Ajans Bakırçay
2020-01-01 11:47:25

Sorumsuzluğa ve Savaşa Hayır

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 01 Ocak 2020, 11:47

Bana öyle geliyor ki; evlat acısı bilmeyen, oğlunu çürüğe çıkaran ya da kısa süre bedelli askerlik yaptıran siyasetçi babalar, savaşın ve savaş acılarının ne olduğundan bihaberler.

Bu siyasiler, bir de ülkenin kaderini belirleyen konularda söz ve karar sahibiyseler durum daha da vahim…

Komşu ülkelerle olan anlaşmazlıkların çözümünü savaşta gören siyasiler, ülkelerini ateşin içine atan kararlara imza atarken vicdanları bundan rahatsız olmuyor.

Savaşın yıkım demek olduğunu/evlat acısı demek olduğunu/idrak edemiyorlar mı yoksa?

NATO’ya girmek uğruna Türkiye’nin Kore’ye 1950 yılında 1 tugay asker göndermesi, Kore’de 741 askerimizin bir hiç uğruna harcanması, 2147 askerimizin yaralanması, 234 askerimizin de esir düşmesi, o günlerin işbirlikçi/Amerikancı Menderes İktidarının sorumsuzluğundandı.

24 günlük bir deniz yolculuğundan sonra ancak ulaşılabilen Kore’de Türk askerinin işi neydi sorusunun mantıklı bir yanıtı yoktur. Kore ne komşumuzdu ne de atalarımızın toprağı…

Amerikan Emperyalizmi öyle istemiş, Menderes İktidarı da uşaklıkta kusur işlememişti.

Olan, 741 ana kuzusuna olmuştu. Ölen askerlerin babaları ne milletvekili ne de yüksek rütbeli subaydı. Garip, yoksul, dar gelirli aile çocuklarıydı her biri.

Suriye’ye, Irak’a asker gönderen iktidar mensuplarının hiçbirinin oğlu bu askeri harekâtlarda yer almış değil. Vatan millet nutukları atan, Mehmetçiğe methiyeler düzen iktidar mensuplarının oğulları ya çürüğe çıkarılmış gençler ya da bedelli askerlik yapanlar.

Çocukları cepheye gitmediğinden baba ve anne olarak hiçbirinin içi sızlamamakta/acı çekmemekteler. Oğulları askerde olan, cephede savaşmak durumunda kalan bir siyasetçi adı verebilir misiniz?

Cinsel tercihleri nedeniyle hor görülen, hatta aşağılanan Zeki Müren ve Bülent Ersoy’un askerlik yaptığı Türkiye’de, siyasilerin/varsıl ailelerin oğullarının çürüğe çıkması ya da bedelli askerlik yapması biraz garip değil mi?

Yüzlerce, binlerce yıl öncesindeydi, egemenlerin, devlet yöneticilerinin ve din adamlarının askerlikten muaf tutulmaları…

Her şey değişirken bu uygulamanın hiç değişmemesi düşündürücü değil mi?

Oğlu askerlik yapan bir Başbakan ya da Cumhurbaşkanı, oğlunu Suriye ve Irak’taki çarpışmalara gönderir mi?

Libya’ya asker gönderme konusunda şahan kesilen siyasilerin hangi birinin oğlu Libya’ya gidecektir bileniniz var mı?

Olan, analara olacak gene. Ağlayacaklar… Siyasiler de “Şehitler ölmez vatan bölünmez!" diye yoksul aile çocuklarının cenazelerinde boy gösterecekler.

Savaşların önüne geçmenin yolu, biraz ütopik de olsa Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Milli Savunma Bakanlarının, bütün milletvekillerinin oğullarına askerlik yaptırmaktan geçiyor bence. Hatta sorumlu siyasetçilerin oğulları savaşta rol model olmak üzere cephenin en önünde bulunmalılar. Halkımıza örnek olmalılar.

Bir günden bir güne Saray’a çıkmayan, hiç uçağa binmeyen, doğduğu toprağın dışında bir ülke ve sofrasında et görmeyen, sinema- tiyatro bilmeyen, yaz tatillerinde ailece deniz kıyısında bir tatil köyüne gidemeyen, elektrik parası çok gelecek diye klimayı çalıştırmayan, ek işler peşinde koşan Alilerin Hasanların Ayşelerin oğullarını ateş çemberine gönderirken kılları kıpırdamayan siyasilerin sorumsuz kararlarına dur denilmelidir.

Mehmetçik, ne piyon ne de kelledir. Harcanacak can, hiç değildir!

Libya, Türkiye’ye 4403 kilometre uzaklıkta. Uçak ile 2336 km.

