Ajans Bakırçay
2021-02-28 16:29:37

Açlığın Pabucunu Dama Atmayalım

Utku Beycan

28 Şubat 2021, 16:29

Koronavirüs, tüm Dünya’da sosyalist teşkilatlar için, bir kıyamet provasının yanında örgütlerini büyütebilmeleri için zengin bir kaynağa dönüştü. İşsizlikten, açlıktan veya barınamamaktan mustarip olmayan insanlar, ilk defa kapitalizmin kara yüzüyle bu kadar doğrudan karşı karşıya geldi. Bu, sosyalistler için "tatsız bir fırsattı". İnsanlığın zihinlerinde vurulu olduğu zincirler paslandı, kimileri, beyinlerindeki bu zincirleri parçalamasını bildi. Önyargılar kırıldı, seçenekler gözden geçirildi.

Bu zenginlik, gözümüzü kör edebilirdi. Kapitalizmi tanımlarken son zamanlarda, kapitalizmin yalnızca koronanın daha görünür kıldığı bazı açıklarına (halk sağlığının yetersiz finanse edilmesi ve bir rant alanı haline getirilmesi) eğilmeye başladık. Fakirlik, ekolojik sorun gibi diğer temel başlıkların önemini unutmadık, fakat daha az anmaya başladık. Nitekim OXFAM, Tricontinental ve WEF’in yayınlarından yaptığım çeviriler de yukarıdaki parantezin içindeki başlıklara ve milyarderlerin son yıldaki servet artışına ağırlık veriyordu.

Gayet tabii, fakat Monthly Rewiev, diğer temel başlıkların görmezden gelinmeye başlayacağından endişeli. Monthly Rewiev, 1949’da New York’ta kurulan, aylık bir Marksist dergi. Kurucuları tarihin önemli Marksistlerinden ikisi; sosyolog Leo Huberman ve iktisatçı Paul Sweezy. Dergi en çok, ilk sayısında Albert Einstein’ın yazdığı "Niçin Sosyalizm" (evet, Einstein sosyalistti) makalesiyle ünlü.

"Hastalıkların yayılmasına yönelik meşguliyet, gıda güvenliği ve açlıkla ilgili endişelere daha az dikkat edilmesi gibi olumsuz bir etkiye sahip gibi görünüyor. Kötü beslenme, genel sağlık koşullarını ve hastalığa karşı direnci etkileyen temel bir faktördür, ancak politikacılar ve küresel liderler gözlerini bu balodan ayırmış gibi görünüyor." diyor dergi. Bu açığı kapatmak için yayınladığı yazıdan aktarılması gereken bazı noktalar var. "2019'da, pandemiden önce bile Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 690 milyon insanın (Dünya nüfusunun %9'u) kronik olarak yetersiz beslendiğini tahmin etmektedir. FAO'ya göre, aç insanların sayısı 2014 ile 2019 arasında 60 milyon arttı." diye yazıyor ikinci paragraf.

"Güney Asya, Dünya’nın yetersiz beslenen nüfusunun yüzde 37'sini oluşturuyor. Bunların yaklaşık dörtte üçü, yaklaşık 190 milyon kişi, tüm ülkeler arasında en çok yetersiz beslenen insana sahip olan Hindistan'da yaşıyor. (Hindistan'daki diğer beslenme göstergeleri de çok endişe vericidir: 15-49 yaş arası üreme çağındaki kadınların yarısından fazlası anemiktir.) Bununla birlikte, diğer bazı bölgelerdeki açlık sayısı da oldukça fazladır, Doğu Afrika'da 118 milyon ve Güneydoğu Asya'da 65 milyon.

Açlık için biraz daha az katı kriterler kullanıldığında, resim daha da değişir. FAO aynı zamanda orta düzeyde gıda güvensizliği olasılığını da göz önünde bulunduruyor. Yani, sadece minimum kalori alımını sağlayamamaktan ziyade, temel bir besleyici diyete sahip olamama ihtimalini. Sağlıklı beslenememe, yani yetersiz gıda alma, bodurluk, aşırı kilo ve obezite (ucuza alınan mallar daha fazla kalori içerdiğinden obezite, ucuza kaçmanın bir sonucu da olabilir) dâhil olmak üzere pek çok şeye yol açar. Bu başlık da eklendiğinde gıda güvensizliğinin boyutu, çok daha yüksek. 2019'da Dünya genelinde 2 milyardan fazla insan (Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri) besleyici bir diyet alamadı. Avrupa ve Kuzey Amerika'da 88 milyon, Latin Amerika'da 192 milyon, Güneydoğu Asya'da 123 milyon ve MENA bölgesinde, yani Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 148 milyon, Güney Asya’da 692 milyon ve Sahra Altı Afrika 605 milyon.

FAO, şu ana kadar 83 ila 13 milyon daha fazla insanın pandemi sırasında ciddi şekilde yetersiz besleneceğini tahmin etti. Bu muhtemelen eksik bir tahmin olacaktır ve bu tahminin eksikliğinin nedeni, sadece tahminin yapıldığı 2020 yılının Haziran ayında, pandeminin süresinin bilinmemesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki hastalık kontrol önlemlerinin ciddi etkisinin de hafife alınması değil. Ana etkenin, yaygın olarak belgelenen istihdam ve gelirlerdeki düşüşlerin ardından, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki insanların tükettikleri gıdanın miktarının ve kalitesinin düşüşü olması kuvvetle muhtemeldir.

Salgının ne kadar etkisinin olduğuna dair henüz kesin veriye sahip değiliz. Ancak ilk işaretler son derece korkunç. Gelişmekte olan Dünya’nın çoğunda ücretlerin ve serbest mesleğe dönüşlerin bu dönemde düştüğünü biliyoruz. Pek çok ülkede, nominal ücretlerle birlikte geçici işçilerin çalışılacağı ve para kazanacağı gün sayısı da düştü. Böyle bir durumda, gıda fiyatları yükselirse, bu aşırı yoksulluğa yol açar. Ne yazık ki, bu, önemli ölçüde açlık vakası olan bazı ülkelerde hâlihazırda gerçekleşmiş olan şeydir."

Monthly Review’de son hafta yayınlanmış, Türkçeye çevirmek istediğim birkaç haber daha var. Bu hafta, iki yazı daha çevirmek niyetindeyim. Bu haberi çevirmemin esas nedeni, çarpıcı sayıları ve oranları tekrar hatırlatmak değildi. Bunu, zaten Türkçeye çevirdiğim pek çok haber ve raporda yaptım. Hatta belki okur için sıkıcı olabilecek kadar çok kez yaptım. Bu haberi çevirmemin esas nedeni, Monthly Review’in, ona bu haberi yazdıran hassasiyetindeki haklılığıydı. Koronanın sosyalistlere sunduğu, geçici dönemde hızlı örgütlenme fırsatı, korona dışındaki başlıklara yeterli önemi vermememize neden olursa, beş kulaçta gidebileceğimiz on kulaçlık mesafeyi kendi kendimize uzatmış olacağız.

https://mronline.org/2021/02/24/hunger-again/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=hunger-again

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.