Ajans Bakırçay

Korona günleri kitap oldu "Siyaset ve Medyanın Etkisindeki Korona”

KİTAP

Ajans Bakırçay yazarı Recai Şeyhoğlu, arkadaşlarıyla birlikte korona günlerini kitap haline getirdi.

Çin’in Wuhan Kenti’nde ortaya çıkan ve tüm dünyayı saran “Koronavirüs” (Covid-19) salgını “Siyaset ve Medyanın Etkisindeki Korona” adıyla basıldı. Kitap Covid-19’un başlangıcından bu yana insanlık üzerindeki etkisini ve siyaset-medya ilişkisini mercek altına alıyor.

Salgının başladığı günden bu yana Covid-19’un seyrini günü gününe basın-yayın organlarından takip eden, haber ve köşe yazarlarından yararlanarak günümüze tanıklık yapan Şeyhoğlu, bu dosyada iktidarın salgını iyi yönetemediğini, toplumu yanılttığını iddia ediyor. Bilim çevrelerinin sesine kulak vermeyen, “mış” gibi yapan iktidarın sağlık politikasını eleştiriyor.

Şeyhoğlu’nun bu dosyayı hazırlarken kendisine destek olan arkadaşları şu isimlerden oluşuyor: Avram Ventura (Şair- Yazar- Şalom Gazetesi Yazarı), Cemil Öz (Avukat), Doğan Özgüden (Gazeteci-Yazar/Brüksel), Hasan Zeki Sungur (Emekli Albay / Köy Okullarına kitaplıklar kuran gönüllü), Hakkı Ülkü (Aliağa Belediye Başkanlığı ve bir dönem İzmir Milletvekilliği yapmış siyasetçi), Ferhat Altun (Tarihçi/Yenigün köşe yazarı), Nüket Hürmeriç (Mühendis- Şair- Besteci), Dr. Selim Karyelioğlu (Sosyolog), Zekiye Bacaksız (Genel Sağlık İş Genel Başkanı).

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden de kitabın girişinde Şeyhoğlu ile olan dostluğunu anlattı. Psikolojik danışman, karikatürist-yazar Hasan Efe ise kitaba çizgileriyle katkıda bulundu.

GÜNLÜK TUTMA ALIŞKANLIĞI

Günlük tutma tutkusunun kitabı hayata geçirmekte etken olduğunu belirten Şeyhoğlu, “İlkokul yıllarımdan bu yana hep günlük tutmaya çalışmışımdır. Sınıf öğretmenliğim yıllarında tuttuğum ‘öğrenci gözlem defteri’ni müfettişin biri çok beğenip alıp gitmişti benden. O defterlerde öğrencilerimde gördüğüm her davranışlarını not ediyor, çocukların gelişimini yakından izlemiş oluyordum. Her arkadaş benim gibi mi düşünür bilmem ama ben öğrencilerimin davranışlarından onların gelecekte hangi mesleği seçebilecekleri sonucunu bile çıkarırdım. Öğrenci gözlem defteri ve anı defteri tutmak hiç eksik olmadı yaşamımdan… Yakın dostlarım ve akrabalarım bilir, 1967 yılında tuttuğum ‘Hatıra Defterim’ hâlâ elimdedir. O defterde akrabalarım, sınıf arkadaşlarım, öğretmenlerim el yazılarıyla capcanlı duruyorlar hâlâ… Bu yıl 15 adet çoğaltıp Avram Ventura, Mehmet Atilla, Kemal Nehrozoğlu, Ülker Gündüz, Salim Çetin gibi yakınlarıma çoğaltıp armağan ettim. Yıllar önce kim, ne yazmış görsün ve anı olarak elinde bulunsun diye… Bayram armağanı gibi… Özetle günlük tutmaya olan aşinalığım 60’lı yılların sonlarına doğru başladı bende. Hazırladığım korona dosyası da, korona salgınının başladığı günden bugüne kadar geçen süreyi anlatan bir günlük sayılabilir” diye konuştu.

