Ajans Bakırçay
2020-03-08 12:07:45

Eğitim, Terbiye, Siyaset ve Diploma

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 08 Mart 2020, 12:07

Elazığ depreminin ardından gündeme gelen deprem vergileriyle ilgili soruya yuvarlak yanıtlar veren Cumhurbaşkanının o sözleri şöyleydi: “Harcanması gereken yerlere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal’e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.”

“20 yıldan bu yana toplanan deprem vergileri ne oldu?”

Soru bu.

Cumhurbaşkanının yanıtı ise yukarıdaki öfke dolu sözler…

Sorunun yanıtını vermiş mi oldu sizce?

Cumhurbaşkanı, sorulan soruyu mu anla(ya)mamıştı yoksa…

****

Demokratik bir ülkede böylesi bir sorunun yanıtı tek tek açıklanır. Yanıt verilemeyecek vahim bir durum söz konusuysa/ örneğin bir usulsüzlük vs. varsa Bakan ya da Başbakan (ya da Cumhurbaşkanı) özür diler veyahut istifa eder.

Japonya gibi onuruna çok düşkün insanlar ülkesindeyse sorumlu kişi, yanıt veremeyecek durumda ise intihar eder.

Hırsızlığın, yolsuzluğun, dolandırıcılığın ve yalancılığın cezasını yargıca bırakmaz onlar.

Japon kültürü ve ahlâkı işte böyle bir şey. Dünya da bilir bunu…

Şiddetli bir deprem olduğunda ülkenin mafyası bile çocuklara süt dağıtır. Kobe’de olduğu gibi.

Çadır çalıp satan, kol kesip bilezikleri yürüten tiplere rastlanmaz Tokyo’do, Kyoto’da, Hiroşima’da.

Erzincan depreminde böylesi vakaların yaşandığı maalesef acı bir gerçeğimiz…

****

Alt tarafı, 20 yıldan bu yana toplanan deprem vergileri ne oldu sorusuna yanıt vereceksiniz.

“Bay Kemal” diye başlayıp posta atarcasına verilen yuvarlak yanıtla toplanan o paraların nereye harcandığını öğrenmiş mi oldu millet…

Kamu vicdanı rahatsız bu durumdan. Öfke niye ki…

Hesap vermekten neden bu kadar kaçılır ki…

Kaldı ki, iktidarlar muhalefetin sorularına yanıt vermek, hesap vermek zorundadırlar.

Alınganlık neden ki…

****

Neyse ki unutulup gitti gibi…

Cumhurbaşkanı, kızdığı kişiler için çok rahat bir şekilde ağzını bozabiliyor. 82 milyon buna tanık. Google’a giren herkes buna şahit.

Çünkü Cumhurbaşkanı, argoyu sevdiği gibi beğenmediklerine hiç de şık olmayan sözlerle hakaret etmekte ‘usta’ gibi.

Cibilliyetsiz, namussuz, alçak, şerefsiz, aşağılık, rezil, kepaze, çukur gibi sözler ona ait.

Din derslerinin zorunlu olduğu, ortalığı imam okullarının doldurduğu, Şeriatçı İran’dakinden daha fazla camiye sahip olduğumuz güzel ülkemizde 'güzel ahlak' sahibi insanların suda balık, toprakta karınca, havada kuş kadar çok olduğu her birimizin malumu…

Zorunlu din dersleri ve yerden pıtrak gibi biten İmam Okulları egemenliğinin hüküm sürdüğü bu topraklarda muhafazakâr siyasilerin topluma iyi örnek olmak gerekmez mi?

Din dersleri ve İmam Okulları iyiyi ve güzel ahlâkı öğretip dururken İmam Okulu mezunlarına kötü söz söylemek yakışır?

Cumhurbaşkanı böyle konuşunca “Sert konuştu” deniliyor.

Kimler diyor? İktidara yakın olan kişi ve basın yayın organları…

Muhalifler de Cumhurbaşkanından etkileniyor olsa gerek ki, bazen onlar da ağzını bozuyor.

Hatta tıpkı Cumhurbaşkanı gibi “Şerefsiz, alçak, hain” diye sesleniyorlar. Ölçüyü kaçırıp Cumhurbaşkanına da saydırıyorlar…

Çok ayıp!

Koca koca adamların, bu ülkede milyonlarca çocuk ve öğrenci bulunduğunu bile bile kaka sözcükleri kullanıyor olmaları çok ayıp!

Siyasiler, geleceğimiz demek olan çocuklarımıza kötü örnek oluyorlar.

Mahalle kahvesinde konuşuyor gibiler.

Kötü sözler yetmiyormuş gibi bir de saldırganlığa başladılar. Meclis çatısı altında yumruklaşmaya ve küfürleşmeye de başladılar. Meclis’i ringe çevirdiler.

Sokaktaki, mahalledeki, dağdaki adam konuşsa cehaletine ve saygısızlığına vereceğiz ama gel gör ki buna benzer konuşmalar/ hakaretler milletin yüce meclisinde yaşanıyor.

Enteresan olan şu: Cumhurbaşkanımızı çok sevenler ‘Sert konuştu’ diye konuya yorum getirmeye çalışıyorlarken aynı sözleri muhalif birinden duyduklarında ise o kişi için ‘müptezel’ diyebiliyorlar.

Ya da “Haddini bil!”, “Utanç verici”, “Rezalet”

Bu da başka bir densizlik…

****

Cumhurbaşkanı ya da muhalif siyasilerin meclis çatısı altında tepkisini daha uygar bir dille anlatması gerekir.

Kendisini eleştiren birine Hazreti Muhammet mi küfretmiştir ya da ondan sonraki herhangi bir büyük din adamımız mı?

İslam ahlâkında böylesi saygısızlıklar hoş görülmez.

Bilim dünyasında da…

Öğretmen, sorduğu soruyu bilemediği için öğrencisine zayıf not verir sadece.

Aklının ucundan geçmez hakaret etmek. Böyle bir hakkının olmadığını bilir çünkü. Kızsa bile öfkesini frenler.

Yargıç, savunmasını yapan kişinin duruşunu beğenmese de ona “Cibilliyetsiz herif” demez.

Diş hekimi, dişçi koltuğuna oturan hastasını ağzı kokuyor diye aşağılamaz.

Ailelerinden aldıkları terbiye ya da fakültelerinden aldıkları diplomadan olsa gerek…

****

Hele hele meclis çatısı altında milletin seçtiği vekillerin birbirlerine tekme yumruk sallaması densizliğin/ millete saygısızlığın ta kendisidir.

Bu siyasileri okutan ilkokul öğretmenlerini merak eder oldum doğrusu. Kimlerin din dersi verdiğini de… Din dersleri zorunlu olduğu için din hocalarını tepki adına hiç mi dinlemediler yoksa…

Bu siyasiler bize Tayland’dan mı geldi acaba?

Merak ediyorum doğrusu.

Bizim insanımız seçmez çünkü böylesi kişileri.

Seçmenimiz; öğrenim görmüş, akl-ı selim sahibi, uygar, inançlı, geçim ehli insanlara rağbet eder benim bildiğim.

Küfürlü konuşan, saygısız, yumruklaşan tiplere, öyle sanıyorum ki şaşkın şaşkın bakıyorlardır şimdi.

Biraz saygı, biraz incelik, biraz efendilik beyler!

Aile var burada!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.