Ne Yapmalı?

Bu ülkede komik şeyler oluyor.

Utanılası işler oluyor.

Bir ara müezzinin biri "Bütün kadınlar Erdoğan’a helaldir" demişti.

Sosyal Doku Başkanı Nurettin Yıldız "Çalışan kadın fuhuşa destek olur."

AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk "Allah insana günah işleme özgürlüğü vermiştir."

Sümeyye Erdoğan "Yolsuzluk soruşturması dine hakarettir" demişti anımsıyorsanız…

Mehmet Özhaseki, Çevre Ve Şehircilik Bakanı iken "10 yıl İmam Hatip Okulu Vakıf Başkanlığı yaptığım sırada 10’dan fazla kaçak imam hatip okulu yaptırdım" demişti de ağzımız açık kalmıştı.

Adam, kaçak yaptırdığı okullardan söz ediyor düpedüz!

Dünyanın hangi ülkesinde olur bu?

Son günlerde de komiklikten öte şeyler olmakta…

2016’da güvenlik başdanışmanı olarak, 2018’de güvenlik kurulu üyesi olarak atadığı Adnan Tanrıverdi’yle ve SADAT ile alakası olmadığını söylüyor Türkiye Cumhurbaşkanı.

Victor Hugo, Türkiye’nin bugünlerini görünce ne derdi bilmem.

Vaktiyle, "Dinle ilgili çok konuşanlardan uzak durun" diyordu ya…

Bizimkiler, herhangi bir konuda sıkıştırılmaya görsünler… Hemen "Ezanı susturmayacağız!" diyorlar. Sanki ezana laf eden varmış gibi…

Bayrağı da indirmeyeceklermiş. İndirmeye çalışan varmış gibi…

Hamaseti seviyorlar.

Hem de aşk derecesinde!

***

SEKA, TAKSAN TEZGAH SANAYİ, PETKİM STANDART KİMYA ŞİRKETİ, SÜMERBANK NAZİLLİ FABRİKASI, KUŞADASI LİMANI, TCDD İZMİR LİMANI bir bayrak gibi dalgalanıyordu ülkemiz semalarında. Her biri gururumuzdu, zenginliğimizdi.

Ne mi oldu? Hamasetsever AKP, 2003’te hepsini sattı.

2004’te ise; Eti Bakır İşletmeleri, Eti Elektrometalürji, Sümer Holding Bakırköy İşletmeleri, Kütahya Şeker Fabrikası, Eti Gümüş, Sümerbank Diyarbakır İşletmesi, Tügsaş Gemlik Gübre Sanayi, ESGAZ, Eti Krom, Tümosan Türk Motor Sanayi, İGSAŞ gibi zenginliklerimizi sattılar.

Dalgalanan bayrağımız gibiydi herbiri. İndirdiler.

2005’te 5, 2006’da 3, 2007’de 1, 2008’de 2, 2009’da 2, 2010 ‘da 1, 2011’de 2, 2013’te 1, 2016’da 1, 2017’de 1, 2019’da 1, 2021’de Milli Piyango, 2021’de de Mersin Taşucu Limanı gibi zenginliklerimizi elden çıkardılar.

Önceki maliye bakanlarından birinin dediği gibi, babalar gibi sattılar bu güzelim ülkenin zenginliklerini.

Çok kızdıkları, adını yok etmeye çalıştıkları Atatürk’ün kurduğu ne kadar zenginlik varsa hepsini elden çıkardılar.

Ayakları üstünde durabilen Türkiye’nin dalgalanan bayrağı gibiydi her biri. İndirdiler.

Sata sata 66 milyar dolar gelir elde ettiler.

2,8 trilyon dolarlık vergi topladılar.

Toplanan paralar halka hizmet içinse sormak gerek kaç fabrika açtınız?

Topladıklarını yetiremiyorlar olsa gerek ki sabah akşam her şeye zam yaparak ayakta durmaya çalışıyorlar.

Memlekette milyonlarca metrekarelik tarım arazileri bitmiş gibi Afrika’nın Sudan’ına gidip tarım yapmak üzere anlaşma yapıyorlar.

