Ajans Bakırçay
2020-02-01 13:19:42

Depremden Ensar’a, İmamoğlu’ndan...                                                        

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 01 Şubat 2020, 13:19

Depremden Ensar’a, İmamoğlu’ndan Uçan Saraya...

17 Ağustos 1999’daki Körfez Depreminde resmi kayıtlara göre 18.373 yurttaşımızı kaybetmiştik. U Fakat uzmanlar ise bu sayının 50 bin civarında olduğunu söylüyor. Biz, bize verilmiş olan sayının yalancısıyız.

24 Aralık’taki Elazığ depreminde ise ölü sayısı 41.

Japonya’daki depremlerin şiddeti bizdekinden çok daha büyük iken Japonlar kayıp vermiyor. İnsan kaybı çok az oluyor onlarda.

Düşündürücü değil mi?

Onların depremi öldürmüyor, bizim deprem ise öldürdüğü yetmiyormuş gibi yıkıp yok ediyor.

Konuşulması, tartışılması gereken de bu!

****

Bizde yıkıcı bir deprem olduğunda Cumhurbaşkanı, Bakanlar, kurum genel müdürleri, milletvekilleri ayrı ayrı uçaklarla deprem bölgesine gidip televizyonlara, radyolara ve gazete muhabirlerine açıklamalarda bulunuyor.

Ankara’nın zevatı için depremin yaşandığı kentin yöneticileri, güvenlik kuvvetleri adeta seferberlikte. İşleri güçleri yokmuş gibi hep Cumhurbaşkanının önünde arkasında.

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden, depremin en çok yaşandığı coğrafyalardan biri olan Japonya’da bu hengâme yaşanmıyor. Kentin güvenlik birimleri, esas işlerini bırakıp yöneticileri koruma ve ağırlama telaşına düşmesinler diye Cumhurbaşkanı ve Bakanlar yollara düşmüyor. Başkentlerinden duruma hâkim olmaya çalışıyorlar.

İnşaatların neden çöktüğüne kafa yormak varken sapısilik (Kemal Tahir böyle diyor) hoca müsveddelerinin bilimdışı deprem yorumları yer alıyor bizim basında ve sosyal medyada. Meğerse çocuk yaşta evlenmeye izin verilmediği için olmuş Elazığ depremi.

Deniz kumu kullanıldığı için çöken inşaatların müteahhitlerine tek söz edilmezken, inşaat ruhsatı veren belediye sorgulanmazken depremin yıkıcılığını fıtrata/kadere bağlayan siyasiler, '99'dan bu yana toplanan milyarlarca liralık deprem vergilerinin nerelere harcandığı sorulunca, pişkinlikle "Harcanması gereken yerlere harcadık. Bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok" diyebiliyor.

Eskinin parasıyla 70 katrilyon olan deprem vergilerinin nereye harcandığı sorusunun yanıtı bu mudur? Neden net yanıt verilmiyor da yuvarlak laflarla konu geçiştiriliyor?

Cumhurbaşkanı neden gerçeği söylemiyor da lâfı eveleyip geveliyor?

Çok mu zor,toplanan paraları şuraya buraya harcadık demek?

Belli ki hastane açmaya, fabrikalar kurmaya harcanmamış milyarlar.

Türkiye, demokratik mekanizmaların işlediği bir demokrasi değil de kimilerinin iddia ettiği gibi kabile devleti mi yoksa…

Muhalif siyasilerin sorusuna böyle mi yanıt verilir?

Dünyanın en ağır vergilerinin toplandığı Türkiye’de devletin parası yok mudur da ‘ deprem vergisi ‘ toplanmaktadır yıllarca?

****

Son üç yılda psikiyatri kliniklerine 7 milyon 953 bin 651 kişi başvurmuş. Bunların yüzde 69’u kadın. Toplam ilaç satışı, geçtiğimiz yıla göre 10 milyon kutu artmış 2013’te 258,5 milyon olan sinir sistemi ilaçlarının kullanımı 2017’de 298,4 milyon kutu olmuş.

İşbaşındaki iktidar için düşündürücü değil midir bu konu?

