Ajans Bakırçay
2022-01-24 13:57:12

Gerilim

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 24 Ocak 2022, 13:57

İktidarın Fazıl Say’a politik tercihi nedeniyle yüklendiği günlerde Sabah’ta yazan Hıncal Uluç’un "Fazıl Say Türkiye’dir, dokunmayın ona!" benzer sahiplenmesi hiç aklımdan çıkmaz.

Hıncal Uluç ve abisi Öcal Uluç’un böylesi demokrat tavırlarına yabancı değiliz.

Kamu vicdanının sesi, soluğu oldukları her birimizin malumu…

Siyasal iktidarların Nazım Hikmet, Ruhi Su, Can Yücel, Fazıl Say, Tarık Akan ve benzeri değerlerimizi neden bir türlü sevemediği de hepimizin malumu…

19 Ağustos 2009 tarihli SABAH gazetesinin manşeti şöyleydi:

"Minik Serçe’nin cesur yüreği"

Açılım sürecinde "Bu sürece karşı duranlar iki cihanda lekeli" demişti ya…

Şimdi de bir şarkısında "Binmişiz bir alâmete gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Âdem’e…" dediği için linç etmeye çalışıyorlar Serçe’yi.

Tehditler gırla!

İktidar yanlısı Milli Beka Hareketi, Aksu’nun Beykoz’daki evinin önünde protesto etti Minik Serçe’yi. Eminim de bunun karşılığını bir ödülle almışlardır.

RTE ise o her zamanki üslubuyla bir camide esti gürledi. "Hz. Âdem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir."

Diplomasız Cumhurbaşkanı; iyilik- güzellik- ibadet-dürüstlük gibi konuların işlendiği bir mekânda dil koparma vaazı verdi.

Şimdi bir serseri, bu vaazdan etkilenip Sezen Aksu’ya saldırsa, yaralasa veyahut öldürme girişiminde bulunsa bu eylemin suçlusu olarak kim görülecek?

Cumhurbaşkanının konuşması, din üzerinden insanları birbirine düşmanlaştırma değil de nedir?

Günden güne yoksullaştırılan ve cahilleştirilen insanımızın Cumhurbaşkanından etkilenip bir cinayet işlemeyeceğinin garantisini kim verebilir?

Yakışır mı bu sözler bir Cumhurbaşkanına?

Beren Saat adlı oyuncunun sözleri ne de güzel anlatmış milletin aklından geçenleri. "Ben, siyaset kadar edebiyat sevdalısı olduğunu düşünürdüm bugüne kadar."

Cumhurbaşkanı çok öfkeli. Her dakika sinirli… Büyük bir gerilim içinde. Bu da onu akla gelmez sözlerin sahibi konumuna getiriyor. Keşke biraz da Cemal Süreye, Orhan Veli, Edip Cansever, Ümit Yaşar okusa…

Camide dil koparmak propagandası yapılır mı Allahaşkına?

Ya bir meczup bu sözleri kendisine verilmiş bir talimat gibi algılarsa…

Cumhurbaşkanı, bunun hesabını yapamamakta maalesef…

Sadece Necip Fazıl okumakla olmuyor bu işler demek ki… Bunu anlamak gerek.

Sevgi dilini kullanmak bu denli zor mudur?

***

İstanbul’da, Üsküdar/ Bülbülderesi’nde Azra Erhat’ın mezarının Vandallar tarafından kırılıp dökülmesini sorun yapmayanlar şimdi Sezen Aksu’nun şarkısını sorun yapıyorlar. Onu soluksuz bırakmaya çalışıyorlar.

Ayıptır!

Televizyoncu Sedef Kabaş, TELE 1’de katıldığı bir programda şöyle konuştu:

"Çok meşhur bir söz vardır. Taçlanan baş akıllanır, diye. Ama öyle görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz. O saray ahır olur."

Bu sözleri nedeniyle de adliyeye sevk edildi. Affedeceğe de benzemiyorlar.

Sedef Kabaş’ın söylediği, aslında bir Çerkez Atasözü:

"Öküz saraya çıkınca kral olmaz. Ama saray ahır olur."

İşgüzar tayfa, öküz denilince ya da saray denilince neden akıllarına hiç düşünmediğimiz şeyleri getirirler ki… Bu söz, bir Çerkez atasözü sonuçta…

2021 yılında erkekler 324 kadını öldürdü. 424 kadını taciz, 208 çocuğu istismar ettiler. 96 kadına tecavüz ettiler. En az 772 kadını seks işçiliğine zorladılar. Şiddet uyguladıkları 793 kadını yaraladılar.

Böyle bir açıklama yapıldığında, erkek olan Adalet Bakanı bu açıklamayı yapanlara dava mı açacak yani?

Son rakamlara bakıldığında ödenmemiş ve icralık olan borçların toplamının 1 trilyon 40 milyar lira…

Erkek olan, ekonomist olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanına bu sözler nedeniyle itiraz hakkı mı doğuyor yani?

Bu ne alınganlıktır?

Diyelim ki bir gazeteci köşesinde "Çocukla evlenmek isteyen cemaat lideri" başlıklı bir yazı yayımladı.

