Ajans Bakırçay
2022-04-21 16:46:51

Julia Clark

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 21 Nisan 2022, 16:46

Kendi insanımızın kendi insanına söyleyemediklerini/ yazamadıklarını başkalarının söylemesine tanık olunca feylesoflaşasım geliyor. İnsan düşündüğünü/ bildiğini neden çekinir ki söylemekten diyesim geliyor.

Gerçekleri söylemek için insanın Marks, Voltaire, Hugo, Atatürk, Gandhi, Sartre, Turan Dursun ya da Uğur Mumcu olması gerekmez ki…

Kaldı ki bizler "Gerçekleri konuşmaktan korkmayınız!" diyen bir kurucu önderin ülkesinin yurttaşlarıyız.

***

2015 yılında olsa gerek, Avustralya Başbakanı Julia Clark bir Müslüman göstericiye şöyle demişti:

"Niçin bu kadar mutaassıpsın, niçin Suudi Arabistan ya da İran’da oturmuyorsun, niçin İslam devletini (ülkesini) terk ettin? Siz, Allah’ın İslam ile mübarek kıldığını söylediğiniz devleti terk ediyorsunuz. Adalet, refah, sağlık güvencesi, sosyal güvenlik, adil çalışma hakkı, düşünce özgürlüğü için kâfir olduğunu söylediğiniz memleketlere göç ediyorsunuz. Bize fanatiklikten ve nefretten bahsetmeyin! Bize saygı duyun ya da burayı terk edin! Çünkü biz, size kaybettiğiniz her şeyi verdik."

Elbette ki beyni 1300 gram olmayan biri, bu sözlerin sahibini ırkçı/ faşist olarak değerlendirebilir.

Sayın Clark, samimi. İkiyüzlülüğü teşhir etmeye çalışıyor.

Kadınların etek boyları ve kıyafeti konusunda vaaz verip de yolsuzluk/ hırsızlık/ israf ve taciz-tecavüz konularında susanlar/ pısanlar bizimkiler değil mi?

Şeriat istediğini söyleyip de Batı’nın büyük kentlerinde laik yaşamın nimetlerinden yararlananlar bizimkiler değil mi?

İmam hatipleri destekleyip de çocuklarını özel kolejlere gönderenler bizimkiler değil mi?

Terörden korkmayız deyip zırhlı araçlara binenler bizimkiler değil mi?

Şehitlere övgüler düzüp şehitliği yüceltenlerin; çocuklarına çürük rapor aldıkları ülkenin vatandaşları bizler değil miyiz?

Fakirlik Allah’a yakın olmaktır deyip de 5 ayrı yerden maaş alanların Türkiye’si değil miyiz?

15 kez sahte bal ve tereyağı üretmekten ceza alan iktidar partili birinin Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği Genel Müdürlüğüne atanması bizim ülkemizde olmadı mı?

Sayın Clark’ın sözleri mütedeyyinleri üzebilir. Üzülmesinler bence…

Rakıyı 500, Sigarayı 30 lira yapsan yine de içen içer. Ama camiye girişi 5 lira yap, cemaatten bir kişi kalırsa ben de adam değilim, demiş biri ya…

Laiklik karşıtları ve mütedeyyinler bu sözleri iyi değerlendirmeli bence.

"Kadının yeri annelik olmalı" diyen AKP’li Mehmet Müezzinoğlu’nun iki kızının da doktor olduğu yazıldı sosyal medyada.

"Bütün okullar imam hatip olmalı" diyen AKP’li Ali Boğa’nın torunu Fransız Koleji mezunu…

Ele verir talkını kendi yutar salkımı, deniliyordu buna yanılmıyorsam…

Hangi yöne baksan ikiyüzlülük!

AKP, demografik yapıyı değiştirme çabasının dışında toplumu çürüttü/ çürütmeye de devam ediyor.

Bazen de içinden geçenleri ister istemez dışa vuruyorlar. GİBİ

"Suriye’yi istikrarsızlaştırma çabalarımızda uluslararası toplumdan beklediğimiz desteği alamadık" diyen kimdi sahi?

Julia Clark’ın bilmedikleri de var…

Birol Yıldırım adındaki vatandaş, polisle tartışan ve gözaltına alınan arkadaşının akıbetini öğrenmek için İstanbul/ Esenyurt Karakolu’na gidiyor.

