Ajans Bakırçay
2020-06-20 14:51:51

Tepeköy'de Tepetakla

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 20 Haziran 2020, 14:51

Bergama’nın en büyük mahallesi Tepeköy. Merkeze 8 km. kadar uzaklıkta. Sosyo-kültürel açıdan da diğer mahallelerden farklı. Okuyanı çok. Dışarıya açılanı da…

Yıllar önce Bodrum’a çalışmaya giden biri, Tepeköy’e döndüğünde Bodrum’da gördüğü o güzelim Akdeniz mimarisini de (Sakız Adası evlerini andıran) buraya taşıyor.

Ne mi yapıyor?

Bodrum’da gördüğü o evlerin aynısını kendisine yapıyor. Beğenen bir başkası da…

Derken, şimdi Tepeköy’ün dört bir yanı Bodrum evleriyle dolu.

Dışarıdan bakan, denizi de olsa Bodrum’a geldiğini düşünecek nerdeyse.

Beyaz boyalı, ferah/ geniş evleriyle Tepeköy bir başka güzel…

Kahvelerinde oturan, sokak aralarında dolaşan bir yabancı Tepeköy’ün herhangi bir köy değil de Karşıyaka’nın bir mahallesi olduğunu düşünebilir.

****

Bergama, benim canım memleketim… Burada doğmadım ama kendimi hep Bergamalı olarak duyumsadım. Başkan Mehmet Gönenç de bu gerçeği Alsancak’taki bir kokteylimde dile getirdi zaten.

Ben de bu sorumlulukla Bergama’ya bir yanlış yapmamaya çalışıyorum.

Hiç ama hiçbir Bergamalı’yla sorunum olmadı örneğin. Öğrencisiyle, öğretmeniyle, esnafıyla, köylüsüyle, bürokratlarıyla yıllar yılı hep güzellikler yaşadım.

Sadece merkezi değil çok sayıda köyünü de (mahallesini) karış karış dolaştım.

Bu kasabanın tarihi/ coğrafyası ve insanı bana iyi geliyor kısaca.

Hatta kitabını bile yazdım: "Aşkım Bergama’m" diye. (Heyamola Yayınları)

****

Kısa süre kaymakamlık yapan Sayın Uğur Kolsuz ile köylere açtığımız kütüphaneler bahanesiyle bir araya gelmiştik. O günlerde yeni bir kütüphane için köy arayışındaydım.

Erzincan’ın bir köyünde 'Etnoğrafya Müzesi' açtığını öğrendiğim Uğur Kolsuz’a danışmak için yanına gitmiştim. O güne değin Bergama’ya önemli kültürel zenginlikler kazandıran Uğur Kolsuz ile şekillendirmiştik aklımızdan geçen müzemsi bir projeyi…

Köy olarak da Tepeköy’ün adını vermişti.

Niyetimiz; hem kütüphane hem de bir kütüphane müzesiydi. Sonraki günlerde kütüphane müzesi değil de 'Rasime Şeyhoğlu Aydınlanma Evi' olarak açacağımız bu kültür projesi için harekete geçtim. İşte o günlerde adım attım ilk kez Tepeköy’e.

Kaymakam Bey, bir kültür adamıydı. Sürekli okuyan, araştıran ve müzeciliğe önem veren…

Belediye Başkanı Mehmet Gönenç de…

Biri seçilmiş diğeri atanmış iki yöneticiyle el ele verirsek bu güzelim köye hiçbir köyde olmayan bir kültür merkezi kazandırabilirdik.

Çünkü köye ait iki katlı büyük bir binası da vardı.

Muhtarımız Efgan Aktaş ile o günlerde tanıştık. Neredeyse abi kardeş olduk.

Rotamı çizen kaymakam bey, el veren de belediye başkanıydı.

Öyle heyecanlıydım ki binanın dış cephesine yaptırdığım o devasa tabelayı ta İzmir’de yaptırıp taşıdık Tepeköy’e. Kocaman tabelada TEPEKÖY KÜLTÜR MERKEZİ yazılıydı.

Üstünde de T.C. BERGAMA BELEDİYESİ / RASİME- RECAİ ŞEYHOĞLU KÜTÜPHANELER ZİNCİRİ

Onun altında ise üç ayrı küçük tabela…

AZİZ NESİN ÇOCUK KÜTÜPHANESİ

FEYZA HEPÇİLİNGİRLER- RASİME ŞEYHOĞLU AYDINLANMA EVİ

ÖNER YAĞCI EDEBİYAT TARİHİ KÜTÜPHANESİ

Sözcüğün tek anlamıyla bir kültür merkeziydi burası.

Hiçbir köyde olmayan…

Hazırlıklar sırasında Mehmet Gönenç’in bize olan desteğini, muhtarın bir gece beni evinde konuk edişini, raflara kitapları yerleştirirken öğrencilerin ve köylülerin yardımını, eski bir öğrencim olan Bülent Ardıç’ın katkılarını unutmam ne mümkün…

Binlerce kitap…

Aziz Nesin’e ve Öner Yağcı’ya yakışmalıydı buradaki kitaplar.

Öner Yağcı’ya (Burhaniye) gidip geldiğim günler, Feyza Hanımla özel eşyalarını tek tek belirleyip köye taşımamız, anneme ait özel eşyaları özenle seçip buraya taşımam hep sarı sıcak günlerdeydi. Annemin en güzel iki elbisesini Ayvalık’ta camekanlatıp taşımıştım buraya.

Önemli veciz sözleri İzmir’de dekotaya yazdırıp getirmiştim. Fadim Baylan’ın armağan ettiği led televizyon ile.

