Ajans Bakırçay
2021-10-14 11:05:06

CHP, Ne Kadar Sağlaşabilir?

Utku Beycan

14 Ekim 2021, 11:05

Sosyalistler CHP’ye fazla mı sataşmaya başladı? Belki, fakat şu sıra tanıdığımız CHP’lilerin partileri hakkında ortak bir fikirleri varsa, bu fikir CHP’nin eleştiriye açık, ufku geniş bir parti olduğu.

Örneğin, Kılıçdaroğlu’nun Haziran ayında Antep’te, CHP’nin oylarının artmayışıyla ilgili yaptığı özeleştiri takdire değerdi. Herhalde özel çevresinde veya toplantılarda bunu daha fazla yapıyor ve bildiğimizden daha fazla sevilip sayılıyor olacak ki Pazartesi günü, Ahmet Hakan’ın konuğu eski CHP Milletvekili Aydın Ayaydın’ın programdaki iddiasına göre, Millet İttifakı’nın gönlünden geçen cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu. Mansur Yavaş’ın veya Ekrem İmamoğlu’nun araya kaynaması şimdilik düşük bir ihtimal.

İttifakta zaten kendisi artık fiilen sol olmasa da (CHP programında böyle bir iddia yok. Tüzükte ise tek bir cümlede, sanki usuleten yer almakta.), solcu üyeleri olan tek parti CHP’ydi. CHP içinde kalan iki sol grup, Temmuz’da, ‘Gelecek İçin Sol Kanat’ adıyla birleşti. CHP içinde bir kesim 2018’de, tüzükteki ‘sol’ ibaresini kaldırmak istediğinde bunu önleyenler, işte bu isim altında birleşenler olmuştu. İlhan Cihaner, hala CHP’nin doğuşundaki ilkelerini koruması için çaba sarf edenlerin liderlerinden biri. CHP içindeki milletvekili, yönetici veya seçmenlerin arasında sağcı mı, solcu mu çoktur bilinmez fakat öne çıkan figürler arasında sağın ön planda olduğu tartışılmaz gibi.

CHP İçinde ve Dışında Sağ, Sol Ayrımı Kalktı

Aydın Ayaydın’ın söylediklerine rağmen yıllardır CHP’nin içinde yükselen iki yıldız, halkın gönlünde yatan iki aslan, Yavaş ve İmamoğlu gibi görünüyordu. Bu iki isimin bazı politikaları, Yavaş’ın şeffaflık anlayışı, İmamoğlu’nun halk için ucuz ekmek sağlama çabası, Terzi Fikri veya Fatih Maçoğlu gibi bazı solcu figürlerle benzerlikler taşıyordu. Elbette bu solcu figürlerin aksine Yavaş veya İmamoğlu’nun uzun vadede amaçları, sosyalist Türkiye değil. Rantiye yaşayan sınıfın kökünü kazıma gibi bir gayeleri yok. Yine de Fikri Sönmez veya Fatih Maçoğlu gibi sosyalist figürler de, devrimci bir hareketle burjuva anayasası değişmeden, İmamoğlu veya Yavaş’ın yaptıklarından çok daha fazlasını yapamaz(elbette bunu denediler ve Maçoğlu hala deniyor. Terzi Fikri ise onursuzca engellenmişti). Ya da daha doğrusu, ülkenin kalanından bağımsız olarak kendi illerine sosyalizmi tamamen getiremez, ve tabi ki getiremediler. Bu da halkın zihninde, CHP’nin içindeki veya dışındaki sağcı insanların da ‘halkçı yönetim’ adına, devrimci sosyalistlerle aynı paydada buluşabileceği gibi bir yanılgı yaratmış durumda. Artık bir başkan seçilirken sağcı veya solcu oluşuna, geçmişinde yaptıklarına bakarak değil, sözüm ona adalet anlayışına, halkçı kimliğine falan bakılarak seçiliyor.

‘Halkın Gönlünde Yatan İki Aslan’

Peki bu halkın gönlünde yatan iki aslanı, ekonomik olarak sosyalist olmayışları, tefeci bezirgan düzenine topyekün karşı olmayışları dışında yukarıdaki devrimci önderlerden ayıran şey ne? Sosyal görüşleri, popülist politikaları ve geçmişleri…

Maçoğlu da, Terzi Fikri de, asla halkın tüm kesimlerine saygılı davranma sosuna bulandırılmış popülizm batağına düşmediler. Bu batağın ne olduğuna dair bir örnek verelim; geçen yıl İmamoğlu, İstanbul’daki bir parkın adının ‘Nihal Atsız Parkı’ olması için İyi Parti’ye destek vermişti.

