Ajans Bakırçay
2021-04-07 11:55:31

Amiraller

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 07 Nisan 2021, 11:55

Bir bardak suda fırtına koparmak dedikleri bu olsa gerek: Emekli 104 amiralin bildirisi…

Biliyorsunuz, emekli 104 amiral, Montrö Sözleşmesi’nin ulusal çıkarlarımız açısından önemine değinerek söz konusu sözleşmenin tartışılmasına bir bildiriyle karşı çıktı. Cumhur İttifakı da konuya balıklama atladı. Öfke küpüne dönüşmüş olduklarına bakmayın, içten içe düğün bayram ettikleri gün gibi ortada. Hemen hepsi sıraya girdi ve yaşanan gelişmeyi ‘düşünce açıklama değil, darbe çağrışımlı bildiri’ olarak niteledi. Son sözü yine Cumhurbaşkanı söyledi, "Bunun adı ifade özgürlüğü değildir."

Demem o ki, 3 Nisan gecesi saat 23.00’te yayınladıkları bildiri nedeniyle 10 emekli amiralin 5 Nisan sabahı saat 06.30’da gözaltına alınmaları Türkiye’nin bir numaralı gündemi oldu.

Amirallerin bildiri hazırlamasındaki heyecan ve istek, kendilerinden önce 126 büyükelçinin benzer bir bildiri yayınlamış olmasından kaynaklanıyordu kanımca. Son dönemdeki bazı gelişmeler de işin tuzu biberi olmuştu. Ayasofya Camisi İmamı Mehmet Boynukalın, Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesini ve laikliğin kaldırılmasını isteyebiliyorsa onların da Montrö Sözleşmesi konusunda bir diyecekleri olabilmeliydi. Meslektaşları olan bir amiralin sarıklı görüntülerinin basında yer alması, Atatürkçü subaylar olarak onları rahatsız etmişti. Bu konudaki hassasiyetlerini cümle âleme duyurmalıydılar. WhatsApp Grubu kurarak derslerine çalıştılar ve bir bildiri kaleme aldılar.

Gel gör ki, 27 Nisan 2007’deki muhtıraya ‘basın açıklaması’ demiş bir iktidarın amirallerin bildirisini ‘muhtıra/darbe çağrışımlı’ olarak nitelemesi, Türkiye’yi olmadık bir atmosfer içine soktu.

Çoğu 15 Temmuz’da FETÖ’ye karşı ülkeyi savunmuş olan darbe karşıtı bu emekli amiraller nasıl olur da darbeci olurlar, bunu anlamak çok güç doğrusu…

Cumhurbaşkanı’nın "Bu art niyetli bir girişimdir, asla kabul edilemez. (...) Milletin seçtiği yönetimi tehdit etme cüretini gösterenlere hadlerini milletimizle birlikte göstereceğiz" sözleri ise işi çığrından çıkardı.

84 milyonun tercümanlığını üstlenmişçesine Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Cumhurbaşkanı’na yanıt verircesine konuştu: "Hilafet geri gelsin derken, bu darbe olmuyor değil mi? Atatürk’ün neyi var neyi yok kaldırırken, bu darbe olmuyor değil mi? 104 kişi bildiri yazınca darbe oluyor öyle mi? Konuşan sizden olursa adı demokrasi, konuşan muhalifse darbeci!"

CHP Sözcüsü Faik Öztürk’ün sözleri de kayda değerdi: "Türkiye’de darbe olmasın istiyorsanız, emekli amirallerden değil sarıklı amirallerden çekineceksiniz."

MHP liderinin kelle ister gibi amirallerin rütbelerinin sökülmesini, emekli maaşlarının da kesilmesini istemesi ise, tek sözcükle ateşe körükle gitmekti.

Çok ilginç! Sayın Devlet Bahçeli, 2004 yılında DEP’lilerin cezaevinden serbest bırakılmaları üzerine 313 generale "İktidarı uyarın" diye mektup göndermiş biri. Bugün ise bir zamanlar mektup gönderdiği komutanların rütbelerinin sökülmesini istiyor. Bildiriye imza atan 104 amiral, her şeyden önce birer emekli asker. Nasıl oluyor da elinde asker gücü ve silahı olmayan bu amiraller, darbe çağrısında bulunabiliyorlar, anlamak zor. İktidarın, dört bir koldan tepki göstermesi ise insana "Bu telaş nedir?" dedirtiyor.