Erkek olan Diyanet İşleri Başkanının hemen buna itiraz etmesi mi gerekiyor?

Sedef Kabaş’ın söz konusu yaptığı canlı, bir öküz. Dört ayaklı, koca gövdeli, boynuzları olan bir büyükbaş hayvan.

Söz konusu ettiği saray, bizim Ankara’daki kaçak Saray değil, herhangi bir saray.

Ne diye alınır ki birileri?

Sedef Hanım, Londra’da doğmuş/ Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Boğaziçi Üniversitesi ve ABD’deki Boston Üniversitesi’nde dirsek çürütmüş bir televizyon programcısı ve danışman…

Ne dediğini, ne diyeceğini bilmez biri değil…

Diplomasız Cumhurbaşkanımız için bir şey söylemiş değil ki…

Cumhurbaşkanına kaba sözler sarf edecek denli densiz biri hiç değil!

M.Ö. V. Yüzyılda Thales, "Bir ulusun türkülerini yakanlar, o ulusun yasalarını yapanlardan daha güçlüdür" dedi, diye erkek olan adalet bakanlarının "Bize güçsüz dedi, değersiz olduğumuzu ima etti" diye Thales’e dava açma hakları mı doğacak şimdi?

Öküz saraya çıkınca tabii ki kral olmaz! Tabii ki öküz saraya çıkınca saray ahırdan farksız olur.

Ne var bu sözde?

İşgüzarlar. Cumhurbaşkanını zora sokuyor. Hem içe karşı hem de dış dünyaya karşı.

İktidara yakın bir hukukçu olduğu söylenen Prof. Dr. İzzet Özgenç, Sedef Kabaş’ın tutuklanmasını vahim bulmuş:

"Uluslararası camiada bizi rezil etmekten başka bir sonuç doğurmaz" demek zorunda kalmış.

Fazıl Say, Sezen Aksu, Sedef Kabaş bu ülkenin sevilen/ sayılan değerleridir.

Belki de önümüzdeki seçimlerde parlamentoya milletvekili olarak girecekler.

Dün, şiir okudu diye hapse giren, hapis sonrası milletvekili seçilen bugünün Cumhurbaşkanı bilir bunu. Ama işgüzarlar bilmiyor olmalı. Onlara gerilim yaratma rolü verilmiş olmalı.

Evet...

Ekonomist(!) Cumhurbaşkanınca ekonomisi felç olan Türkiye’yi sosyal patlama olasılığına karşı gerilim politikalarıyla dizayn etme bunun adı.

İktidar, gerilimden besleniyor çünkü.

İster istemez insan Diplomasız Cumhurbaşkanının 2 Mart 2021’deki 'İnsan Hakları Eylem Planı Tanıtım Toplantısı'ndaki sözlerini anımsıyor:

"Vatandaşın sırf ifade almaya yönelik yakalama kararları yüzünden özgürlüğünden mahrum kalmasını istemiyoruz. Eylem planıyla sadece ifade vermek için mesai saati dışında yakalanıp gözaltına alma, otelde gecenin bir yarısı bulup gözaltına alma gibi uygulamalara son veriyoruz."

Ya gün içinde çağrılmayıp da gecenin iki’sinde evinden alınarak götürülen Sedef Kabaş…

Cumhurbaşkanı ve AKP’nin izlediği politika bu ülkeye huzur getirmişe benzemiyor. Getireceğe de benzemiyor…

Gün be gün gelen zamlara bu milletin kızmaya hakkı yok aslında.

Çünkü verilen oylar, oyların bir teşekkür belgesi!

Takdirname de galiba teşekkür belgesinden sonra…

AKP’li Konya Belediyesi’ne 75 yeni otobüs alması için hemen onay veren RTE, İBB’nin otobüs alımını ise 14 aydır onaylamıyor.

Reva mıdır bu?

Geçim sıkıntısıyla 1 milyon 115 bin öğrenci okulu bıraktı.

İktidarın yüreği sızlıyor mudur dersiniz?

Yazlık/ kışlık, yapılmakta olan, bitmiş Cumhurbaşkanlığı saraylarının bakım, onarım ve yeni makam otolarının alımı için ise iktidar 470 milyon lira ayırdı.

İktidar; taşa, betona, demire, lastiğe çok para harcıyor. İnsana ise yok denilecek kadar…

İktidar, çimento ve demiri insandan daha çok seviyor.

Yiğit Bulut’a, Bülent Arınç’a bir değil üç değil, dört maaş verirken ocağını tüttüremeyen yoksul halka ise eziyeti layık görüyor Sayın İktidar.

Oysa tam da Ay’a gidecekken…

Aklıma gelen bir söz güldükçe düşündürüyor, düşündükçe güldürüyor beni.

"Dinini tilkiden öğrenirsen tavuk çalmayı sevap zannedersin."

Yorumlar (2)

Karşıyaka'dan 2 Yıl Önce

Yüreğinize sağlık.....

Gulseren Engin 2 Yıl Önce

Cok guzel ve yerinde bir yazi olmus.Kaleminize saglik.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.