Sonuç mu? Birol Bey, karakolda işkenceyle öldürülüyor.

AKP’nin içinde 'Ak' sözcüğü geçiyor ya…

D.P. Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın sözleri geliverdi aklıma: "Adınızın ak olması yetmez. Alnınız da ak olmalı."

Nedense aklıma hep ekonomist(!) RTE’nin şu unutulmaz sözleri geliyor laiklik- demokrasi- iman konuları gündeme gelince:

"Demokrasi, amaç değil araçtır. Demokrasi bir tramvay gibidir. Gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz."

Bu sözü anımsayınca da Abdüllatif Şener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Ertuğrul Günay gibi siyasiler geliveriyor gözümün önüne.

Yararlandılar, kullandılar ve selpak gibi attılar.

Düşünebiliyor musunuz bu ülkede AKP iktidarında "Hudut namustur" pankartı asanlar gözaltına alındı.

Çürümekten söz ettim ya…

Pelin Gündeş Bakır, AKP’den ihraç edilen 24. Dönem Kayseri Milletvekili. Bir soruya verdiği yanıt şöyle: "Ben AKP’li değilim. Hiç olmadım."

AKP, kafaları karıştıran bir parti.

19,5 yıldır da iktidarda. Oy verenler de bu ülkenin vatandaşları.

Ne desek bilmem ki…

Her sel ve deprem ya da yangın ülkemizi kasıp kavurdu ya… Vergilerimizi felaketler için harcamak yerine vatandaştan İBAN nosu vererek yardım istediler ve milyonlarca lira yardım, devletin kasasına girdi ve yardımların nerelere harcandığını doğru dürüst açıklamadılar, es geçtiler ya…

Cumhurbaşkanı bakın ne diyor: "Biz ne zaman bir ve beraber olacağız? Her zaman karalamak için bir şeyler mi bulmak lazım? Şimdi eleştiriler başladı, AFAD’a para mı vereceğiz? Kimse gırtlağını sıkarak para istemiyor. Hayırda bulunmak isteyen verir, istemeyen vermez. İsteyenin önünü kesme!"

Vergiler yetmiyor, örtülü ödenek yetmiyor, bir de bağış istiyor Cumhurbaşkanı.

Pes yani!

İktidarın vazgeçemediği eylemlerden biri de Atatürk düşmanlığı…

Tabelalardan T.C.’yi kaldırmak, andımızı yok saymak ve kaldırmak dışında Atatürk adına ne varsa yok etme çabasındalar. Saklı gizli yaptıkları gibi bazen de aleni yapıyorlar bu işi

Cumhurbaşkanı, Ankara’da kabul ettiği Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile Saray’da basın toplantısı düzenliyor. Cumhurbaşkanı, "FETÖ’nün Etiyopa’daki tüm okulları Türkiye Maarif Vakfı’na devredildi" diyor.

Abiy Ahmed de Atatürk ile ilgili övgü dolu sözler kullanıyor. Ancak bu sözler çevrilirken ‘ Büyük reformist ve karizmatik lider ‘ sözleri yok sayılıyor.

Ağalar, Atatürk’ün adına da yaptıklarına da tahammül edemiyorlar çünkü…

Atatürk’ü yok saymaya çabalayanların öznelerinden biri de Diyanet İşleri Başkanı. İktidarın hık deyicisi olan zat…

Midye, kalamar, karides ve istakozu yemenin haram olduğunu söyledi bir süre önce.

Millet, işsizlik ve açlıkla boğuşurken görüyor musunuz adamın neyle uğraştığını?

Hanefi mezhebinde meğerse midye, kalamar, yengeç, istakoz, karides gibi deniz canlılarını yemek helal değilmiş.

İstanbul’un işgal edildiği yıllarda da Başkanın saygıdeğer bulduğuna emin olduğum din adamları kadınların eteklerinin boyuyla uğraşmaktaydı. İşgal altındayken acaba "Ezanı susturamayacaksınız!" diye külhanbeylik yapabiliyorlar mıydı acaba İngilizlere, o günün din adamları?

Hık mık diyenler, tarihçilere sorabilirler bunu. İtiraz bir yana, dosttular İngiliz işgalcilerle.

Değişen bir şey yok.