Okuma yazması olan herkes biliyor ki, amiraller ne darbe sevdalısı ne de milli iradeye karşı… Montrö tartışmalarına ve günlerce basında yer alan tarikatçı bir deniz kuvvetleri mensubuna olan demokratik tepkilerini dile getirmişler, hepsi bu!

"TSK’yi ve Deniz Kuvvetlerimizi Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz" diyorlar. Besbelli ki Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın tekkede sarık ve cübbeyle olan görüntülerinden çok rahatsız olmuşlar laik cumhuriyetin askerleri olarak…

TBMM Başkanı değil midir Montrö konusunda tartışmayı başlatan? Sayın Şentop görüşünü Meclis Başkanı olarak açıkladıysa amiraller de birer emekli olarak açıklamışlardır. Bu da onların en doğal hakkıdır.

Sürekli oy kaybeden Cumhur İttifakı’nın telaşını anlamak hem kolay hem zor.

Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını isteyen kişi MHP’nin genel başkanıdır. "Montrö’den çıkmayalım" demek suç, "Anayasa Mahkemesi kapatılsın" demek ifade özgürlüğü, öyle mi?

Emekli askerlerin dedikleri şu: "Montrö Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Montrö’den vazgeçilemez. Marmara Denizi üzerinde mutlak egemenliğimizin kaybedilmesine yol açacak olan Kanal İstanbul’dan da vazgeçilmelidir."

Bu tümcenin bir dilek, bir temenni anlattığını, ruhunda yurtseverliğin yattığını iktidar nasıl anlayamaz da bunu darbe çağrısı olarak değerlendirir, inanılır gibi değil. İktidardan gelen şiddetli tepkiler ve hemen ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlatması ise çok düşündürücü. Yargının bağımsız olduğu konusunda kuşkular uyandıran bir durum…

Pandemiyi iyi yönetemeyenler, 128 milyar doların hesabını veremeyenler, işsizliğe ve yoksulluğa/ kadın cinayetlerine ve yolsuzluklara son veremeyen iktidar, belli ki gündemi değiştirmek için can atıyor. Az buz para mıdır 128 milyar dolar? Hangi tarihte, kime, ne kadar, hangi fiyattan döviz satıldığı hâlâ açıklanmış değil.

Bir şarküteri sahibinin CHP Milletvekili Burcu Köksal’a "Vatandaş 100- 150 gram peynir alıyor. 1 kilo alanlar eskidendi" deyişi belli ki umurunda değil iktidar sahiplerinin… Onlara belli ki bu gerçekleri unutturacak başka sansasyonel gündemler gerek…

Anayasanın 26. Maddesi, herkesin düşüncesini söz ve yazıyla açıklama hakkı olduğunu söylüyorken emekli amirallerin düşüncelerini açıklamalarına bu denli şiddetli tepkinin ne anlama geldiğini bereket versin ki bu ülkenin sağduyu sahibi insanları anlamakta zorlanmıyor.

Avukat Celâl Ülgen onlardan biri:

"Bu son derece iyi niyetle yapılmış bir açıklamadır. Bundan darbe çağrısı çıkarmak ya da darbe girişimi demek hiç de iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Emekli amirallerin bu duyuruyu hazırlarlarken örnek aldıkları, 136 emekli büyükelçinin yaptığı açıklamadır."

Amirallerin açıklaması karşısında, düne kadar çoğunluğun gönlünde yer edinmiş olan Meral Akşener, sergilediği tavır nedeniyle sınıfta kalmıştır bence... 104 emekli askerin tepkisini ‘zevzeklik’ olarak değerlendirmesini kendisi de aceleci bulmuş olmalı ki ertesi gün biraz daha yumuşak bir üslup kullanmayı tercih etti. Yükselen tansiyonu düşürmek mi istedi, AKP’ye omuz vermek mi istedi, pek anlaşılmadı.

