Ajans Bakırçay
2021-05-23 20:29:59

Millet Kütüphanesi’nde Öğrencilerle

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 23 Mayıs 2021, 20:29

Sayın Cumhurbaşkanımız, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın yıldönümünde Millet Kütüphanesi’nde farklı üniversitelerde okuyan öğrencilerle bir araya geldi.

Gençlik Bayramı’nda gençlere yapılan bu jest iyi düşünülmüştü doğrusu…

Gençler sordu, Cumhurbaşkanımız yanıtladı.

Bir şey dikkatimden kaçmadı. Soruların her biri Başkanı çok mutlu etti. Çünkü sorular, Başkanı mutlu edecek türdendi.

Hepsi üniversiteli olan öğrencilere çanak soruları hiç yakıştıramadım.

Başkan, 77 olan üniversite sayısını 207’ye çıkardıklarını anlatıyor gururla. Her ile üniversite açmış olmanın güzelliğinden söz ediyor. Yıllar önce verilen 45 liracık burslarla önceki dönemleri aşağılar gibi konuşuyor. Keşke o 45 lirayla o gün için neler alınabildiğini de söyleseydi. Açtıkları o üniversitelerle gurur duyduğunu anlattı.

Hiçbir genç de "Açtınız ama hiç birinin ilk 500’de adı yok" demedi

"Açtınız ama üniversitelerde yeterince hoca yok. Hatta profesör bile yok" demedi.

Üniversiteli gençlerden hiçbiri merak edip Başkana hangi üniversiteyi bitirdiğini sormadı.

"Sizin zamanınızdaki eğitimle bugünün eğitim kalitesini kıyaslayacak olursanız, sizce öncekiler mi yeni açılanlar mı daha kaliteli?" diye sormadı.

Başkan, her ile üniversite açmakla analara babalara da yardımcı olduklarını söylüyor. Iğdır’dan, Hakkâri’den İstanbul’a üniversite okumak için herkesin gidemediğini; üniversiteyi her ilde yaşayan ana babaların ayaklarının altına getirerek ailelere destek olduklarını söylüyor. "Eskiden bu külfet oluyordu" diyor.

Gençlerden biri de kalkıp "Üniversiteyi kazanmış olmasına karşın parasızlıktan okuyamayan/ üniversiteyi yarıda bırakan çok öğrenci var" demiyor.

"Siz dört çocuğunuzu da Amerika’da okuttunuz. Bunu nasıl başardınız?" demiyor.

"Beş dakikalık konuşma süresinde defalarca ‘’ Sayın Cumhurbaşkanım" diyen öğrencinin Beştepe’ye daha önce de gelmiş olduğunu söylemesi düşündürdü beni.

Bu öğrencilerin hepsi mi AKP’li acaba diye düşünür oldum. Çünkü her soru 'çanak' tabir edilen türden sorulardı.

İnsan sormaz mı hiç, "Dünya üniversiteleriyle kıyas edildiğinde Türkiye üniversitelerinin performansı ne?" diye…

"Almanya, ABD, Fransa, Kanada ve İtalya’daki üniversite sayıları neden bizden daha az?" diye sorulmaz mı hiç?

Geçelim bunları…

Ben, programın on beş dakikasını izleyebildim. Ertesi günkü gazetelerden öğrendim daha başka nelerin sorulduğunu ve yanıtlandığını.

"O Nurettin Sofi denilen katili öldürdük. Yakında FETÖ takımından da önemli bir ismi açıklayacağız. Şu anda elimizde. Kimi yakaladık, hesaba çektik, onun açıklamasını da yapacağız" demiş.

Öğrencilerin arasında bir sosyoloji öğrencisi vardıysa şunu sormasını beklerdik:

"Sayın Cumhurbaşkanım, silahlı kuvvetlerimiz sürekli vuruyor. Aylardır - yıllardır sürüyor bu, ama dağdaki teröristin sayısının ne olduğuna kadar her şey biliniyorken terör bir türlü bitmiyor. Hemen hemen her gün etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısıyla /haberleriyle iç içe yaşıyoruz. Güç, kuvvet bizdeyken terör neden bitirilemiyor Sayın Başkanım?"

