Ajans Bakırçay
2022-03-07 09:49:17

Kuruş ile Duruş

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 07 Mart 2022, 09:49

Son günlerde karşıma çıkan kahveci/ öğretmen/ öğrenci/ doktor ve belediyeci her arkadaşın sorusu aynı: "Sen ne diyorsun, Ukrayna mı Rusya mı?"

Bu soru karşısında bocalamışlığım/ dokuz dereden su getirmişliğim yok.

"AKP kimin yanındaysa ben onun karşısındayım!" diyorum.

Ancak…

Açıklama yapmayı da ihmal etmiyorum.

İllâ Ukrayna ya da Rusya’dan yana olmak zorunda mıyız da bize böyle soru soruluyor.

"Anneni mi seviyorsun, babanı mı?" der gibi…

Üçüncü bir seçenek yok mudur da illâ birini seçmeye zorlanıyoruz…

Yıllar önce okumuştum, Türkler verili donelerden hareketle görürler işini.

Adamın biri, yanındaki dostlarıyla akıl hastanesini ziyarete gider. Başhekime sorar: "Hasta kabul koşullarınız ya da aradığınız kriterler nelerdir?"

Başhekim konuklarını banyoya götürür, su dolu küveti göstererek başlar konuşmaya:

"Küvetteki suyu cezveyle mi kovayla mı daha kolay boşaltırsınız?" deriz hastamıza.

Adam, sanki kendisine sorulmuş gibi hızla ve heyecanla yanıt verir.

"Tabii ki kovayla" der.

Başhekim, kolunu sıvazlayıp elini küvete sokar ve tıpayı çıkarır. "Hayır" der.

"Bu şekilde daha çabuk boşalır."

***

Üçüncü bir seçenek vardır oysa…

Neden bu hesap edilmez?

Ama bize illâ iki seçenek sunuyorlar. Dünyası dar, aklı fazla gelişmemiş olanlar bunu düşünemiyor.

Neden Ukraynacı olalım, neden illâ Rusyacı olalım?

NATO’culuğa öyle teşneyiz ki iktidarıyla/ milyonlarca destekçisiyle hepimiz Ukraynacı olup gittik.

NATO’nun doğuya doğru olan genişleme politikasına karşı Rusya’nın varlığını koruma adına üzerine düşeni yapmasını neden yadırgamalı ki…

NATO denilen savaş örgütü / terör örgütü, düpedüz tehdit ediyor.

Yugoslavya’ya, Libya’ya ve daha çok sayıda ülkeye yaptıklarının gene aynısını yapıyor.

Batıcı Ukrayna yönetiminin komedyen başkanını da halk kahramanı olarak göstermeye çalışıp durmaktalar. Oysa Zelenski, halk kahramanı değil, ipleri bir oligarkın elinde olan sevimli bir siyasetçi. Batıcı, Amerikancı…

NATO’nun doğuya doğru genişleme politikası, Doğu dünyası için bir tehlike olduğundan Çin ve İran, hiç çekinmeden safını Rusya’nın yanında aldı.

Ukrayna’nın Neo Nazilerinin NATO yanında yer almaları doğal. Görevlerini yapıyorlar. Faşist oldukları için… NATO beslemeleri oldukları için…

NATO’nun dünya halkları için bir tehlike olduğunu bilen Sol, bu anlamda Ukraynacı olamaz.

Bir zamanlar başörtüsü eylemlerinde başörtülü siyasal İslamcıların yanında yer alan sol bir anlayışa tanık olmuştuk. Geride kalan yıllar o eylemcilerin özgürlükçü değil, aksine despotların gençleri olduğu gerçeğini gösterdi. AKP’nin gençleriydi onlar. Demokratlıkla da ilgileri yoktu. Liberaller ve kitle tabansız sol grupçuklar AKP’nin değirmenine su taşıdı o günlerde. Şimdi pişman mıdırlar bilmem…

Bugün de Sol, Ukrayna- Rusya Savaşı konusunda homojen bir görüş sergilemiyor gibi. Zelenski’yi özgürlük kahramanı gibi gören/ gösteren yandaş medyayla liberaller ve benzerleri Anti Rusya’cılıkta bir aradalar.

Ben Ukraynacı değilim örneğin…

Demiyoruz ki, illâ Rusyacı olun!

NATO’cu olmayın, Neo Nazilerde yana olmayın, oligarkların safında olmayın!

Türkiye’nin çıkarları Ukraynacı politikaların yanında değildir.

Yansız olmak, ilkeli olmak zor mudur da illâ Ukrayna?

***

Maalesef ki, acı bir gerçeğimiz var… Yoksulluk ve cehalet gibi…

Daha doğrusu gözümüzü açmamıza/ sağlıklı düşünmemize engel olan iki sorunumuz…

Cehalet ve yoksulluk!

İkisi, birbirini besliyor zaten…

Her şeye karşın ben umutluyum. Nedenine gelince…

Erzurum’dan İzmir’e ekmek parası için gelmiş olan kahveci Ekrem Bey gibi düşünen/ sorgulayan vatandaşlarımız var. En azından gözü kapalı takılmıyor iktidar medyasının arkasına. Düşünüyor ve doğru yolu bulmaya çalışıyor.