Şaibe sözcüğü gelmez mi aklınıza bu durumda?

***

Ekonomi kötü de eğitim iyi mi sanki…

Bir yarışma programında tıp fakültesi öğrencisine soruluyor: "1924 Anayasasında ve 1960 Anayasasında Türkiye’nin başkentinin hangisi olduğu yazar?"

Seçenekler de İstanbul, Ankara, Erzurum, Sivas

Tıp fakülteli yarışmacı yanıt veremiyor. Joker hakkını kullanıp seyircilerden medet umuyor.

Seyircilerin verdiği yanıt mı?

Yüzde 40 Ankara, yüzde 16 İstanbul, yüzde 28 Erzurum, yüzde 16 Sivas

AKP’nin 20 yılda verdiği eğitimin sonucu işte böyle!

Neymiş…

Agalar bayrağı indirtmeyeceklermiş, ezanı susturmayacaklarmış!

***

21 Mayıs 2022’de İstanbul/ Maltepe’de CHP’nin düzenlediği 'Milletin Sesi' mitinglerinin ikincisinde toplumsal bir itiraz vardı bu iktidara.

Son yılların iktidara olan en tepkili mitingiydi bu.

AKP’nin başını ürküten bir coşkusu vardı.

AKP’nin Başı, bundan böyle daha sinirli/ daha tepkili olur ve öfkeye dayalı söylemlerinin dozunu arttırırsa sürpriz olmaz bu.

Ezan/ bayrak nutuklarının artık prim yapmayacağını anlamıştır mutlaka.

Bursa Atatürk Stadı, Antalya Atatürk Stadı, Afyon Atatürk Stadı, Eskişehir Atatürk Stadı, Antakya Atatürk Stadı, Sakarya Atatürk Stadı bilindiği gibi Atatürk adı kaldırılarak Timsah Arena- Antalya Arena- Afyon Arena- Eti Arena- Hatay Arena ve Sakarya Arena yapılmıştı.

Kayseri ve Rize’deki Atatürk Stadyumları da Kadir Has ve Çaykur Didi Stadı olarak değiştirilmişti.

Sözlüklerde bunun adına 'nankörlük' diyorlar.

Dünyanın hiçbir ülkesinde kurucu liderlerin adını yok sayan bir zihniyet yok iken Türkiye’dekiler bu konuda olağanüstü gayretliler.

Gelişmeleri sessizce ama öfkeyle izleyen yığınlar, 21 Mayıs’ta silkindi.

Bu hayat pahalılığında yağmur gibi İstanbul’a yağdılar.

21 Mayıs, iktidara kırmızı ışığın gösterildiği bir uyarı gibiydi.

SADAT olayı bunda çok etkili olmuşa benziyor.

21 Mayıs, göz göre göre söylenen bu yalana tepki gibiydi.

Kuruluş gerekçesinde "Müslüman ülkelerin hassasiyetine uygun kontrgerilla eğitimi vermek" olduğu yazılan SADAT’ın baş danışmanı olan Tanrıverdi, 2019’da da İstanbul’da Üsküdar Üniversitesi’yle birlikte düzenlediği "İslam Ülkeleri İşbirliği Konferansı"nda bilindiği gibi İslam ülkelerinden oluşan 'Büyük İslam Devleti ASRİKA'yı kuracaklarını açıklamıştı.

Tanrıverdi’yle aynı masada bir toplantıda yer alan Cumhurbaşkanı, SADAT’la alakasının olmadığını söylüyor şimdi.

Biraz geriye gidelim…

Libya krizinin yaşandığı günlerde "TSK’nin katkısı var mı?" sorularına Recep Tayyip Erdoğan ne yanıt vermişti o günlerde anımsayalım:

"Hafter’e karşı bizim orada farklı bir ekibimiz var."

Farklı ekip dediği SADAT olmalı!

TSK değilse başka ne olabilir ki…

***

Halkımız kör, sağır ve dilsiz olmadığını 21 Mayıs’ta gösterdi.

İktidara karşı verilen demokratik tepkilerde sen ben demeden buluşmak, AKP’den kurtulmanın olmazsa olmazı!