmeyi, kurulduğu günden beri başardı. Peki kurulduğu günden beri söylediği ve yaptığı nasıl oldu? Bugün kendilerince posta koydukları AKP ile perde önündeki ve arkasındaki ilişki, şimdiye kadar nasıldı?

TÜSİAD, Türkiye’deki sınıf savaşında patron ordusunun vurucu gücü olarak kuruldu. AKP dahil her zaman kazanandan, ve ona daha çok kazandırandan yana oluşu da bunun bir sonucu.

En baştan başlayalım. TÜSİAD’ın kuruluşunun hazırlık çalışmaları 60’ların sonlarında başladı. Temsilcilerinden Şinasi Ertan, "bütün sınıflar gibi biz de yerimizi alacağız" derken, bu örgütün bir sınıf örgütü olduğunu söylüyor ve mücadele yöntemini de şöyle dile getiriyordu; "kuvvetli bir mücadele verebilmek ve bir baskı grubu olabilmek(1)". İki betimlemeyi birleştirdiğimizde ortaya şu sonuç çıkıyor; TÜSİAD’ın misyonu, diğer sınıfları (elbette işçi dâhil) baskı altına almak.

Nitekim TÜSİAD’ın, TİSK ve MESS gibi diğer burjuva örgütleriyle beraber, işçi haklarına karşı verdiği mücadelede sonuç, 83’te yürürlüğe giren "Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’yla" işçi haklarının olabildiğince sınırlandırılması olmuştu.

CHP’nin içerisinde hala azcık kalan ‘solcuların’ TÜSİAD’tan umutlu olması da ayrı bir ironidir. TÜSİAD’ın başka bir eseri, 15 Mayıs 1979’da, Ecevit’e karşı yayınladığı muhtıraydı. "Gerçekçi Çıkış Yolu" başlıklı bu bildiride Ecevit topa tutuluyordu. Bu bildiriye karşı Ecevit, "bu ülkede halkın dediği olur, halkı sömürenlerin değil" cevabını vermişti. 15 Mayıs’ta yayınlanan bu bildiriden üç gün önceki ticaret odaları birinci genel kurul toplantısında da Ecevit, pazar ekonomisinden git gide uzaklaşmakla suçlanmıştı. Demirel bu bildiriler ve eleştirilerden sonra "bu ülkede hükümet ölmüştür" deyince, Ecevit yine sert bir yanıt vermiş; "Büyük sermaye çevrelerinin paralı, tehditli ve uyarılı muhtıraları ile Türkiye’de hükümet ölmez" demişti.

AKP’yle ilişkileri de hep gelgitli oldu TÜSİAD’ın. İşine geldiğinde AKP’yi pohpohluyor, işine gelmediğinde yerin dibine batırıyordu. İlk iktidara geldiğinde TÜSİAD, AKP’ye destek vermişti. Ne de olsa AKP, Derviş programını devam ettirecekti. Diğer MSP geleneğindeki partilere kıyasla daha sekülerdi ve AB’ye yaklaşımı da işlerine geldiği gibiydi.

AKP, 2007 seçimlerinde oylarını arttırınca özgüveni yerine geldi ve gerçek yüzünü (İslamcı, kendine yakın sermayeleri kayırmacı yüzü) göstermeye başladı. TÜSİAD, önce 2010 referandumunda AKP’yi desteklemeyeceğini açıkladı. Referandumu AKP kazanınca TÜSİAD tırstı, ve söylemleri de yumuşadı. Haziran direnişi sırasında tekrar coştu TÜSİAD. Koç, direnişçilere adeta kucak açtı. Koç’a ait TÜPRAŞ soruşturma yiyince ve 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP’li bir aday cumhurbaşkanlığını alınca Mustafa Koç, hükümetten memnun olduklarını ve geleceğe iyimser baktıklarını açıkladı.

TÜSİAD’ın en seküler, vicdanlı ve halkını düşünen grubu Koç, AKP döneminde, 2013, 2014’e kadar kârını %683 arttırdı. İstihdam sayısı da iki katına çıktı(2). TÜSİAD, 2012’de toplam katma değerin %50’sini üretiyordu. Güler Sabancı’nın da 2018’de Berat Albayrak’ı yere göğe sığdıramadığı video, medyada hala elden ele dolaşmakta.

Görüldüğü gibi TÜSİAD, bu güne kadar, cebine kim daha fazlasını koyacaksa ona yanladı. Bir sermaye örgütü, doğası gereği emekçiye umut olamaz.

---------------

1.Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Siyasal Hayat, 534

2.Idib, 893

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.