Ajans Bakırçay
2022-01-15 11:36:24

2022 Küresel Riskler Raporu; Bir Kıyamet Alameti (1)

Utku Beycan

15 Ocak 2022, 11:36

Hakim üretim, bölüşüm ve yönetim sisteminin (yani kapitalizmin) yeryüzünden silinmesi, her gün daha acil hale geliyor. Bunun en net kanıtlarından biri de, World Economic Forum tarafından her yıl yayınlanan "Global Risk Reports (Küresel Riskler Raporu)." WEF’ten daha önce, Dünya Bankası ve IMF ile beraber, Dünya’nın en kapitalist üç uluslararası kurumundan biri diye bahsetmiştik. Her yıl düzenlediği Davos zirvelerinden aşina olduğumuz vakıf.

Rapor adından anlaşılacağı gibi, Dünya’nın geleceğini tehdit eden (veya edebilecek) risklerle ilgili kapsamlı bir araştırmadır. Raporda her yıl bu risklerle ilgili uzmanlarla yapılan anketlere yer verilir. Bu yıl, bu iş için bin küresel uzman ve lider seçilmiş. Ayrıca anketlere dahil edilmeyen, 12 000’den fazla liderin görüşlerinden yararlanılmış. Sonuçlar biz sosyalistler için şaşırtıcı değil; zira bu anketlerin verilerine bakılırsa, "hakim şartlar altında" uzmanlar her yıl Dünya’nın geleceğiyle ilgili, öncekilerle (en az) aynı derecede karamsar tablolar çizerler.

Rapor 117 sayfa. Kapsamlı bir özetini tek bir yazıya sığdıramayacağımız kadar uzun. Bu yüzden raporun yalnızca en temel şeylerle (tarım, gelir eşitsizliği, sağlık ve eğitim eşitsizliği, ekolojik sorunlar v.b) ilgili bulgularını, iki veya üç yazıda özetlemeye çalışacağım.

Aşı eşitsizliğiyle ilgili oranlarla başlıyor rapor; "Aşı eşitsizliği ve bunun sonucunda ortaya çıkan eşitsiz ekonomik toparlanma oranları, sosyal kırılmaları ve jeopolitik gerilimleri bir araya getiriyor. Dünya nüfusunun %20'sine ev sahipliği yapan en yoksul 52 ülkede, bu yazı yazılırken nüfusun sadece %6'sı aşılanmıştı. 2024 gibi, gelişmekte olan ekonomiler (Çin hariç) pandemi öncesi beklenen gayrı safi yurtiçi hasıla büyümesinden yüzde 5.5 düşmüş olacakken, gelişmiş ekonomilerde bu %0,9 artarak küresel gelir eşitsizliğini genişletecek.

Ortaya çıkan küresel farklılık, ortak zorlukların üstesinden gelmek için gereken koordinasyonu sağlamayı zorlaştırarak sınırlar içinde ve ötesinde gerilimler yaratacak."

Ardından uzmanlarla yapılan anketlerin sonuçlarına geliyor konu; "GRPS'ye yanıt verenler, son iki yıla ilişkin bir değerlendirme yapmaları istendiğinde, 'sosyal uyumsuzluk artışı', 'geçim krizleri' ve 'ruh sağlığının bozulması' biçimindeki toplumsal risklerin, pandemiden bu yana en kötüleşen riskler olduğunu söylüyorlar. Ankete katılanların sadece %16'sı Dünya’nın geleceği hakkında iyimser hissediyor ve sadece %11'i küresel toparlanmanın hızlanacağına inanıyor."

Ekolojik sorunların da geçerli sistemle çözülmesinin bir hayal olduğunu WEF tekrarlıyor; "10 yıllık bir vadede, ekolojik riskler ve iklim daha büyük endişe yaratıyor. Ekolojik sorunları düzeltmedeki başarısızlık, aşırı hava koşulları ve biyoçeşitlilik kaybı, en ciddi üç risk olarak sıralanıyor. Ankete katılanlar ayrıca, önümüzdeki 10 yıl içinde en ciddi riskler arasında borç krizleri ve jeoekonomik çatışmalar olduğunu belirttiler."

Bu noktada biz bir ekleme yapalım. Ekolojik sorunların ciddi değişimler olsa bile "kökten" olmadan değişimlerle çözülebileceğini düşünenler, yeşil projelerden umutlular. Öte yandan yeşil projeler, tüm diğer köktenci olmayan çözüm önerileri gibi, yasal yollar ve devlet müdahaleleriyle sermayedarların çözüm için aktif işbirliklerine dayanıyor. Yeşil projelerden umutlu olanlar sermayedarların insaniyetlerinden medet umadursun, Bezos ve Branson'un şov yapmak için uzaya gitmekte, Musk'ın uzaya araba göndermekte kullandıkları gibi araçlar, birkaç dakikada, 1 milyar insanın bir yılda saldığı kadar karbon salıyor(1).