YENİ SÖZCÜKLER, YENİ FİKİRLER

Koronavirüs günlerinin kendisine yeni şeyler öğrettiğini ve kitap fikrinin ortaya çıktığını belirten Recai Şeyhoğlu yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Koronavirüsle tanıştığımız günlerde; epidemi/ entübe/pandemi gibi sözcüklerin gazete ve televizyonlarda her gün gördükçe/ işittikçe bu sözcüklerle yatıp kalkıyor ve yeni yeni şeyler öğrendikçe de bunun hazzını yaşıyordum. Ve de doktor olma gibi hayalleri olan biriydim yıllar önce. Öte yandan da korkularım/ endişelerim vardı. Çünkü salgın, tüm hızıyla ilerliyordu ülkemizde ve dünyada. Her ne kadar ölümlerin azaldığı/ iyileşmenin başladığı gibi iddialarda bulunanlar varsa da… Günü gününe izliyor olmak yetmez, yaşananları bizden sonraki kuşaklara da aktarmalıydım. Güzellikleri, ihmalkârlıkları, yalanları, kandırmacaları, paniği ve yaşanan komiklikleri… Dosyanın doğuşu böyle başladı”

“Covid-19’un dünyanın dört bir köşesinde binlerce insana yıkım yaşattığını bilmeyen/ öğrenmeyen kalmadı. Ülkelere göre her gün bildirilen ölüm sayıları, yapılan test sayıları, karantina nedeniyle Hindistan’da polisin insanlara şınav çekme cezası vermesi, coplaması, apartman komşusu hasta oldu diye tüm apartman sakinlerinin geçmiş olsuna gidip her birinin salgına yakalanması gibi örnekler haber olarak karşımıza çıkınca bunların hikâyesini yazmak gibi bir düşünce nasıl geçmez aklınızdan…”

YAZAR ÇAĞININ TANIĞIDIR

“Salgının ne zaman son bulacağına dair kesin bir bilgi de olmadığından dünyanın dört bir köşesi panik yaşıyordu. Devlet başkanlarının kimi, konuşmalarıyla komikliklere imza atarken kimi de halkından gerçekleri gizlemekteydi. Bunlar da yazılmalıydı. Panik yaşandığı gibi, salgını ranta çevirmek isteyenler/ karaborsacılar/ fırsatçılar da yok değildi. Dünya liderleri halkına trilyonlar dağıtırken bizde ise Cumhurbaşkanı İBAN numarası vererek yardım kampanyası açıyordu. Kapanan işyerleri, işsizler ordusuna katılanların sayılarının günden güne çoğalması, intiharlar, kirasını ödeyemeyenler, yasağa karşı sokağa çıkanlar, kahvede saklı gizli kumar oynayanlar, toplu ibadet yasaklanmışken Urfa’daki bir vatandaşın zorla/ kapıya tekme atarak camiye girme çabası gibi örnekleri televizyon haberlerinde izliyorduk her akşam. Peki… 15 yıl sonra… 50 yıl sonra… Kim anımsayacak, kim anlatacaktı bunları. 50 yıl sonra doğanlar, belki de bir film karesi gibi düşüneceklerdi bugünün pandemisini. Geleceğe bir şeyler bırakmalıydık bugünden. Belge gibi, film gibi…

Derler ki ‘Yazar, çağının tanığıdır’ Eli kalem tutan, edebiyatsever biri olarak bunu yapmak hem görevdi benim için hem de bir aşk!..”

KORONA DOSYASI

“Dostlarıyla el ele verince, sonuçta ‘Korona Günlerinde Siyaset ve Medya’ çıkıyor ortaya… ‘Neden medya?’ sorusunun yanıtına gelince; Çünkü her gün 6 - 7 gazeteyi didik didik ettim bu iş için. Haberlerden, köşe yazarlarından yararlandım. Daha doğrusu, medya mensuplarının sesi/ soluğu gibi oldum bu dosyada. Bana düşen kes- yapıştır oldu. Tabii ki yorumlarımla… Yaptığımız iş, ülkemize/ insanımıza olan tanıklığımızdır. Biz, gördüklerimizi/ aklımıza gelenleri yazdık. Sorduk, sorguladık, eleştirdik, kutladık. Yazmanın, geleceğe yazılı bir şeyler bırakmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Medya çalışanı arkadaşlarımıza teşekkür ediyorken, sağlık elemanı kardeşlerimizi de alkışlamayı unutmuyoruz ” dedi.

Şeyhoğlu ayrıca; “Umarım, maske dağıtma beceriksizliğinin öyküsünü de ‘Bir buyurganın beceriksizliği’ adı altında bir başka arkadaş yazar” çağrısında bulundu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.