Ajans Bakırçay
2019-08-18 16:08:02

Aziz Nesin'den Fazıl Say'a

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 18 Ağustos 2019, 16:08

20- 25 yıl kadar önceydi. Konak Belediyesi Kültür Merkezi’nde Müdür Salim Çetin ile birlikteyken Ali Nesin gelmişti yanımıza. Vakıf yararına bir yemek düzenleyebilir miyiz demişti.

Her türlü sorumluluğu Salim Çetin bana devredince paçaları sıvadım. Konu Aziz Nesin ise, Vakıf yararına bir iş ise hizmete dünden hazırdık.

Demokratik kitle örgütleriyle ve o günlerin Dekanı Emin Alıcı ile de görüşerek yer sorununu çözdük ve işi örgütledik. Programı sunacak olan kişi de bendim. 100’e yakın arkadaş / dost o gece yemekte birlikteydik DEÜ Rektörlük Lokali’nde.

İki, üç arkadaşa da söz verdim o programda. Hakkı Karadeniz, Aziz Nesin’den söz ederken ‘ Aziz abi ‘ dediği için ona 10 lira ceza kestim. Çünkü Aziz Nesin’e ‘ abi ‘ denilemezdi. Bu ne laubalilikti ! Bir başka yanlış yapan Alaattin Yüksel’e de 30 lira ceza kesmiştim o gece.

O gece herkesin huzurunda, katılan kişi sayısı ve kesilen cezalar toplamı olarak Ali Nesin’i sahneye çağırıp 570 lirayı teslim ettiğimi herkes bilir. Şeffaflığımızı herkes görmeliydi… Programı yönetmeme karşın kendi yemek paramı da ödediğimi belirtmiş olayım.

Bendeki Aziz Nesin aşkına gelince…

Yazdıklarıyla düşündüren, yaptığı yiğitçe konuşmalarla ve meydan okuyuşlarıyla insanı etkileyen, Kenan Evren Cuntasına karşı verdiği mücadeleyle bir numaralı kahramanım olan Aziz Nesin’le bir süre mektuplaşmıştım.

Onun öleceğini hiç düşünmüyordum. Aklımın ucuna getirmiyordum daha doğrusu. O nedenle olsa gerek gönderdiği mektuplardan sadece bir tanesi kalmış elimde. Atmışım demek ki… Ah koca kafam benim!

Yazışmanın ötesinde İzmir’e geldiğinde de hemen ulaşıyordum ona. Babamla hem Karşıyaka’da hem de 80’li yılların Dikili’sinde elini sıkıp konuştuğumuz oldu. Kızım henüz iki üç yaşlarındayken de fuarda konuşmuştuk.

Onun için daha başka bir sorumluluk aldığım da oldu. İstanbul’dan İzmir’e uçak biletini çalıştığım okuldaki öğretmen arkadaşlarımdan toplamıştım. Buna tanık olan müdür yardımcısı Yılmaz Yıldırım nasıl da köpürmüştü o gün bana bir görecektiniz… Bir etkinlik için gelecekti İzmir’e ve yol masrafının geliş kısmını çözme görevi de bana verilmişti.

Onun için yapamayacağım bir şey yoktu çünkü. Benim kahramanımdı o ! Nurdan Alptekin Çaypınarlı da bunu biliyordu.

Türkiye’de kim onun kadar yüreklice itiraz etmiştir iktidarlara? Bruno gözümde neyse Aziz Nesin de O’ydu.!

6 Temmuz 1995 sabahı abim aradı hüzünlü bir sesle: "Aziz Nesin ölmüş Recai"

Hemen fırladım Cumhuriyet Ege Bürosu’na. Bir ilân verdim. Aziz Nesin bu tip işlere karşı olsa da… Hep dinliyordum sözlerini ama bu kez dinlemeyecektim.

2 araçla düştük Çeşme yollarına. Bir avuç BSP’li olarak… Alper Çizgekanat Devlet Hastanesi’ne…

Polisle köşe kapmaca oynadığımız bir gündü o gün. Cenazeyi bize vermek istemiyorlardı. Sonuçta zafer bizimdi. Hem yürüyüş yaptık hem de Aziz Nesin’i ellerinden alıp İzmir’e döndük.

Havaalanından uğurluyorken cenazesini, Şükran Kurdakul ağlıyordu. Bir imza töreni için geldiği Alaçatı’dan cenazesi gidiyordu İstanbul’a… Gözlerimiz dolu doluydu.

Temmuz sıcağında sarı sıcakları bahane edip nişan, düğün ya da herhangi bir toplantıya gitmediğim olmuştur. Olası kırgınlıkları da göze almışımdır.