Sağlık hizmetlerini ve ekoloji sorunlarından daha önce bahsedilse de elbette ekonomik sorunlar da raporda kendine yer buluyor; "Yazının yazıldığı sırada, küresel büyümenin 2024 yılına kadar pandemi olmadan olacağından %2,3 daha az olması bekleniyordu. Yükselen emtia fiyatları, enflasyon ve borç yükselen riskler. …

Pandeminin ekonomik yansımaları, işgücü piyasası dengesizlikleri, korumacılık ve … genişleyen dijital, eğitim ve beceri boşlukları ile birleşiyor. Bazı ülkelerde aşının hızla piyasaya sürülmesi, başarılı dijital dönüşümler ve yeni büyüme fırsatları, kısa vadede pandemi öncesi eğilimlere dönüş ve uzun vadede daha dirençli bir görünüm olasılığı anlamına gelebilir. Yine de diğer birçok ülke düşük aşılama oranları, sağlık sistemleri üzerinde devam eden akut stres, dijital uçurumlar ve durgun iş piyasaları nedeniyle geride kalacak."

Toplumsal psikoloji konusunda da raporun çizdiği tablo iç açıcı değil; "Sosyal uyumsuzluk artışı, G20'den Arjantin, Fransa, Almanya, Meksika ve Güney Afrika da dahil olmak üzere 31 ülkede en önemli kısa vadeli tehdittir. Halihazırda toplumları zorlayan eşitsizliklerin şimdi artması bekleniyor. Salgın öncesine kıyasla 51 milyondan fazla insanın aşırı yoksulluğa düşeceği tahmin ediliyor. Toplumlarda artan kutuplaşma ve öfke de risk taşıyor. Aynı zamanda daha güçlü ulusal çıkar arayışlarının uluslararası dayanışmaya tercih edilmesi ve iç baskının artması, önümüzdeki dönem küresel ekonominin kötüleşme riskini arttırıyor."

Sonrasında rapor, ekolojik sorunlara geri dönüyor. Yıl içinde pek çok şehirde sıcaklık rekorlarının kırılmasına değiniyor. Rapora göre sağlıklı çevre politikalarına acele bir geçiş, karbon salınımının yoğun olduğu sektörlerde ani bir işsizlik artışı yaratacak. Sıfır karbon salınımı amacına dengeli bir şekilde ulaşmak ise 2050 yılına kadar sürecek.

Bunlardan sonra rapor bir süreliğine önceliğimizde olmayan siber risklere yer veriyor ve ardından göç sorununa eğiliyor; "GRPS'ye yanıt verenler için 'gönülsüz göç' uzun vadede en önemli endişe kaynağı olurken, yanıt verenlerin %60’ına göre mülteci sorununu hafifletme adına uluslararası bir çaba ya başlamadı bile, ya da başlasa da gelişmedi. 2020'de, yalnızca çatışmalar nedeniyle dünya çapında yerinden edilmiş 34 milyondan fazla insan vardı - tarihi bir zirve. Ancak birçok ülkede, pandeminin kalıcı etkileri, artan ekonomik korumacılık ve yeni işgücü piyasası dinamikleri, fırsat veya sığınma arayabilecek göçmenler için giriş engellerinin artmasına neden oluyor."

Ardından uzay araştırmaları rekabetine değiniyor rapor. Burayı geçiyoruz.

Elbette raporun geleceğe yönelik çizdiği tablonun karamsarlığında pandeminin de etkisi var, Gel gelelim bu, raporun pandemiden önceki yıllarda da mevcut koşullar altında sorunların çözümüyle ilgili umutlu bir gelecek vadetmediği gerçeğini gizleyemez.

Buraya kadar verdiğimiz veriler raporun ilk 10 sayfasından, yani raporun kendi içindeki özetinden. Sorulması gereken soru şu; Toplumların artık sosyalizm gibi daha farklı alternatiflere yönelmesi için Dünya’ya hakim sosyal-sınıfsal model olan kapitalizmin, daha ne kadar karanlık bir gelecek vadetmesi gerek?

-----------------

1. https://jacobinmag.com/2021/12/billionaire-space-flights-superrich-carbon-emissions-global-warming-inequality

Yorumlar (1)

Yasemin 2 Yıl Önce

güzel

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.