Gece gündüz Tepeköy’e gelir gider olmuştum o günlerde. Kahveci Selam ile olan dostluğumuz o günlerden… Hazırlıklar sürüp gidiyorken Ayvalık’tan Almanya’da yaşayan bir akademisyenle bir çevreci bayanı da getirmiştik Feyza Hanımla…

İkide bir neden Feyza Hanım dediğime gelince…

O, benim canım kraliçem!

Türkçenin Kraliçesi olduğunu biliyor olmalısınız. Ülkemde öyle biliniyor.

Annem ve kızımdan sonra gelen üçüncü kraliçem o…

Yani çok sevdiğim… Yani çok saydığım…

Ayvalık’tan komşum, arkadaşım, yoldaşım!

Türkçe- Dilbilgisiyle ilgili sıkıştığım bir konuda hemen arayıp soru sorduğum Türkçecim/ Edebiyatçım!

Kitaplarını zevkle okuduğum Türkolog-Yazar…

Okuruyum, hayranıyım ve arkadaşıyım kısaca…

Öner Yağcı’ya olan yakınlığım/ kardeşliğim ona keza…

Masası, sandalyeleri, halıları, çerçeveli fotoğrafları, rengârenk kitapları ve bulunmaz antik eşyaları, bulunmaz aydınlatıcı- uyarıcı- uyandırıcı objeleri ve sayısı 100’e yakın masa saati/ kol saati ve duvar saatleriyle, değerli dolmakalemleriyle, ahşap kasa radyo, makaralı teyp, ses alma cihazı, faks ve benzeri etnoğrafik eşyalarıyla bulunmaz bir Etnoğrafya Müzesi oluşturduk özetle…

Ya da Kütüphane Müzesi…

Ya da Anı Evi…

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı İzmir Şube Başkanı ve arkadaşları, Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Aydın İleri, sosyolog Selim Karyelioğlu, Sektör Kimya Bölge Müdürü Yunus Demir, Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, Turan Şen gibi arkadaşlar burayı ziyaret ettiğinde, neler demişti duymanızı isterdim.

Nitekim sonraki aylarda Hüseyin Yurttaş’ın değerli eşi ve kızı burada Mehmet Gönenç ile birlikte çok sayıda öğrenciye okuma kültürüyle ilgili ders vermişlerdi. Biz de Feyza Hanımla Ayvalık’tan gelmiş, izlemiştik onları.

Amsterdam’daki halk kütüphanesi güzelliğindeydi burası.

Kitapların tamamı da sıfırdı.

20 Haziran 2016’da da açılışını yaptık Tepeköy’ün…

İstanbul’dan, Ayvalık’tan, Burhaniye’den, Karşıyaka’dan, Bergama’dan gelen konuklarla…

Kaymakam Osman Canatan (Uğur Kolsuz, Antakya’ya vali yardımcısı olarak atanmıştı o günlerde), Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Feyza Hepçilingirler, Öner Yağcı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şube Başkanı Gönül Hanım ve arkadaşları, yazar Afşin Kum ve Bergamalı kitapseverlerle…

Sarı sıcakta çocuklar gibi şendik, mutluyduk.

O günlerin kaymakamından da ricada bulunmuştum. Bergama’da okuyan lise öğrencileri ve yüksekokul öğrencileri buradaki zengin kütüphanemizden yararlansındı. Çünkü adı üstünde harikulade bir çocuk kütüphanesi oluşturduğumuz gibi bir de edebiyat tarihi kütüphanesi kurmuştuk burada. Her yerde bulunmayan kitaplar vardı Tepeköy’de…

Nazar değdi anlaşılan…

2019’un haziranında olsa gerek, Efgan Aktaş’tan bir telefon:

"Hocam, yeni muhtar kültür merkezini boşaltmanızı istiyor."

İnanamadım. Şaka gibi…

Ardında da yeni muhtar Mustafa Beyden bir telefon: "Hocam, burayı boşaltmanızı rica ediyorum. Başka bir amaçla kullanacağım."

Maden şirketinde çalışan yeni muhtar, bunun için de girişimde bulunmuş zaten… Belediyeye konuyla ilgili yazı yazmış. Binanın boşaltılmasını isteyen…

Şoke olmuştum. Tez elden Tepeköy’e ulaştım. Muhtarla konuşmaya…

Muhtar kararlıydı.

İstenmedik yerde kalacak değiliz ya…

Muhtardan izin istedim. Mehmet Gönenç ile konuşayım, size bilgi veririm dedim.

Maalesef…

Mehmet Gönenç ne yapsın ki… Artık belediye başkanı o değil… Seçimi köy muhtarı kaybettiği gibi Bergama da kaybetti.

O akşam otobüsle İzmir’e dönerken yanımdaki kişi selpağını uzattı. Gözümü silmem için…

"Bir şey mi battı gözünüze?" diye soran Bergamalı esnafa "Ağlıyorum" diyemedim.

Muhtarın "Burayı boşaltın hocam" demesi değil de köylülerin bu karara hiç itiraz etmemesiydi beni ağlatan…

Ve… 10 Ağustos 2019’da başım önde boşalttık Tepeköy Kültür Merkezi’ni.

Muhtar yoktu yanımızda. Oğlu vekâlet etmişti köyden tasımızı tarağımızı toplayışımıza…

Ne umutlarla açmıştık. Neler düşlemiştik.

Tepetaklak gelmiştik.

Tepeköy denince içim cız ediyor her defasında.

Yüreğim sızlıyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.