Ajans Bakırçay
2021-07-23 12:34:14

Nasıl Millet Olunurmuş?

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 23 Temmuz 2021, 12:34

2021 Haziranının son günlerinde Marmaris’te denize ve yerleşim yerlerine yakın yerde çıkan yangın 8 saatte zorlukla söndürülürken bir orman işçisi de şehit oldu. Amfibi uçaklarımız dururken Marmaris’te helikopter kullanılması kuşkular yarattı. THK uçakları duruyorken neden kullanılmıyor, sorusu kafaları karıştırdı. AKP döneminde atıl hale getirilen uçaklar nedeniyle 150 futbol sahası büyüklüğündeki 110 hektar ormanlık alanın kül olması Tarım Ve Orman Bakanını ne kadar üzüyor, çok merak ediyorum.

Marmaris’imiz yanarken sahte içkiden de Tekirdağ’da ölenlerin sayısı 7’ye yükseliyordu.

Utanç bitmiyor ki…

Antalya’nın Elmalı’sında 7 ve 10 yaşlarındaki iki kardeşin öz anne ve üvey babaları tarafından uğradıkları cinsel istismarı resmederek anlattığı davada sanıkların tahliye edilmesi ise bir skandaldı.

2 Mayıs 2021'den bu yana çektiği video konuşmalarıyla ortalığı allak budak eden skandalları anlatan Sedat Peker’e karşı ise AKP gıkını çıkarmıyor. İddialara yanıt veremiyor.

Garip değil mi?

Başka bir gariplik de cumhurbaşkanı kararıyla 7 üniversiteye ait 13 enstitü, fakülte ve yüksekokulun kapatılması… Öte yandan da 9 üniversiteye 10 yeni enstitü, fakülte ve yüksekokulun kurulması…

Cumhurbaşkanının keyfince yönettiği bir ülkede polis de keyfince adam dövüyor tabii ki…

‘Onur Haftası’ kapsamında LGBTİ’nin yürüyüşünde polis resmen terör estirdi İstanbul’un Taksim’inde. Polislerin başındaki sorumlu müdürün “Ağzından laf çıkanı alın!” deyişi ve polislerin yere yatırdıkları birinin gırtlağına çöküp arkadan kelepçe takmaları insanlık dışıydı.

Oysa aynı polis, haziran ayı ortalarında HDP İzmir İl Başkanlığını basıp genç bir kadını öldüren katile ne ters kelepçe takıyor ne de gırtlağına çöküyor.

Belleklerimizden silinmeyecek bir soru soruyor katile polislerden biri: "Adın neydi abicim senin?"

Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Nietzsche’nin "Kim namus ve ahlâk şövalyeliği yapıyorsa bilin ki en namussuzu odur" sözünden çok etkilenmiş olmalı ki şöyle diyor: "Bize önce ahlâk reformu lazım. Hem de en babasından!"

Bir de…

Ülkemizde en çok ahlâk lafı eden kişi ve kişilerden ilk üçünün belirlenmesinde büyük yarar var.

Nietzsche’yi doğrulamak adına…

Adam, koca feylesof!

Yalan ve yanlış söyleyecek değil ya…

Yangın, sel, terör, pahalılık ve her türden abuk sabukluklarla boğuşuyor Türkiye. Bayram da olsa hiç ara vermiyor bu yapışık kardeşler. Ülkemizi çok sevmiş olsalar gerek…

Bu dertler başımızdan eksik değilken bizimkilerin saraylar yaptırmaya devam etmeleri, bana 1800’lü yılları anımsattı. Dolmabahçe Sarayı 1856’da yapılmış. Çırağan 1863’te, Beylerbeyi 1864’te, Yıldız Sarayı ise 1880’de. Yani… Osmanlı’nın çökmeye başladığı yıllarda…

Gönlümden şu geçiyor. Tez elden İzmir’e, Adana’ya, Van’a, Tekirdağ’a da bir saray yapsalar…

Pahalılık günden güne artarken, terör dur durak bilmiyorken, lüks harcamalar hiç bitmiyorken nasıl gelmez aklımıza o büyük Hayyam;

"Celladına aşık olmuşsa bir millet/ İster ezan, ister çan dinlet/ İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet/ Müstehaktır ona her türlü zillet"

Kahroluyorum, Ömer Hayyam’ın ülkemizde yaşayan bir torununun olmadığına… Kulak verir dinlerdik büyük bir zevkle herhalde.

Bayram şekeri niyetine olsa gerek içişleri bakanımız da hepimizi güldürmeye çalıştı geçtiğimiz gün.

"Millet olmak kolay iş değildir. Ay yıldızlı tabutları taşımakla millet olunur. Beraber Cuma namazında sıkı sıkı saf tutarak millet olunur."

Siyasal İslamcılığın sosyolojik yorumları Öztürk Serengil mizahına benziyor. Tatsız tuzsuz! 

Cumhurbaşkanı da içişleri bakanını aratmayan türden döktürüyor.

KKTC’yi ziyareti öncesinde "Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum."