Üniversite gençleri hazır karşısındayken, Cumhurbaşkanımız "öldürdük" demek yerine, İYİ PARTİ Genel Başkanı Sayın Akşener hakkında "O, Filistin’in haritadaki yerini bilemeyecek kadar zavallıdır. Beni Netanyahu ile aynı kefeye koyacak kadar ahlaksızlaştı" demek yerine daha başka sözcükler kullanamaz mıydı örneğin…

Bir milletvekili böyle konuşsa 'siyaset' yaptı diyebiliriz. Bunda sorun olmaz.

Konuşan, herkese eşit uzaklıkta/ eşit yakınlıkta olması gereken, ülkenin tamamını kucaklaması gereken biri… Yani Cumhurbaşkanımız…

Milyonlarca oy almış bir siyasi partinin genel başkanına 'ahlaksız' demek ayıp olmuyor mu?

Kaldı ki sözü edilen genel başkan bir kadın… Bir eş, bir anne, bir nine o!

Kadına böylesi bir saygısızlık yakışır mı devletin başındaki kişiye?

Üstelik bu öğrenciler arasında Sayın Akşener’i beğenen bir öğrenci de olabilirdi. Onu üzmek/ kırmak değil midir bu?

Kaldı ki siyaset yapıyorsunuz. Sizi eleştirisiyle üzse bile siz geniş olmak zorundasınız. Dünyada bunun örnekleri çok.

Edebiyat fakültesinde okuyan bir kız öğrenciye, Cumhurbaşkanının kullandığı dil nedeniyle böyle bir soruyu sorması ne de güzel olurdu… Cumhurbaşkanına cesaretle böyle bir soru sorabildiği için Sayın Cumhurbaşkanımız da büyük bir demokratlık örneği sergilemiş olurdu en azından…

Yanlış mı?

Hakkında söylenen 'diktatör' nitelemesini de yerle bir etmiş olmaz mıydı?

Her öğrencinin bol bol 'Sayın Cumhurbaşkanım'lı hitabı ve sorulan soruların sormaktan/ sorgulamaktan/ eleştiriden ziyade ‘ aferin ‘ alacak tarzda olması???

Ne diyeyim bilemiyorum o güzel gençlere…

Saygı nedeniyle sık sık 'Sayın Cumhurbaşkanım' denilmesinde bir problem yok. Garipsediğimiz yok.

Her şey süt liman mıdır ülkemizde?

İntiharlar, iflaslar, haddinden fazla iş kazaları, doğa katliamı, yolsuzluklar, kadın cinayetleri…

Patagonya’da mı yaşanıyor bunlar?

Sorun mu yok ülkemizde?

Gençlerle bir araya gelindiğinde bir sorunu çözme adına düşünce/ proje geliştirmek varken orada olmayan bir muhalif lider aleyhinde konuşmak ne kadar vicdanidir?

Gençlere muhalefeti şikâyet eden bir Cumhurbaşkanı değil, sorunların üstesinden gelmiş ve gelecek olan bir Başkan profili çizmesi gerekmez miydi Sayın Erdoğan’ın?

Cumhurbaşkanı siyaseti çok sevdiğinden, muhalefete sataşmayı/ hakareti alışkanlık edindiğinden bunu yapabilir. Bu hoş görülebilir. Toplum da zaten alıştı buna.

Ya geleceğimiz demek olan o gençlerin soru sormanın ne demek olduğunu bilmeyen halleri?

"Son yıllarda artan intiharlar ve çocuk yaşta intihar edenlerin varlığı bir baba ve bir dede olarak sizi nasıl etkiliyor Sayın Cumhurbaşkanım?" denilemez miydi örneğin?

