Bizimkiler, kendilerini komik durumlara sokmaktan zevk alıyorlar gibi.
Suratlarına bakarsanız çok ciddi görünüyorlar ama bir gerçek var ki komikler…
ABD’li rahip Andrew Brunson, FETÖ ve PKK ile işbirliği yapıyor suçlamasıyla 2016’da tutuklanmıştı.
ABD’nin tehditlerine bizimkiler kızdı köpürdü güya ama sonunda 2018 yılında Brunson’un özel uçakla ülkesine dönmesine seyirci kaldılar.
Atıp tutmalar bir işe yaramadı anlayacağınız.
Alman gazeteci Deniz Yücel için de aynı kükremeler oldu ama o da bir yıl tutuklu kaldıktan sonra özel uçakla ülkesine gitti.
2009’da da Davos’ta İsrail Devlet Başkanına kükremişti o günlerin Başbakanı.
"Sesinin bu kadar yüksek çıkması suçluluk psikolojisinden. Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Benim için bundan böyle Davos bitmiştir. Daha da Davos’a gelmem" diyerek toplantıyı terk etmişti anımsayacak olursak…
Oysa 2007’de Ankara’ya gelen İsrail Devlet Başkanı TBMM’de Atatürk vurgusu ve övgüsü ile dopdolu bir konuşma yapmış/ bir şiir okumuş, alkışlanmış ve Sayın Başbakanımız ile tokalaşmıştı.
Son olarak gene bunlara benzer bir sorun yaşadık.
İsrailli bir çift 10 Kasım günü Çamlıca Kulesi’ndeyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evinin fotoğraflarını çekmiş. Oradaki sayın muhbir bir görevli vatandaşımızın işgüzarlığı sonucu çift, casusluk suçlamasıyla çıkarıldıkları mahkemede tutuklanmıştı.
Sonuç mu?
Gene diğerleri gibi…
Özel uçakla çift Telaviv’e döndü.
***
"Bu can bu tende oldukça kimse Papaz’ı alamaz.", "Ben bu makamda olduğum sürece Deniz Yücel iade edilmeyecek" şeklinde efelenmelerin bir işe yaramadığına tanık olmaktan üzüntü duyuyor insanımız.
Devlet yönetme konusunda yeterli birikimi olmayan kadrolarla ülkemizin yönetiliyor olması çok üzücü.
Belki de gülüyorlar halimize…
Suriye’nin Başkanıyla da içli dışlıydık bir ara…
Ne oldu bildiğimiz yok, şimdi kanlı bıçaklıyız.
Ne olup bitiyor da böyle durumlar yaşıyoruz, bunun bir açıklaması olmalı, değil mi?
Devlet böyle mi yönetilir?
İtibar böyle mi sağlanır?
Uçak, araç ve sarayla itibarın sağlanmadığını/ sağlanamayacağını artık öğrenmek gerek.