Ajans Bakırçay
2022-11-14 16:07:32

Cehalet ve Bilinç

Avram Ventura

14 Kasım 2022, 16:07

Günlük konuşmalarımızda tartışma sözcüğünü genellikle olumsuz anlamda kullanıyoruz. Aynı zamanda ağız dalaşını, karşısındakini küçük düşürmeyi, sertliği de içinde barındırıyor. Oysaki karşıt düşünceleri savunduğumuz düzeyli bir tartışma ortamının bilgi edinmek, kendimizi geliştirmek için yararlı olduğunu bilmemize karşın, özlediğimiz bu olumlu yaklaşımı ne yazık ki her zaman göremiyoruz. Baktığımızda, gerek bireysel, gerek sosyal ve gerekse siyasal ilişkilerde, taraflar kendi düşüncelerini dayatmak için bu ortamı bir anda ağız dalaşına dönüştürüyorlar.

Kendi payıma düzeysiz tartışmalardan her zaman kaçınmışımdır. Belki yaşım gereği, belki yaşadığım deneyimler, belki de okuduklarım beni bu ortamdan uzak tutuyor. Özellikle bilmediğini bilmeyen insanların günümü karartmasına izin vermek istemiyorum. Nitekim ünlü İslam düşünürü İmam Gazali, cahillerle hiç tartışmaya girilmemesini, onlar karşısında her zaman yenildiğini söylemiş. Sanırım bu konuda birçoğumuzun olumsuz bir deneyimi, mutsuz olmak için geçerli bir nedeni mutlaka olmuştur.

Duymuşsunuzdur:

İki arkadaş konuşurken biri diğerine, onu her zaman mutlu gördüğünü, bunu nasıl başardığını sormuş. Yanıt olarak da başta cahillerle olmak üzere kimseyle tartışmaya girmediğini, herkese “Haklısın!” dediğini söylemiş. Arkadaşı, “Ama bu yanlış!” diye tepki gösterdiğinde, “Sen de haklısın!” demiş.

Herkesi haklı gördüğümüzde gerilmek, kaygılanmak, mutsuz olmak için bir nedenimiz kalmıyor. Elbette ki bu bilgeliği gösterecek bilinci kazanmak kolay değil. Bilinç yalnızca bilmek değil, aynı zamanda bilmediğimizi bilmek, farkında olmaktır. Bunu cehaletin karşıtı olarak da görebiliriz. Ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun bilinci, bilinmeyenin pusulası olarak tanımladığı bilgisini de araya sıkıştıralım.

Kutsal kitabın Yaratılış bölümünde yer alan, Âdem ve Havva’ın cennetten kovulma öyküsünü biliyoruz. Yasaklanmış olan bilgelik ağacı meyvesinin yenmesiyle, yeryüzünde başlayan insanlık serüveni, bugüne kadar birçok yazar ve sanatçıya esin kaynağı olmuştur. Kitapta söz edilen bu ağaç ve meyvesinin günümüzdeki karşılığı konusunda bir düşünce birliği oluşmadıysa da, öyküyü okuduğumuzda, bir metafor olarak çok zengin çağrışımları barındırdığını görüyoruz. Herkes bu aydınlama ânına kendince farklı anlamlar yükleyebilir. Bana göre en önemlisi, insanın sıradan bir canlı olmaktan çıkıp, yetkinliğe ilk adımı atmış olmasıdır. Bir başka deyişle, kazandığı bilinç yetisiyle aydınlanarak, insan olma yoluna girmesidir.

Fransız düşünür ve bilim insanı René Descartes, bilincin varoluşumuzun tek gerçek kanıtı olduğunu söyler. Nitekim bilinç ve farkındalıkla seçtiğimiz yollar, mutlu ve başarılı olmamızı sağlıyor. Buna karşın bir seçim yapma şansımız yoksa da, isteyen şu sorunun yanıtını düşünerek hayatına bir anlam katabilir:

Bilinçsiz bir cennet ortamında mı yaşamak isterdim, yoksa bu dünyada bilinçli olarak mı?..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.