Taliban dediğimiz, Molla Ömer’in 1994’te kurduğu, Afganistan’da şeriata dayalı devlet kurmak isteyen silahlı örgüt. Şiddet dilini kullanan, kadınların iş yaşamında yer almasını istemeyen, kız çocuklarının okumasını istemeyen cani ve sapkınlar ordusu.

RTE’nin sözlerine Taliban sözcüsünün verdiği yanıt da şöyle: "Türkiye ile iyi ilişkiler istiyoruz. Türkiye bizim kardeşimiz. İnanca dayalı pek çok ortak noktamız var ama Türkiye’nin geçmişi bırakıp bugüne ve geleceğe dönmesini istiyoruz. Ondan sonra diyalog isteyebiliriz."

Taliban, sakal bırakılmasını istiyor. Bırakmazsan cezalandırıyor. Ders kitaplarındaki resimleri beğenmeyip kaldırıyor. Esnafın namaz vakitlerinde dükkânlarını kapatmasını istiyor. Heykel, resim, sinema, tiyatro, müzik, televizyon istemiyor.

BirGün’de Fikri Sağlar’ın yazdığı gibi…

RTE, işte bu Taliban’la ters değilmiş. Taliban’ın Atatürk dönemini yok sayan bir AKP İktidarı özlemi içinde olduğu belli. Geçmişi bırakmaktan kastı bu olsa gerek…

Benzeştikleri yan da bu!

AK Parti’deki milletvekillerinin tamamının bunu onayladığını düşünmüyorum. Terör örgütü Taliban’la yan yana gelmeyi hazmedeceklerini sanmıyorum. Ama tek adama da gıkını çıkaramıyorlar. Bu da bir başka AKP gerçeği…

Son 19 yılda 17 bin okulun kapandığını ve günün birinde Türkiye’nin de kendilerine benzeyeceğini büyük bir aşkla izliyorlar olsa gerek Talibanlar…

Taliban’ı besleyen iki damar var: Emperyalizm ve cehalet!

Cumhurbaşkanı böyle konuşurken herkesin olan biteni dikkatle izlediğini sanmıyorum.

Ülkenin demografik yapısı değiştiriliyor adeta. Çok iyi yetişmiş insanlar yurtdışında kendilerine gelecek arayışına girmişken ülkemize de her gün eğitimsiz Suriyeli Afganistanlı, Nijerli, Iraklı, Kamerunlu göçmenler yerleşiyor.

Hesap, günün birinde onlara vatandaşlık verip AKP’li mi yapmak?

Meclis kürsüsünden sormak gerek bunu!

AKP, yaptığı yollarıyla/ köprüleriyle/ tünelleriyle değil, cahilleştirdiği/ Talibanlaştırdığı bu türden seçmenleriyle sürdürecek iktidarını.

Hastanelerde, PTT şubelerinde, plajlarda, avm’lerde dışarıdan göç etmiş insanları görüyorum. Özellikle Basmane ve çevresinde…

Sorum şu: Camilerde de görebiliyor musunuz o arkadaşları?

Yolu Basmane’ye düşenler, konuklarımızın (!) cami içinde değil de cami önlerinde olduğunu göreceklerdir.

Komedi bitmek tükenmek bilmiyor ülkemizde.

Yılda 1 milyon yolcu gelecek diye Balıkesir’e havalimanı yapıldı. 18 aydır tek bir uçak inmemiş Balıkesir’e…

Amaç; Yap- İşlet- Sat ya da yap- işlet- devretçileri mi sevindirmek?

İktidar, inşaatçılarla mı ortak?

Müjde sözcüğünün de anlamını değiştirdi gibi Sayın Başkanımız.

Müjdeden ne anlarsınız?

Elektrikte yüzde 50 indirim, temel gıda ürünlerinde KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi, asgari ücretten vergi alınmaması, bu yıl ataması yapılmayan 100 bin öğretmenin işe alınması, başlık parasının kaldırılması, herkese parasız internet hizmeti…

Müjde dediğin budur!

Cumhurbaşkanının müjdesi ise "Kıbrıs’a külliye yapacağız!"

Bu, Kıbrıslılara değil olsa olsa Sarayın gözdesi 5 müteahhite müjde olur.

***

Abdülbâki Gölpınarlı, yere oturur/ Mont Blanch dolmakalemiyle yazarmış. Ağızlıkla sigara içer, yanındaki su dolu kâseye atarmış izmariti. Sebebini soranlara da evinin ahşap olmasını gösterirmiş. Orhan Kemal’in tefrikalarını da merakla takip edermiş. Sokaklardan Bir Kız, romanının kahramanlarından Cevdet’in cezaevine düştüğünü okur okumaz Orhan Kemal’in evine gitmiş. "Ne olur bu çocuğu cezaevinden kurtar" demiş.

Bu topraklarda vaktiyle böylesi insanlar da vardı.

Saygılı, cambazlık nedir bilmeyen, insanları kandırmayan, dini siyasallaştırmayan, iyi niyetli, çocuk ruhlu, tertemiz…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.