Üç’e bölünmüş Libya’da, Türkiye, Müslüman Kardeşler Örgütü lideri Sarrac’ın Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin isteği üzerine, Hafter’in liderliğindeki Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusuna karşı savaşacak.

Türk ordusu, ne Sarrac’ın ne de Hafter’in yanında yer almalıdır. Türk ordusu, Anadolu insanının ordusudur. Bir başka ülkenin iç sorunlarının muhatabı değildir.

Hafter’in kim olduğunu bilmeyen Mehmetçik, neden Hafter’in düşmanı olsun ki…

Pahalılık, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kadın cinayetleri, savurganlık, nepotizm ve çocuk tecavüzleri gibi konuların yanı sıra yıllarca terörle mücadele eden ve terörü bitiremeyen Türkiye’nin Libya topraklarında bir maceraya girmesi, Suriye’de olduğu gibi halkımıza bir şey kazandırmayacak, aksine yeni acılara neden olacak. Analar gene ağlayacak.

Üretim, yatırım ve istihdam yaratma yerine halkımıza acıyı/ savaşı ve gözyaşını yaşatan bir iktidarın yaşadığı bütün sıkıntıları şiddet/ terörle mücadele ve topraklarımız dışındaki bir macerayla çözme çabası halkımızı dağ gibi sorunlarla karşı karşıya getirecek, ağır vergiler ve yağmur gibi gelecek zamlarla yaşamı daha da çekilmez hale getirecek.

Unutmayalım ki savaş; zenginler için fırsat, generaller için onur, yoksullar için ise ölümdür.

Savaşın yoksullar için bir ölüm demek olduğu hepimizce malumken, askerimizi Suriye, Irak ve Libya’ya göndererek kırdırmak kimin için zaferdir acaba?

Bir de düşünmeden edemiyor insan…

Libya için yola çıkmaya hazırlanan AKP’ye “Reis bizi de götür!” diyen tosuncuklar nerede?

Mehmetçik yerine neden Bahçeli’nin komandoları, AKP’nin Osmanlı Ocakları, Destici’nin Alperenleri ile Ethem Sancak’la birlikte şarkı söyleyen Perinçek’in Öncü Gençliği Libya için seferber olmazlar…

Ankara’da meydanlara çıkıp Mehter Takımıyla neden “Haydi Libya’ya!” yürüyüşü düzenleyip milli duygularımızı kabartmazlar bu milliyetçi - mukaddesatçı gençler?

Gün, tam da onlara göre bir gün değil midir?

Neden Reis, Mehmetçik yerine onlara görev vermez?

Onlar ki; toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çok değil midirler?

AK Gençlik ne güne duruyor, Libya’nın/Sarrac’ın tam da yardıma ihtiyaç duyduğu şu günlerde…

Gün, Reis’e ve Libya’ya omuz verme günü değil midir?

****

Libya’ya harekât izni için Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM’ye sunulan tezkereyle hükümet Meclis’ten yetki istiyor.

Muhalefetin bir kısmı evet derken diğer bir kısmı da hayır diyeceğe benzer.

İktidarseviciler ve yukarıda adlarını saydığımız Alperenler, AK Gençlik, Öncü Gençlik, Ülkücü Gençlik, Mehmetçikten önce bu sefere hazırlandığını neden ilân etmezler, şaşıyorum.

Yerli ve milli böylesi cengâver kadrolar varken neden tezkereye gereksinim duyulmaktadır?

Neden Orhan Gencebaylar, Ferdi Tayfurlar, Acun Ilıcalılar, Yavuz Bingöller, Serdar Ortaçlar, Emre Belezoğulları, Fatih Terimler “Reis, bizi de götür Libya’ya!" diye ortalığa dökülmemektedirler…

****

Siyaset, magazin ve spor dünyasının Saray’da ağırlanan ağır topları kör mü sağır mı yoksa…

Gün, Libya’ya için yola çıkma günü değil midir de sessizdir bu yandaş kadrolar?

Ülkemiz insanı, savaşın ve yıkımın yaşandığı toprakların çoğunun İslam ülkesi olduğu gerçeğini görmeli ve bunun nedenlerini düşünmeli - sorgulamalıdır.

Libya’ya gönderilecek asker; soframızdaki ekmeğin küçülmesi, elimize geçen maaşın kırpılması ve anaların gözyaşlarının çoğalmasıdır.

Suriye ile yaşadığımız sorun devam ediyorken bir de Libya ile sorun yaşayacak olmamız hepimizi düşündürmelidir.

AKP İktidarının İslâm ülkeleriyle alıp veremediği nedir diye düşünmekte yarar yok mu sizce…

Neden Müslüman Müslüman’ı boğazlamakta?

İslam dini barış diniyse ne oluyor bu savaş tamtamları?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.