Lojman ve koruma hakları iptal edilen amirallere gelince… Hiç durmadan her biri hemen gidip gönüllerindeki siyasi partiye kayıtlarını yaptırıp aktif siyasete atılmalılar. O zaman en azından Milli Savunma Bakanı olan eski genelkurmay başkanına "Cüppeli Ahmet’le neden poz verdin?" diye açık açık soru sorabilirler. MİT Müsteşarı ile Atatürk’e firavun diyen Nuri Pakdil’e yaptığı ziyaretin nedenini Hulusi Akar’a sorma hakkını bulabilirler. Basında yer alan ‘Cüppeli Amiral’ hakkında soruşturma açılmasını isteyebilirler. "Bu bildirinin demokrasimize zarar vermekten, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramadığı açıktır" diye açıklama yapan Hulusi Akar’ın vereceği yanıtın takipçisi olabilirler. Cumhur İttifakı’nın her boydan temsilcisine, "Ayasofya İmamı her konuda konuşuyor, duymuyor musun?" diyebilirler. Yaşanan bunca hengâmeden sonra onlara bu yakışır.

Olayın bir boyutu daha var: Anayasal haklarını kullanan 104 amiralden sonra 127 eski CHP milletvekilinin de sıcağı sıcağına "Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz. Kanal İstanbul yapılamaz. Montrö tartışmaya açılamaz" açıklaması, aklıma bir başka soru getirdi:

Sendikalar, odalar ve sivil toplum kuruluşları ne zaman açıklama yapacak?

81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika, 46 federasyon, amirallerin bildirisine karşı suç duyurusunda bulunmuşken, baroların/ TMMOB/ DİSK/ TÜRK-İŞ ve benzeri örgütlerin yaşananlara sessiz kalacağını sanmıyorum.

AKP’ye oy veren seçmenlerin ve iktidara omuz veren yukarıdaki örgütlerin, Montrö’nün kaldırılmasını tavsiye edenin ABD ve İngiltere olduğunu anlamasını umut ediyorum.

Montrö’yü tartışmaya açmak isteyenlerin ABD karşıtı gibi görünüp Amerikancı olduklarını toplum olarak ne zaman anlarız bakalım…

Montrö’nün tartışılmasını sakın ABD istiyor olmasın !.

"Cambaza bak," hikâyesi…

Emekli amirallerin bildirisi sosyal medyayı da harekete geçirdi tabii. Nasrettin Hoca’nın, Şair Eşref’in, Aziz Nesin’ in yaşadığı bu topraklar mizahı unutur mu hiç?

"Amirallerin evinde yapılan aramada 4 adet tahrip gücü yüksek su doku bulmaca, 3 adet uzak yakın keskin görüş gözlüğü,(kemik çerçeveli) 2 adet uzaktan kumandalı TV ve dolaba gizlenmiş yoğun miktarda kullanıma hazır tansiyon ve şeker ilacı bulunmuştur."

Valla onlar başlattı!

Yorumlar (3)

HASAN ZEKİ SUNGUR 3 Yıl Önce

Konu ile ilgili bir yazı hazırlıyordum. Bu yazıyı okuyunca vazgeçtim. Gündem ancak bu kadar açık ve net tahlil edilebilirdi. Sadece şunu ilave etmek istiyorum. İtiraz edenler lütfen "Anayasanın 26ncı maddesini" okuyunuz...

M. Şerafettin Canda 3 Yıl Önce

Futbol futbol sahasında oynuyor. Bunun için de ayrıca futbol ayakkabısı" krampon" gitmek gerekiyor. Ayrıca bir de forma olursa iyi. Hakem de önemli. Tribünde oturanlar da izler, alkışlar, "gol" atamaz. "Messi" Arjantinden geldi, Barcelano' nin yıldızı oldu. Bizim Avrupalı işçi çocukları da; şimdi Türk milli takımını ayakta tutuyor. Özetini ozeti; "şeytanla masaya oturan in kaşşığının sapı uzun olmalı" Selamlar, sevgiler, teşekkürler.

A.ş.ş 3 Yıl Önce

Beğen dim

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.