Sağlıktan sorumlu Bakan, bilmez mi bu gerçeği de önlem almaya çalışmaz ?

İktidar sahipleri biliyoruz ki muhafazakar. Çocuklarını Avrupalarda, Amerikalarda okutan bu muhafazakarların devrinde neden kayıtdışı rakı üretimi üç yılda dört milyon litreden sekiz milyon litreye çıkar acaba? Muhafazakar siyasiler, el altından rakı mı içmemizi teşvik ediyorlar yoksa…

İktidar sahipleri dini bütün siyasilerden oluşuyor.

AKP’li Konya/Selçuklu Belediyesinin 2018 yılında ihale yapmadan neden 1 milyon 400 bin liralık bitki, çiçek ve fidan aldığını bilen var mı aranızda?

Akşam sabah vatan/ millet/ bayrak/ezan nutukları çeken siyasi kadroların neden yolsuzluk/usulsüzlük haberleri yer alır medyada? Sayıştayca AKP’li belediyelerde ortaya çıkan usulsüzlükler hiç mi utandırmaz bu zevatı?

2013 yılında Ankara’nın doğalgaz ihalesini alan Başkentgaz’ın Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na 8 milyon dolar bağış yaptığı ortaya çıkınca, utanması gerekenler CHP’liler mi yoksa AKP’liler mi, birisi çıkıp söylesin bana lütfen. O vakfın, çocuklara cinsel tecavüz skandalıyla akla gelen bir vakıf olduğunu bilmeyen mi kaldı…

Neden Kızılay üzerinden, neden Ensar’a ?

Bursa Valiliği, hastane tadilatı ihalesini 2 milyon 653 bin lira teklif veren şirketi eleyerek 2 milyon 903 bin lira teklif veren şirkete verdi. İçişleri Bakanı, kör mü sağır mı?

Neden?

Elazığ’da bir yıkım yaşamışız. Acıya ortaklık adına Cumhurbaşkanı ve adamları Elazığ’da anında görüntü verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da Elazığ’a gitti.

Sonra mı…

Cumhurbaşkanı her daim olduğu gibi gene göklerdeydi. Moskova, Londra, Tiflis, Tahran, Washington, Uzakdoğu… Bu kez de Afrika’ya uçtu. Pahalı, hediye(!) yüzen Sarayıyla…

Ekrem İmamoğlu da önce Tunceli’ye, sonra da Erzurum’a…

Yüzlerce/ binlerce kilometre ötedeki ülkeye uçana ses çıkarmayıp Erzurum’da sömestr tatili nedeniyle üç gün tatil yapan İmamoğlu’na düzeysiz eleştiride bulunanları okuyunca beynin kimilerinde 1350 gramken bazılarında da 900 gram olabileceğini düşünür oldum.

Cumhurbaşkanı, dünyayı turluyor da Türkiye uçuyor mu sanki?

Cumhurbaşkanı sayesinde ülkemiz uçuyor da biz mi farkına varmıyoruz yoksa?

Yüzen Sarayla göklerden inmeyen Başkana sabah akşam alkış, İmamoğlu’na da neden yüzdün, neden kaydın?

Ayıp olmuyor mu?

Ekrem İmamoğlu, Neden Erzurum’a gidip kayak yapmış?

Birden fazla maaş alan Fahrettin Altun, Yiğit Bulut, Mehmet Akarca, Maksut Serim, Mehmet Uçum, İsrafil Kışla, Sadık Yakut, Egemen Bağış gibi birden çok maaş alan çook sayıdaki Cumhurbaşkanlığı kadrolarına da hesap sorsanıza…

Kadın cinayetlerinin hesabını içişleri bakanına sorsanıza?

Yolsuzluğu, yalanı, usulsüzlüğü, hırsızlığı olmayan İmamoğlu’na neden Bodrum’a gittiğini, neden koltuğunda oturmayıp ta dolaştığını soran AKP’lilerden farkınız olsun ey Sol’daki arkadaşlar?

Hesap sorulacak adam İmamoğlu değil, AKP İktidarı?