Amaaaa konu Aziz Nesin olunca, iş değişir!

Orhan Kemal ve Aziz Nesin!

Onlara duyduğum sevgi/ saygı öyle büyük ki, 2015 ‘te Orhan Kemal adına, 2016’da da Aziz Nesin adına Ayvalık ve Bergama köylerinde iki kütüphane açtık Şeyhoğlu Ailesi olarak.

Gönül istiyor ki İzmir’de Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Aziz Nesin adına birer müze açılsın. Ya da üçünün birarada olduğu…

Seviyor olmak yetmez!

Marks’ın sözlerini papağan gibi yinelemek, Che gibi bere takmak, Stalin gibi bıyık bırakmak, Ruhi Su gibi konuşmaya özen göstermek, Nazım Hikmet’in şiirlerini dile dolamak yetmez!

Aziz Nesin’in büyük adam olduğunu ikide bir dile getirmek yetmez…

Abidin Dino’nun, İbrahim Balaban’ın, Yaşar Kemal’in hayranı olmak yetmez…

Hayata biraz onların penceresinden bakmak ve onları yaşanır- bilinir kılmak gerek.

Neden Bergama’da Abidin Dino Kütüphanesi olmasın…

Neden İzmir’de Aziz Nesin Parkı açılmasın…

Neden Orhan Kemal adına bir kültür merkezimiz yok?

Önce bu soruları soralım kendimize. Neden, niçin diyelim önce… Kendi çabamızla yapamıyorsak bu projeyi ete kemiğe büründürüp dostlarımızla paylaşalım. Ya da bu düşüncenin mimarlarını destekleyelim, omuz verelim. Dayanışma adını ağzına pelesenk eden bizler değil miyiz?

Karakteristik bir özelliğimiz var. Konuşmayı çok seviyoruz. Havanda su dövmekten çok hoşlanıyoruz. Toplum olarak böyleyiz.

Yaşam kalitemiz Afganlarınkini aratmaz olduğu gibi ne yazık ki düşün dünyasında da geriyiz. Burnumuzun dibinde yaşamış olan, İsmail Hakkı Tonguç’un şube müdürlüğünü yapmış olan Ferit Oğuz Bayır’la ilgili ne bir büste rastlıyoruz ne de onun adını taşıyan bir parka… Foça’nın tarihini yazanlar da unutuyor o büyük eğitimcinin adını…

Biraz can sıkayım… Samimi değiliz… Sahici değiliz…

Aristonikos’un , Bergamalı Kadri Efendi’nin, Galenos’un heykelini diken, Bergamalı Metin Altıok adına park açan Mehmet Gönenç’i bu nedenle önemsiyorum. İşin edebiyatını yapmak yerine bildiğini okudu ve gerçekleştirdi. Bergama’mıza kazandırdı, gözümüzün önüne koydu onları. İnandığımız davaya beş duyumuzla sarılacağız. Hem dokunarak hem görerek hem hissederek…

Heykel bunun için önemli. Hergün gözümün önünde olacak ki ona baktıkça tarihimizi anımsayacağım. Bergama’mın zenginliğini duyumsayacağım.

Frankfurt’ta Goethe’nin evini, Tebriz’de Şehriyar’ın evini müze yapıp kendi yurttaşlarına tanıtan/ gösteren yerel yöneticilerle yazılıyor tarih dedikleri…

Şimdi soruyorum, Aziz Nesin sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin/ İran’ın / Dünyanın yüzakı bir düşün adamımız… Kitaplarıyla kendini çok sevdirmiş bir yazarımız… Mezarını bile bilmediğimiz bir değerimiz…

Nerede Aziz Nesin Parkı, nerede Aziz Nesin Lisesi, nerede Aziz Nesin Kültür Merkezi, nerede Aziz Nesin Caddesi…

Vatan toprağını yabancı maden şirketlerine peşkeş çekenlere karşı farkındalık yaratan muhteşem konseriyle binlerce yurtseverlerin gönlünde taht kuran besteci Fazıl Say’ı alkışlıyor olmak yetmez…

Nerde Fazıl Say Meydanı ?

Diye sorsam haksız mıyım ?

Aziz Nesin ve Fazıl Say severlikte samimi olalım biraz…

Kazdağları, bundan böyle Fazıl Say Dağı olarak anılmalı !

Kanada ve topraklarımızdaki görünmez Kanadalıların sırtını yere getiren bir kahramandır o !

Sen çok yaşa Ahmet Say’ın değerli oğlu !

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.