Ya da bir ilahiyat fakültesi öğrencisi, "Sayın Cumhurbaşkanım" deyip şöyle bir soru soramaz mıydı?

"Ülkemizdeki makam arabası saltanatı nedeniyle israfta dünya derecesi yaptığımızı bilmeyen kalmadı. Sizin de 15 uçaklık bir filonuz olduğunu gazeteler yazdı. Öte yandan Beştepe’nin dışındaki Saray inşaatları ve Beştepe’nin aylık masrafının ne olduğu da artık bilinmiyor değil Bu kadar israf ve gösterişin İslam‘da yeri olmadığını biliyor olmalısınız?

Bu arada Başkanlığınıza bağlı uçak filosunun sayısını söyleyebilir misiniz?"

Edebiyat Fakültesinde okuyan bir öğrenci de "Sayın Cumhurbaşkanım, son okuduğunuz bir roman ya da öykü- şiiri söyleyebilir misiniz bize?" demeliydi ki herkes Sayın Başkanın neler okuduğunu öğrenebilsindi. En küçük torununun 6 aylık olduğu programda dillenmişken onun en sevdiği yerli ve yabancı şair ve yazarları da öğrenebilsek fena mı olurdu?

Hatta okuduğu romanla ilgili görüşünü de sorabilmeliydi.

Dünyanın dört bir köşesini dolaşmış olan Başkanın hangi ülke edebiyatına ilgi duyduğunu da dinleyebilmeliydik bence…

Felsefe okuyan bir öğrenci de "Sizi en çok etkileyen feylesof kim?" dese fena mı olurdu?

Sokrates mi, Kant mı, Descartes mi, İbn-i Haldun mu, kim?

İsterdim ki Türkçe Öğretmenliği ya da filoloji öğrencisi bir kızımız ya da oğlumuz, "Efendim, ünsüz harfler okunurken sağına e ünlüsü getirilerek okunur gibi bir dilbilgisi kuralımız var bizim. Oysa siz BeMeCe’yi BiEmSi, CeHePe’yi de sürekli CeHaPe olarak okuyorsunuz. Yaptığınız bu yanlış bizi etkilemez ama yetişmekte olan küçük kardeşlerimize zarar verir. Sizi çok seviyoruz ama lütfen kardeşlerimize kötü örnek olmayınız efendim" desindi.

Müzikoloji öğrencisi biri de keşke çok sesli müzikle demokrasi arasındaki bağıntıya değinip, eleştirilere neden hiddetlendiğini, karikatürünü çizen bir karikatüriste neden celallendiğini sorsaydı.

"Bach ve Mozart dinliyor musunuz hiç?" diye sorsaydı…

Sınıf öğretmenliği okuyan bir öğretmen adayına şu soruyu sormak yakışmaz mıydı?

"Binlerce köy okulu kapatıldı ama 211 bin nüfuslu Batı Afrika ülkesi Sao Tome’da okul açtık. Zanzibar’da da… Moritanya ve Tanzanya gibi ülkelerde de.. Bu nasıl bir eğitim politikası efendim? Bunun neresi yerli ve milli?"

Görüyorum ki öğrenciler 'soru sorma sanatı' demek olan felsefeye uzak kalmışlar. Bizim liselerde felsefe mi okutulmuyor yoksa?

Eski Türkiye’de öğrenciler soruyordu. Yanıtlayanlar da terliyordu.

Cumhurbaşkanımız ne terledi ne üşüdü.

Çünkü soruların hepsi, bildik sorulardı.

Yorumlar (2)

Ali Şiri Şeyhoğlu 3 Yıl Önce

Tşk

Mehmet Büyükçelik 3 Yıl Önce

Recai Hocam çok güzel düşünceler bunlar. Sizi kutluyorum, ışığınızı yaymanız çok önemli. Sevgi ve saygıyla...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.