Silahlı kolluk olarak çarşı ve mahalle bekçileri kategorisi öngören yasa önerisi, AKP- MHP oylarıyla kabul edildi. Polis ve jandarma yetmiyor mu da üçüncü bir kolluk?

Neden diye sorsana?

Bu silahlanma neyin nesi desene!

İmamoğlu’nun ailesiyle Erzurum’da tatil yapması Türkiye ekonomisine zarar mı veriyor da AKP’li çığırtkanlar gibi 'yanlış yaptı' deyip durmaktasın?

 Bir zamanlar, "Depremlerde ortaya çıkan felaketin asıl sebebi, kamudaki yolsuzluklardır, yönetim sorunudur" diyen RTE’nin şimdi neden "Kadere inanırız, her şeyden önce Müslümanız. Sabır, imanımızın gereği." dediğini sorsana Cumhurbaşkanına!

Almanya’da 3 bin 550 müteahhit varken Türkiye’de neden 453 bin 497 müteahhit bulunduğunu sorsana inşaatlardan/çevreden sorumlu Bakanlara.

145 bin müteahhitin neden geçici belgeyle iş yaptığını sorsana!

Geçici belgeyle iş mi yapılır?

****

Ekrem İmamoğlu’nun yanlış yaptığını söyleyenleri görünce aklıma 1969 Kanlı Pazar olayları ve eğitim enstitüsü yıllarım geliyor.

O günlerde, "Komünistler Moskova’ya!" böğürtüleriyle devrimci öğrencilere saldıran gerici grupların önünde ve arkasında polisler oluyordu. Hâmileri polislerdi bu saldırganların. Yiğitçe(!) saldırıyorlar, salyalar saçarak cinayet işliyorlardı.

Hatırla Sevgili adlı televizyon dizisinde de izlemiştik o günleri.

Saldırganların yiğitlikleri,(!) polis güvencesinde olduklarındandı. Korkusuzlukları, kendilerine kol kanat geren kolluk kuvvetlerindendi.

İktidar yanlılarının, İstanbul seçimlerinin yenilmişliğini bir türlü hazmedemeyenlerin işi gücü İmamoğlu’nun açığını aramak. Gününün yirmi saatini bu işe ayıranlar var olsa gerek…

İmamoğlu da çok fena! Ne hırsızlığı var ne yalanı ne de herhangi bir açığı… Dindar biri olması ise çıldırtıyor AKP’li siyasileri. Bir de şu var ki çok dürüst. Hele soyadının 'İmamoğlu' oluşu, kudurtuyor takkeli Süslümanları.

Özgüveni ise Himalayaların Everest’i gibi…

Tongaya düşmeyecek kadar da zeki, pratik zekalı ve hazırcevap. Esprili, sakin tabiatlı ve hiç yanlış yapmayan biri.

Birilerinin yapabileceği densizliklere karşı da sanki ders çalışmışlığı var.

Umruna gitmiyor muhaliflerinin vıdı vıdıları.

Bodrum’da yaz tatili, Erzurum’da kış tatili yaparken bunu kimselerden de gizlemiyor. "Ben buradayım" diyor. Riyakârlık yapmıyor hiç. Her şeyiyle sahici.

Elazığ’da, enkaz yığınları arasında gözü yaşlı bir İmamoğlu görseler, adınız gibi emin olun ki ertesi gün yandaş medya "Artistlik yapıyor" diyecekti. Bir yoksula paltosunu verse, "Popülizm yapıyor" diyeceklerdi.

Ne etse ne yapsa bir türlü yaranamayacaktı Amerikancı - Dinci tayfaya.

O, bunun bilincinde! Bunun için de bildiğini yapıyor.

Yalanı bulamadığı zaman doğruya sarılanlardan farkı da dürüstlüğü, doğruluğu!

Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında yaptığı en isabetli tercih bence.

Nasıl oldu da ikinci bir Ekmeleddin faciası yaşatmadı bizlere, şaşkınım doğrusu.

Ekrem İmamoğlu’nu AKP’li ağzıyla değerlendiriyor olmaktan ırak durmalı Sol seçmenler. Kırk yılın başı doğru bir aday bulmuşken, AKP’nin değirmenine su taşımamalılar.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.