Ajans Bakırçay
2021-01-28 13:24:46

2021 Küresel Riskler Raporu, Hayra Alamet mi? 1

Utku Beycan

28 Ocak 2021, 13:24

Sosyalistseniz evet, hayra alamet!

World Economic Forum, 2021 Küresel Riskler Raporu’nu yayınladı. Bu forum, siyasetçilerin ve milyarderlerin her yıl düzenledikleri konferanslarda vücut bulur ve bu konferanslar neticesinde her yıl Ocak ayında, o yıl beklenen tehlike durumları rapor edilir.

Bu raporlarda on yıllardır her yıl, öncekileri mumla aratacak veriler yer aldığını söylemiştik. Önceki üç yılın, kendimce en önemli bulduğum verilerinin küçük bir kısmını, Liberalizm Karanlığı ve Cem Toker (1) yazısında paylaşmıştım.

2021 raporunda durum değişmedi. İstatistiklere bir göz atalım. Sayfa 7’de şunlar yazılı; "Pandeminin ekonomik şok dalgası eşitsizliği anında artıracak, (Yalnızca 2020’nin ikinci çeyreğinde 495 milyon çalışma saatine eşdeğer iş kaybedildi.) ancak düzensiz bir iyileşme de olabilir. 2020’de yalnızca 28 ekonominin büyümüş olması bekleniyor." Sayfa 17’de, 2020’de büyümüş gibi görünen 28 ülkeden, yalnızca Çin’in G20 ülkesi olduğu vurgulanacak. Yani gözlemlere göre 2020’de, en gelişkin 20 kapitalist ülkeden yalnızca 1’i büyümüş, o da Çin.

Sayfa 16’da işler daha da ciddiye biniyor; "Küresel ekonomi, kendi barış zamanındaki (bu kelimeleri "modern zamandaki" kelimeleriyle değiştirebiliriz. Bu ibare, kriz her yıl daha da derinleştiği için, her yıl raporda yer bulur.) en derin krizi yaşıyor. Küresel üretimin, 2020’dekinden % 4,4 oranında azalması bekleniyor. Dünya ekonomisi, 2008–2009 Finansal Kriz’i sırasında olduğundan bile daha altta kalacak(%0,1 oranında).

17. sayfada başka bir çarpıcı bilgi var; "Kötü çalışma koşulları ve eksik sosyal korumanın etkisini, Dünya’daki 2 milyar kayıtsız çalışan, daha ağır hissedecektir."

Bu bilgide çarpıcı olan, kayıt dışı çalışanların, pandeminin etkisini daha yoğun hissedecek olmaları değil. 2021’de, 7.8 milyar insandan iki milyarının kayıtsız çalışıyor olması.

Sayfa 19: "Dünya nüfusunun yarısı temel sağlık hizmetlerine erişimden yoksun ve halk sağlığındaki eksiklikler, her yıl 100 milyon insanı aşırı yoksulluğa itiyor." Kapitalizm, her yıl bir Türkiye’den fazla insanı aşırı yoksulluğa terk ediyor.

Sayfa 20: "Kısa vadede adil ve etkili aşı dağıtımı, korumacı eğilimler ve jeopolitik gerilimler yüzünden risk altında. Uzun vadede adaletsiz sağlık hizmetleriyle yetinme, sağlık hizmetleri üzerindeki sürekli stresin bir sonucudur." … "2020’de küresel durgunluğun, Dünya nüfusunun %9,4'ünü aşırı yoksulluğa çekmesi, fakat ardından bu rakamın %8’e düşmesi bekleniyordu. Ancak küresel gerileme, gelecekteki şoklara karşı savunmasızlık yarattı ve devletleri erozyona uğratmakla ve çöküşle tehdit edebilecek hale geldi."

Şimdiye kadar verdiğim bilgiler, raporun en önemli kısmı olarak gördüğüm ilk başlığına ait. Bu ilk başlık, küresel nüfusun en temel ihtiyaçlarını karşılayabilme oranı, ülkeler özelindeki oranı, ülkelerin büyüme oranı, devletleri tehdit eden birincil unsurlar gibi en temel unsurları içeren başlık. Normalde rapor, yedi ayrı başlıktan oluşan 97 sayfalık bir rapor. Raporun tamamını okuyamadım, fakat okuyabildiğim kısmında, tek bir iç açıcı cümle görmedim.

Kapitalistler, bu tablonun kötümserliğine şöyle cevap verebilirler; "Bu yıl, elbette son yılların en kötüsü olacaktı. Bir küresel salgının ortasındayız. Bu, kapitalizmin suçu değil."

Öncelikle bu salgının altından hala kalkamamış olmamızın en büyük sebebinin, kapitalizmin, halk sağlığını bir rant alanına çevirmiş olması olduğunu, OXFAM araştırmalarının verileriyle anlatmıştık.

Değerli bilim insanı, neomarksist David Harvey, Jacobin’de yayınlanan, "Korona’da Anti-Kapitalist Poitika (2)" isimli son makalesinde, sorunun başka bir yönüne değiniyor. Şöyle diyor Harvey; ‘’Doğa ile metabolizma arasındaki ilişkiye daha diyalektik, ilişkisel bakıyorum. Sermaye, kendi üretimini sağlamak adına çevresel koşullarını değiştirir ve bu, iklim değişikliği gibi istenmeyen sonuçlar doğur. Sermaye, çevresel koşulları kendi lehine değiştirirken, çevresel koşulları sürekli olarak yeniden şekillendiren özerk ve bağımsız evrimsel güçleri karşısına alır. Bu açıdan bakıldığında, aslında doğal afet diye bir şey yoktur. Virüsler her zaman mutasyona uğrar. Ancak bir mutasyonun yaşamı tehdit edici hale geldiği koşullar, insan eylemlerine bağlıdır.

Şöyle de diyebiliriz; "Oligarkların kâr hırsıyla doğayı talan etmeleri, ekosistemi bozarak korona gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor ve koronanın çıkış nedeni ekosistemdeki bozukluk değilse bile, doğanın talanı devam ettikçe çok daha kötülerine maruz kalabiliriz."

Bunu fazla uç bulacak kapitalistlere, Bill Gates’in 2015’te yaptığı, kapitalizmin, iklim sorunlarını çözmek için fazla bencil ve beceriksiz olduğunu söylediği konuşmasını (3) hatırlatalım.

Gelelim başlıktaki sorunun cevabına; bu rapor, sosyalistseniz, sizin için hayra alamettir. Sosyalistler, insanların açlıktan, hastalıktan ölmesinden, ya da işsiz kalmasından zevk alan psikopatlar olduğu için değil. Böyle raporların, eşitsizlik ve adaletsizliği ve bir önceki cümledeki sorunları en aza indirecek sosyalist devrimlerin koşar adım gelmekte olduğunun habercisi olduğunu bildiklerinden…

Bu raporlarda, "Global Risks Perception Survey" isimli anketlerin sonuçlarından bazıları yer alır. Bu anketler, kapitalist ülkelerde yaşayan insanlarda kapitalizme ne kadar güven kaldığını görmemiz için kullanışlı kaynaklardır. Sonraki yazımda, 2021 raporundaki GRPS sonuçlarından örnekler vereceğim.

----------------------------------------

1. https://www.ajansbakircay.com/liberalizm-karanligi-ve-cem-toker-makale,792.html

2. https://jacobinmag.com/2020/03/david-harvey-coronavirus-political-economy-disruptions

3. https://www.csmonitor.com/USA/Politics/2015/1027/Bill-Gates-just-endorsed-socialism-sort-of-A-boost-for-Bernie-Sanders

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.