İşsizliğe çare bulmak, açlığı yok etmek değil de hep hamaset…

Yaptıkları bu!

Diyanetin başındaki uyanığın görevi, toplumu uyutmak!

Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve 6 Kızılay yöneticisine son 2 yılda "huzur hakkı" adı altında 2,5 milyon lira ödendiğinin ortaya çıkması karşısında hiç sesi çıktı mı?

Uyuşturucu baronu Ali Osman Akat’ın tutuklandığını öğrendik.

Peki… Sahibi olduğu şirketin Meclis’e hijyen kiti sattığı ortaya çıkınca bunun ne demek olduğunu hiç mi merak etmez Sayın Diyanet İşleri Başkanı!

Kokain ve kolonya satıcısının Meclis’le olan ilişkisini hiç mi merak etmez?

Baksanıza… ODTÜ Yerleşkesinde TÜBİTAK Ulakbim Modsimmer Veri Merkezi kurulması için açılan ihale 48 milyon lira karşılığında eski maliye bakanı Kemal Unakıtan’ın çocukları Fatma ve Zeynep Unakıtan’ın yanı sıra eşi Ahsen Unakıtan’ın da yönetiminde bulunduğu TELEMOBİL Bilgi İletişim Hizmetleri Sanayi Ticaret A.Ş.’ye veriliyor.

Anımsarsınız değil mi, Kurnaz Kemal Unakıtan’ın tavukçuluk yapan oğlu Abdullah, vergiler arttırılmadan önce mısır ithalatı yaptığı için gündeme gelmişti.

2002-2009 yıllarında Maliye Bakanlığı yapan Unakıtan, özelleştirilmelerde çok önemli rol oynamıştı. "Babalar gibi satarız" sözleriyle de belleklerimize kazınmıştı.

Bir zamanlar Unakıtan’a şimdi de Unakıtan’ın çocuklarına…

Devletin Diyanet İşleri Başkanı’nın bu konuda bir fetvası olmayacak mı?

2020’de 450 bin 803 çocuk karakolluk olmuş. O çocuklar için söyleyeceği bir sözü olmayacak mı?

Cumhurbaşkanı "Ben sosyal medyaya hiç olumlu bakmıyorum" diyen Cumhurbaşkanına "Bin fikir açsın bir fikir yarışsın" dileğinde bulunmayacak mı?

Düşüncelerin dillendirilmesinden korkulmaması gerektiğini neden salık vermez kankasına…

Cumhurbaşkanına hakaretten 38 bin kişi mahkemelik oldu.

Neden 'itidal' tavsiyesinde bulunmaz ve neden itidalle ilgili bir fetva yayımlamaz örneğin?

AKP’nin öznelerinden Mehmet Özhaseki’nin "İslam dünyasında cehalet hâkimdir. Ama bu o kadar da kötü bir şey değildir" sözü yoksa bütünüyle kendilerini mi anlatıyor.

Gelelim harcamalara…

Moskova’da cami için 170 milyon dolar, Amerika’da Diyanet Merkezi için 100 milyon dolar, Cibuti’ye cami için 12,6 milyon dolar harcandı.

7 kişinin öldüğü Rize sel felaketi için AKP 2 milyon dolarlık yardımda bulundu.

Bozkurt ilçesindeki sel felaketi için 4 milyon dolar…

Bir şey söylemesi gerekmez mi Başkanın?

Vicdanla, ahlakla ilgili…

Kurtuluş Savaşı yıllarındaki İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nde bulunanları lütfen merak edip öğrenin. Başkanlarını, üyelerini ve en militanlarını.

Ve kimlere hizmet ettiklerini…

Donup kalacaksınız!

Dini siyasallaştıranların bir kısmı değil/ yarısı değil, tamamı emperyalizmin sadık uşakları olarak karşınıza çıkar. Onlara en güzel dersi Mustafa Kemal vermişti. Atatürk’e olan öfkeleri bundan!

Julia Clark, yüzümüze ayna tutar gibi oldu o açıklamasıyla. Hiç kızmayalım ona. Aksine teşekkür edelim. Bizim söylemeye cesaret edemediğimiz konulara el attı.

Muammer Toprakçı ile ülkemize teşrif edip de beş on gün konuğumuz olsa keşke…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.