Kimdi bu Atsız? Kafatasçı ırkçının önde gideni olduğu için 1944’te CHP’nin haklı yargılamasına tabi tutulmuş biriydi. Türkeş bir röportajında onun için "Irkçılığı her zaman reddettiğim, karşı çıktığım, doğru bulmadığım için beni eleştiriyordu" dedi. Nihal Atsız "Türk olmak için önce kanı Türk olmak lazımdır. Ondan sonra dili Türk olmak lazımdır. Ondan sonra dileği Türk olmak lazımdır", "Biz Avrupalı falan değiliz, buz gibi Asyalıyız ve hepsinden üstün olarak da Türk’üz", "1300 yıl önce dökülen Kür Şad’ın kanı ırkımızı yabancılar arasında erimekten kurtarmıştı" gibi ifadeleriyle anılır(1). Aynı Nihal Atsız, hayatının bir döneminde Atatürk’e de akla gelebilecek her türlü hakareti etmiş birisiydi(2). Karısına yazdığı bir mektupta; "Biz bu savaşta yenilirsek bunun en büyük iki mesulü birinci ve ikinci Cumhurreisleridir. Birincisi memlekete saçtığı ahlâksızlıkla, ikincisi korkaklığı ile buna sebeb olacaklardır. Birincisi on beş yıl Cumhurreisliği ettiği halde orduyu imhal etti. İnkılâp hastalığına uğramış bir çılgındı. Etrafına ahlâksız insanları toplamış ve onların memleketi soymalarına göz yummuştur. İkincisi on beş yıldan birincinin mesuliyetlerine tamamen iştirak ettiği için suçludur. Ve İtalya'dan korkacak kadar Korkan bir adamdır. Birincisi şuursuzdur. İkincisi ahmaktır. İkincisinin de müşterek vasfı hilekârlıklarıdır. Millet 'Meclisi diye topladıkları satılmışlar meclisi ile kendi riyasetlerine meşru bir şekil vermek istemişlerdir. Fakat bunu dünyaya yutturuyoruz sanacak kadar gaflet göstermişlerdir. Ben pek iyi bilirsin ki, Cumhuriyet Rejimi için en ufak rahatımı bile feda etmem(3)" diyen herifti bu.

Yavaş ise zaten Atsız’ı benimseyen gelenekten geliyor. Yavaş’ın ise popülizminden değil, geçmişinden bir örnek verelim; Kılıçdaroğlu dahil çoğu CHP’nin saygı ve özlemle andığı Deniz Gezmiş ve bir de Yılmaz Güney için ‘katil’ dediği video hala hafızalarda. Yılmaz Güney’in nasıl, neden olduğu tartışmalı olarak bir hakimi öldürdüğü doğru. Oysa Deniz Gezmiş, kimseyi öldürmemişti. Aynı videoda ‘Yaşar Kemal’i kahraman ilan eden azılılara soruyorum; bu insanlar (ülkücüler) mı çete, siz mi çetesiniz?’ derken hedef aldığı parti CHP idi(4). 2014’te ettiği özür ise kabahatinden büyüktü; ‘Gençtik!’ deyip konuyu kapattı(5).

Bu olay, epey duyulmuş bir olay. Bir de en az bu kadar önemli olup duyulmamış bir olay var ki o da şudur; Yavaş, Akşener’le birlikte bu yıl, Doğu Türkistan’daki olayları kınamak için, İslamcıların ‘Barın Katliamı’ dediği bir olayın yıldönümünde, katliamda hayatını kaybedenleri andılar(6).

Bu olay özetle şöyle cereyan etmişti; 1990’da Türkiye’de ve pek çok BM ülkesinde terör örgütü olarak tanınan Türkistan İslam Partisi isimli oluşum, Doğu Türkistan’daki Barın kasabasında şeriat ilan etti. Oluşumun kurucu liderleri Hasan Mahsum, Abdul Hak, Abdullah Mansur ve Abdul Shakoor el-Türkistani, eski El Kaide komutanlarıydı ve oluşumu da El Kaide’nin bir uzantısı olarak kurmuşlardı. Örgüt, 2011 Hotan Saldırısı, 2013 Tiananmen Meydanı Saldırısı gibi pek çok sivil katliamının failiydi(7). İşte bu örgütün Barın kasabasındaki cihat ilanından sonra, örgüt üyeleri ve Çin ordusu arasında çıkan çatışmalarda, farklı kaynaklara göre farklı sayılarda (muhtemelen 15, 20 civarı) örgüt üyesi öldürülmüştü.

İki büyük silahı bu insanlar olan CHP, daha ne kadar sağlaşabilir? Keşke cevabı biliyor olsaydık…

----------------------

1.https://www.gazeteduvar.com.tr/ibb-maltepede-bir-parka-nihal-atsiz-adini-verdi-haber-1504970

2.Rıza Zelyut’un konuyla ilgili bir köşe yazısı; https://www.yurtgazetesi.com.tr/medya/ataturk-dusmani-turkcu-olabilir-mi-h155249.html

3.https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d01/c004/b062/mm__010040620066.pdf

4.https://www.internethaber.com/mansur-yavastan-chplilere-kizdiracak-sozler-siz-cetesiniz-video-galerisi-2008374.htm

5.https://t24.com.tr/haber/mansur-yavastan-deniz-gezmis-cevabi,250105

6.https://gazetemanifesto.com/2021/komunistlerden-barin-aciklamasi-yavas-ve-aksener-ne-paylastiklarinin-farkinda-mi-430395/

7.https://en.wikipedia.org/wiki/2013_Tiananmen_Square_attack

https://en.wikipedia.org/wiki/2011_Hotan_attack

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.