Tıpkı benim gibi…

Ben NATO’nun olduğu bir dünyada insanlık; barışı/ huzuru ve sevgiyi zor bulacaktır.

Gel gör ki sabah akşam uyuyan bir toplum olduğumuz gerçeği ile iç içeyiz. Nedenine gelince…

İsmet İnönü’nün asker kaçağı olduğuna inananlar bizim ülkenin insanları…

Avrupa’nın yiyecek içecek bulamadığına inananlar bizim ülkenin insanları…

Türkiye sınırları içinde 160 terörist kaldı. Bunun 570’i İBB’de çalışıyor diyen kişi bizim ülkenin siyasetçisi…

22 Ocak’ta açılacak olan Zonguldak- Kilimli Sahil Yolu’nun dalgalar tarafından yutulduğu/ milyarların israf edildiği gerçeğine karşın konunun yeterince dile getirilmediği ülke, bizim ülkemiz…

100 lira verip et almıyorum. Kuzu kestiriyorum diyen siyasetçiyi seçenler bizim ülkenin insanları…

1400-1500 yıldır dinini, 80 yıldır Atatürk’ü anlayamayanlar bizim ülkenin insanı.

Geometri kitabını yazan Atatürk’ün kurduğu Türkiye’yi şimdi dört işlemi yapamayan adamların yönettiğine tanık olunca Japonlarla olan farkımız geliyor gözümün önüne…

Yolsuzlukları açıklandığında onlar harakiri yapıyor, bizimkiler ise kakara kikiri…

Yolsuzluğu ortaya çıkarılan kişi hiç utanmaz mı?

Düşünün ki kümese bekçilik yapamayacak biri bakan yapılmış.

"Orman teşkilatı yerleşim yerlerini korumaktan, birinci derecede aslında sorumluluk belediyelerdedir. Ormanların yanmasına müsaade etmek zorunda kaldık."

Aynen böyle demişti görevden alınan orman bakanı.

Orman yangınına müsaade eden aynı kişi, Zelenski gibi komedi sanatçısı birinin alt kadrosundaydı ki komiklikte üstüne yok… Bakın, nasıl zırvalamıştı:

"Bu , 'saman ithal ettiniz, buğday ithal ettiniz' diyenlere karşı şunu söylüyorum. Türkiye’de para var ki ithalat yapabiliyor."

Komikliğini bakanlıktan alındığı güne kadar da sürdürdü sayın bakan.

"2018’den itibaren sürdürdüğüm bakanlık görevimden ayrılmış bulunuyorum. Görevden af talebimi kabulleri için kendilerine şükranlarımı arz ediyorum" diyerek…

Görevden alınanlar eşyanın tabiatına uygun olarak kızarlar/ gücenirler/ küserler.

AKP’nin göreve getirilenleri, kendilerini göreve getiren tarafından görevden alınınca gücenmek bir yana teşekkür edip şükranlarını sunuyorlar. AKP başlattı bu trendi…

Kendiliğinden istifa eden bir kişi bile yok…

Gel de şaşma… Her biri görevden affını istiyor giderayak…

Dört yıl içinde bu sekizincisi oluyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri dördüncü yılında 16 bakandan sekizini değiştirmek zorunda kaldı.

Demek ki bu sistem sakat!

Hiç endişeniz olmasın, sayın bakan yarın bir gün bol maaşlı bir koltukta arz-ı endam edecekler. Demedi demeyin!

Bülent Arınç ve benzerleri öyle olmadı mı?

Yoksulluk ve cehalet, ülkenin şakülünün kaymasına neden oldu.

Baksanıza…

Freedom House raporuna göre Türkiye, 2017 yılından bu yana 'Özgür Olmayan Ülkeler' arasında.

Bundan utanmak gerekmez mi?

Yoksulluğu ve cehaleti büyütünce utanmazlık da ona paralel olarak büyüyor olmalı.

NATO’culuk da bundan farksız!

Milano’da aynı kafadaki siyasetçiler Bicocca Üniversitesi’nde, Rusya’ya kızdıklarından paldır küldür Dostoyevski dersini programdan çıkarıverdiler.

Çok büyük tepkiler alınca da büyük bir ikiyüzlülükle geri adım atmak zorunda kaldılar.

Aynı NATO’cu zihniyet, Rusya düşmanlığı nedeniyle Uluslararası Bologna Kitap Fuarı’nda Rus kitaplarına yer vermiyor.

Rus Orkestra Şefi Valery Gergiev, Münih Filarmoni Orkestrası şefliğinden atıldı.

***

Uyarıcı tabelalar işe yarıyor mu bilmem ama yararı olur düşüncesiyle bence her bakanlığın kapısına, Diyanet’in girişine, Sarayın alnı çatına Özdemir Asaf’ın şu sözü asılmalı:

"İnsan olmak kuruş ile değil, duruş ile ölçülür."

Çünkü kuruş ile duruş hep karıştırılıyor bizim ülkede.

Son söz:

Şart mıdır Ukraynacı ya da Rusyacı olmak?

Yorumlar (1)

Ömer karcı 2 Yıl Önce

Harika anlatmışsın be kardeşim.Eline ve kalemine sağlık.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.