Ajans Bakırçay
2022-10-28 10:28:11

Suçlamalar

Avram Ventura

28 Ekim 2022, 10:28

Birçok konuda belleğime pek güvenmesem de, Cem’in Akbaba dergisinde yayımlanmış bir karikatürünü hiç unutmuyorum: Adam, odasında kolunu kaldırarak “Namussuzlar, şerefsizler, alçaklar” diye bağırıyor. Karısı kime ve niçin öyle söylediğini soruyor. Adam da, “Hanım sen sus diyor, anlamazsın. Öyle bağırıyorum ki bizi namuslu sansınlar!”

Bu karikatürün yayımlanmasından bu yana altmış yılı çoktan geçti. Bunun gülmecesi yanında, iletisinin her dönemde güncelliğini koruduğunu söyleyebilirim. Zaten günlük konuşmalarda, haber kanallarında, siyaset meydanlarında bu davranışın benzer örnekleri görüyor, duyuyoruz. Başkalarını suçlayarak kendilerini aklama yolunu seçen bu tür insanlar, o günlerini kurtarma amacında olsalar da, çağımızın teknolojik gelişmeleri karşısında, her an yalanlarıyla yüzleşmek zorunda kalabiliyorlar. Nitekim dün kara çaldıklarına, bugün güzelleme düzenlere bir anda çelişkili sözlerini anımsatabiliyorlar.

İnternetin hayatımıza girmesiyle çok şey değişti. Ulaşılabilen bilginin sınırsızlığı yanında, hiçbir şey artık gizli kalmıyor. Arkadaşlar arasında kayda girmemiş sözler, suçlamalar, bir ya da birkaç kişi dışında unutulup gidebiliyor. Oysaki bir yayın organında yer almış yazılar, sosyal medyada paylaşılmış görüntüler, üstünden uzun yıllar geçse de bir anda karşımıza çıkabiliyor. Bu yüzden başkalarından söz ederken, ilerde pişmanlık duymayacağımız bir yaklaşım içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Biraz daha geniş anlamda ele alacak olursak:

Düşünsel ve bedensel özgürlüğümüz olduğu sürece, her zaman bir seçim şansımızın bulunduğunu biliyoruz. Yaptığımız bu seçim sonucunda, bizim için olumlu ya da olumsuz olabilecek sonuçlarla karşılaşıyoruz. Çoğu kez istemediğimiz bir sonuç karşısında, bunun sorumluluğunu başkalarına yükleyerek sıyrılmaya çalışıyoruz. Yüzyıllar öncesinden, ünlü Romalı düşünür ve imparator Marcus Aurelius bakınız ne diyor: “Seçim seninse niçin yapılmaması gereken bir şeyi yapıyorsun? Bu bir başkasının seçimi ise neyi suçlayacaksın? Suçlama olmamalı!” diyor.

Sağduyu öyle dese, çağlar değişse de insan yapısı hiç değişmiyor. Her zaman hatalarımızı, suçlarımızı üstlenmeyerek, onları yükleyeceğimiz bir günah keçisi arıyoruz. Dilimizle olduğu kadar, eylemlerimizle de bunu yansıtmaya çalışıyoruz. Ben yapmadım diyoruz, başkaları beni kışkırttı ya da bunu senin yüzünden yaptım! Bir anda alevlenen ben ve sen tartışması…

Doğan Cüceloğlu, İnsan İnsana kitabında, ben dili ile sen dili arasındaki en önemli farkı şöyle açıklıyor: “Ben dili, konuşan kişinin iç dünyasındaki duyguları ifade eder ve bu duyguların ötesinde herhangi bir suçlama ve yargılamaya gitmez. Sen dilinde suçlama ve yargılama ağırlık taşır.”

Suçlamak kolaydır, ama başkalarını hedefleyerek suçlarımızdan sıyrılmaya çalıştığımızda, daha büyük yükümlülükler altına giriyoruz.

Suçlamaların çoğu kez bir bumerang etkisi yarattıklarını da unutmayalım.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.