Ajans Bakırçay
2022-02-04 19:10:01

Karşıyaka’da Güzel Şeyler Oluyor; Veysel Çolak Parkı - Hidayet Karakuş Parkı

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 04 Şubat 2022, 19:10

Merak edip bilgisunara giren herkes; dünyanın dört bir köşesinde parklara ve bahçelere verilen isimlerin bilim- sanat-eğitim ve edebiyat alanında kişilere verildiğine tanık olur.

Pek tabii ki düşünürlere de…

Aristoteles, Sokrates, Platon bugün Yunanistan toprağında hakkıyla yaşıyor/ yaşatılıyor. Atina ve Selanik’te örneklerini görmeniz mümkün…

Voltaire, La Fontaine, Balzac, Victor Hugo, Alexandre Dumas, Gustave Flaubert, Emile Zola, Maupassant, Jean Paul Sartre, Albert Camus Fransa caddelerinde ve parklarında yaşıyor…

William Shakespeare, William Blake, Jane Austen, George Elliot, Bronte Kardeşler, Charles Dickens, J.R.R. Tolkien, Agatha Christie İngiltere sokaklarında/ parklarında ve meydanlarında…

Goethe, Thomas Mann, Rainer Marie Rilke, Nietzsche, Stefan Zweig, Hermann Hesse, Bertolt Brecht, Günter Grass adlarına Almanya’da büst, heykel ve cadde adı olarak rastlarsınız.

Dante Aligieri, Umberto Eco, Susanna Tamaro, Antonio Tabucchi, Niccolo Machiavelli ise İtalya’nın meydanlarında, caddelerinde ve parklarında karşınıza çıkar. İtalyan devletinin kurucusu Garibaldi’nin heykelini ise görünce ona merhaba diyesiniz gelir. Öyle haşmetli ki…

Ben, çarpılmışa döndüm örneğin…

Şilili Pablo Neruda, heykelinin yanı sıra müzeye dönüştürülmüş eviyle her turistin uğrak yeri.

Azerbaycan, Rusya, Belçika, Ukrayna, Makedonya, Bulgaristan, Arnavutluk, Gürcistan, İran ve Polonya’da da şairlerin, yazarların heykellerini/ büstlerini görüyorsunuz şehirlerin en büyük meydanlarında.

Kiev’de savaş yıllarında yaşamını yitirmiş askerlerin ise yan yana çok sayıda mezarlarına tanık oluyorsunuz. Anayurtlarını Nazi saldırılarına karşı korumaya çalışırken şehit düşen askerlere olan saygıyı görüyorsunuz. Tek tek şehit düşmüş askerlerin adlarını değil, tümünün adını yaşatmayı uygun bulmuşlar. Tek tek şehit adlarını sokaklara vermenin anlamsız olduğunu düşündüler belki…

Devlet kurucularına, siyasi önderlere, sanatçılara gösterilen bu saygı, insan olmanın bir göstergesi…

Özbekistan’daki devasa anıtlar ve heykeller de insana ve sanata saygının birer örneği…

Shahr-i Zindan Heykelleri, World War II Memorial, Memorial for Cosmonauts, Monument to Hodja Nasreddin gibi… Toplumsal bellek oluşturma çabasındalar belli ki…

Unutturmamaya çalışıyorlar…

Havana’daki (Küba) görkemli Jose Marti heykeli ise büyüleyici…

Mayorka, İbiza, Mikonos adalarını görmeyi Semerkant’ın / Buhara’nın ve Almatı’nın önüne geçiren yerli turistlerimiz Taşkent’teki Timur heykelini görmeyi neden merak etmezler anlamamışımdır bir türlü... Orta Asya ülkelerindeki heykele ve meydanlara verilen önemi keşke görsek ve anlasak da ülkemizde de aynılarının yapılması için istekte bulunabilsek…

Özetle, dünyanın en Batı’sından en Doğu’suna kadar insanoğlu kendi değerlerine sahip çıkmayı işin olmazsa olmazı bilmiş.

Sanatçısını, düşüncesi nedeniyle ihmal etmeyip onu sokağında/ caddesinde ve meydanlarında yaşatmış. Kâh heykelini dikerek kâh büstünü yaparak kâh adını parklara vererek…

Yıllar önce de Sefa Taşkın, Bergama’da yapmıştı bunu. Güzel olan her şeyin adını sokağa ve caddeye vererek…

***

Karşıyaka’mız güzel şeylere layık…

Okuma yazma oranının bir hayli yüksek olduğu Karşıyaka’mızda öylesi devasa heykeller yok değil. Örneğin Soğukkuyu’daki Nazım Hikmet…

Ne var ki tek!

Sahildeki Attilâ İlhan büstü, yurtsever bilim insanı Ahmet Taner Kışlalı heykeli…

Adı bir bulvara ve mahalleye verilen Bahriye Üçok…

Karşıyakalı vefalı… Salah Birsel’in de adını bir sokağa verdi örneğin. Besteci Yusuf Nalkesen, besteci Şadi Hoşses’in de…

Keşke Nahit Ulvi Akgün’ü de yaşatsak…

Sokaklar, caddeler, parklar, meydanlar o kentin sanatçılarının adıyla anılmalı…

Kenti büyütenler ve tanıtanlar onlar zira…

Paris’te bir okulun bahçesinde Lamartin’in büstünün bulunması bundan…

Moskova’da Puşkin’in bir üniversite yerleşkesinde adının bulunması bundan…

Neden düşünmezler Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin yerleşkesine bir Attilâ İlhan büstünü… Attilâ İlhan bizim değil mi?

Edebiyat fakültelerinden neden birisi Tarık Dursun K. Adını bir kürsüye vermez örneğin?

***

Karşıyaka’nın estetik bilimi konusunda diplomalı olan doktoru ve belediye meclis üyeleri bir karar almışlar ve iki parka Veysel Çolak ve Hidayet Karakuş adının verilmesini uygun görmüşler.

Karşıyaka’da yarım asırdır yaşayan biri Rizeli diğeri İspartalı şair-yazar Veysel Çolak ve Hidayet Karakuş, Karşıyaka’nın en üretken edebiyatçılarından… Her ikisi de çok sayıda ödülün sahibi…

Adları çoktan verilmeliydi bir parka ya da caddeye.

Şiire, romana, çocuk edebiyatına önemli katkıları olan bu iki şair- yazarın adının birer parkta yaşatılıyor olması Karşıyaka için bir kazançtır.

Başkanın, milletvekilinin, meclis üyelerinin, edebiyatseverlerin, mahalle sakinlerinin kış soğuğunda onları yalnız bırakmaması, alınan kararın doğruluğunu gösteriyor.

Sıra geldi o parklarda Şiir Gecelerinin düzenlenmesine…

Mahalleli çocuklar arasında şiir yarışmalarının açılmasına…

İnanıyorum, onlar da olacak!

Başkan ve ekibinin bunu başaracağına inanıyorum.

Sahi…

Neden yılda bir Veysel Çolak ve Hidayet Karakuş adına o parklarda 'Şiir Gecesi' yapılmıyor olsun.

Her iki parkta neden kaydıraklar yok?

Ya da İzmir Milletvekili Atilla Sertel’in önerdiği gibi neden ağacın dallarına ya da gövdesine birer dörtlük asılmasın…

Veysel Çolak da parktaki ağaçların her birinin adı olsun istedi. Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi…

Yaşasın!

Şimdiden şiir açmış Karşıyaka’yı görüyorum ben!

Şair, şiir, Karşıyaka…

Çok da yakıştı hani!.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.