Ajans Bakırçay

Onurlu bir mücadelenin fidanlarıydı

GÜNDEM

Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972 idam edilerek katledilişlerinin üzerinden 48 yıl geçti.

Denizler her yıl olduğu gibi bu sene de çeşitli etkinliklerle anılacak. Her yıl kitlesel olarak yapılan anmalar bu yıl salgın nedeniyle temsili anmalara dönüştürülse de Üç Fidan için sosyal medya başta olmak üzere irili ufaklı çok sayıda anma gerçekleştirilecek.

Üç Fidan’ın idam edilişlerinin üzerinden 48 yıl geçse de geride bıraktıkları mücadeleleri elden ele büyüyor. Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, “Onurlu bir mücadele verdiler. O kuşağı kurşunlayarak, idam ederek, hapislerde çürüterek ülkeye kötülük ettiler. Ama onların onurlu mücadeleleri kitlelere yayıldı’’ dedi

Haber: Dilan Esen (Birgün)

Foto: Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş

Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972 idam edilerek katledilişlerinin üzerinden 48 yıl geçti. Daha hayatlarının baharında darağacına giden Üç Fidan yolumuzu aydınlatmaya devam ederken aradan yarım asra yakın bir zaman geçse de devrimci duruşları, kavgaları ve devrettikleri mücadeleleri günden güne büyüyor.

İlk defa bu sene salgın nedeniyle mezarlık anması yapamayacaklarını söyleyen Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, Üç Fidan’ın mücadelesinin kitlelere yayıldığının altını çizdi. Sıkıyönetimin hâkim olduğu günlerde mezarları çok az kişiyle ziyaret edebildiklerini aktaran Gezmiş, “Şimdi onları seven herkes mezarlıkları dolduruyor. Denizleri şimdi taraflı tarafsız herkes takdir ediyor. Ne söyledilerse doğru çıktı’’ dedi.

Öfkelerinin hiçbir zaman bitmeyeceğini söyleyen Gezmiş, şöyle konuştu: “O kuşağı kurşunlayarak, idam ederek, hapislerde çürüterek yani bir şekilde yok ederek Türkiye’ye kötülük ettiler. O günleri unutmamız mümkün değil. Verdikleri onurlu bir mücadeleydi. 68 Kuşağı’nın 52 yıldan bu yana anılmaya devam edilmesi, muhakkak haklı olduklarını gösteriyor.’’

CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ise Meclis’e Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın iade-i itibarlarının verilmesini içeren kanun teklifi sundu. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın tam bağımsız Türkiye için mücadele ettiklerine dikkat çeken Bingöl, kanun teklifiyle birlikte fiilen ve toplum nezdinde itibarları zaten olan devrimcilerin hukuki olarak da itibarlarının iadesi amaçlandığını söyledi. Bingöl, "Söz konusu Kanunun yürürlükten kaldırılması ile toplum vicdanında açılan derin tahribat bir nebze olsun giderilecektir" dedi.

TARİHİ İZLER BIRAKTILAR

1960’lı yıllar Türkiye tarihinde bir dönüm noktasıdır. Emperyalizmin Türkiye’de yeni sömürgecilik ilişkilerini yerleştirilmeye çalışıldığı bir konjonktürdür aynı zamanda. Sömürgeciliğe karşı dünyada yükselen ulusal kurtuluş hareketleri 60'lar sonrası Türkiye’de gelişen toplumsal muhalefeti köklü bir biçimde etkilemişti. 1961 yılında kurulan TİP 65 seçimlerinde parlamentoya 15 milletvekili göndermişti. 67’de DİSK’in kurulması işçi sınıfı saflarında devrimci düşüncelerin hızla yayılmasını sağlamıştı. 68 gençlik hareketleri ise anti emperyalist muhtevaya sahip üniversite işgalleri ve boykotlarla gündeme gelmiş, akabinde üretici mitingleri ve Türkiye tarihinde ilk kitlesel 15-16 Haziran işçi direnişleri eşlik etmiş ve ülkenin her yanında devrimci bir dalgaya ortaya çıkmıştı.

Ortaya çıkan devrimci dalga TİP’in parlamentarizm ve pasifist yapısına sığmaz. Daha önce onun etrafında toparlanan devrimci güçler partiden koparak farklı mücadele araçları ve yöntemleri arayışı içine girerler. Toplumsal muhalefetin kabarışı karşısında işbirlikçi tekelci burjuvazi gerici saldırılara başlamış devrimci yükselişi silahla bastırmaya yönelmişti. Polis ve devlet destekli sivil faşistler devrimcileri kurşunlamaya başlamış, devrimciler kendilerini savunur pozisyona itilmişlerdi.

TARİH SAHNESİNDE YERLERİNİ ALDILAR

Tam da bu koşullarda dünyadaki mücadele geleneklerine de bağlı olarak yeni hareketler ortaya çıkmaya başlamış ve THKO, THKP-C ve TİKKO gibi silahlı mücadeleyi temel alan ve şehir ve kır gerillasına dayalı örgütlemesini savunan antiemperyalist devrimci örgütler olarak tarih sahnesinde yerlerini alıyorlardı.

Bu hareketler 12 Mart açık faşist cuntasına karşı giriştikleri mücadelede kısa sürede yenilmiş olsalar bile Türkiye halklarının toplumsal mücadelesinde bugün dahi ağırlığı olan sarsıcı tarihi izler bıraktılar.

Bugün 48 yıl önce idama gönderilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın THKO’su kongre ve konferans yapılarak kurulmuş bir örgüt değildi. Eylem içinde örgütlenen ve eylemin bir ürünü olarak doğdu. Daha çok anti emperyalist içerikli silahlı eylemler gerçekleştiriyorlardı. Amerikalı askerlerin kaçırılması sonrası Hüseyin İnan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Sinan Cemgil tarafından hazırlanan 4 Mart 1971 tarihli bildiride THKO’nun amacını “emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçilerini ülkeden temizleyerek tam bağımsız Türkiye’yi kurmak; mücadele stratejisi, silahlı mücadeleyi temel alan bir halk kurtuluş savaşı vermek” olarak kamuoyuna açıklamışlardı.

Kısaca THKO, emperyalizm ve işbirlikçi sisteme, onların baskı şiddet ve terörüne karşı devrimcilerin bir başkaldırı hareketiydi. Yeni sömürgecilik sistemine, yoz kültürle kişiliksiz bir toplum yaratma planına, sermayenin toplumu egemenliği altına alarak ezme ve devrimcileri yok etme politikasına karşı mücadele örgütüydü. Özetle pasifist parlamentarizmi reddederek militan devrimci mücadele geleneğini var eden bir örgütlenmeydi.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.